Afganistan nereye?!

A -
A +
Tam kırk üç yıldır kan ve ateşle kavrulan talihsiz ülke Afganistan… Bunca yaşadıkları yetmemiş gibi, şimdi yeni bir felaketin kıyısında. ABD’nin 20 yıllık zulmü bitmeden, ülke tekrar Taliban kıskacında!     Afganistan’da yaşananlar, her yönüyle tam bir ibret tablosu… 1965’te Davut Han’ın, Zahir Şah’ı devirerek siyasi rejimi krallıktan cumhuriyete çevirmesiyle birlikte, dramatik olaylar birbirini kovaladı. Aynı yıl kurulan ve sosyalist düşünceli isimlerin başını çektiği Afganistan Demokratik Partisi, ülkenin yaşadığı felaketlerin hep başını çekti. Daha sonra bu parti Perçem ve Halk ismiyle iki parçaya ayrıldı. Özellikle Perçem fraksiyonu, 1970’li yılların sonlarından itibaren sosyalist darbelerin ve devamında Sovyet işgaline zemin hazırlayan politikaların merkezi oldu. Nisan 1978’de Nur Muhammed Terakki’nin Davut Han’ı devirmesi ve ailesiyle birlikte ortadan kaldırmasıyla başlayan serüven, bugüne kadar milyonlarca ölü ve yaralı ve onun birkaç katı kadar da yersiz yurtsuz, mülteci-sığınmacı durumundaki insanların düştüğü çaresizliğe dönüştü. Bugün Afganistan’da doğan her bin bebekten 160.23’ü ölüyor. Dünyada bebek ölümlerinin en yüksek olduğu ülkelerden biri Afganistan. Buna rağmen nüfusu hızla artıyor. (N. artış oranı yüzde 2.67). Ortalama ömür 43 yıl. Sovyet işgali öncesinde 15 milyon olan ülke, bugün otuz milyona yükselmiş bulunuyor. Bu hızlı nüfus artışı da, işgal, iç savaş ve diğer ideolojik ve etnik çatışmalarla birlikte devasa problemler meydana getiriyor… Davut Han’ı deviren Terakki’nin iktidar ömrü çok kısa sürdü. 1979 Eylül ayında, ikinci yardımcısı Hafızullah Emin tarafından devrildi ve idam edildi. Lakin Emin de fazla gün göremeyecekti. Zira onun sürgüne gönderdiği, Terakki’nin birinci yardımcısı Babrak Karmal darbe için sırada bekliyordu. Aynı yılın aralık ayında bu defa Moskova desteğiyle daha feci bir darbe olacaktı!.. Öyle ki, bu darbeyle birlikte Sovyet işgali de fiilen gerçekleşecek ve Hafızullah Emin, iktidardan indirilip öldürülecekti… Hepsi de Peştun kökenli olan (Afganistan nüfusunun yüzde 42’si Peştun, yüzde 27’si Tacik, yüzde 9’u Özbek, yüzde 9’u Hazara, yüzde 3’ü Türkmen, yüzde 4’ü Aymak ve yüzde 2’si Beluclardan meydana geliyor…) bu isimler, sosyalist görüşlü olmakla birlikte, Amerika’da görev yapmış veya orada eğitim almış kişiler aynı zamanda!.. Babrak Karmal Sovyetlerle en fazla içli dışlı olan isim olmakla birlikte, hiçbir tarafa yaranamadı. 1986 yılında parti genel sekreterliğinden alınarak devrim konseyi başkanlığı gibi daha pasif bir göreve getirildi. Bilahare oradan da azledilerek sürgüne gönderildi. 1996’da Moskova’da öldü. Onun yerine gelen bir başka Peştun siyasetçi Necibullah da aynı sonucu paylaşacak ve 1996’da, Taliban tarafından kardeşiyle birlikte elektrik direğine asılarak idam edilecekti... Yaptığımız bu özet acıklı hikâyenin bir yüzü. Öbür yüzünde bugün için ülkeyi kapkaranlık bir uçuruma sürükleyen bambaşka bir hikâye var. Sovyetler Birliği işgaline karşı kahramanca vatanını müdafaa eden ve neticede işgali sona erdiren, bu sebeple SSCB’nin yıkılmasında da önemli rol oynayan Afganistan’daki mücahitler, maalesef daha sonra birbirlerini yemeye başladı!.. Sovyet işgali bitti, ama onun yerini kardeş kavgası aldı... Kan akmaya devam etti.  2001’deki Amerikan işgali öncesinde Taliban ülkenin yüzde 90’ını kontrol ediyordu. Şimdi de yaklaşık yüzde yetmişini kontrol altına almış durumda. ABD askerlerinin çekilmesiyle birlikte, çok kısa zamanda eski durumuna ulaşmak üzere. Hemen her gün yeni bir vilayetin merkezi ele geçiriliyor. Afgan Hükûmeti ve Ordusunun mevcut şartlarda Taliban’a karşı direnme şansı yok. Bu son gelişmeler yeni bir sığınmacı-mülteci dalgasını tetiklemiş bulunuyor. Bu arada ABD işgali sırasında onunla iş birliği yapmış olan bazı Afganistan vatandaşları, can korkusuyla ülkeden kaçmaya çalışıyor. Bu manzara tıpkı 1970'lerde Amerika’nın Vietnam’dan çekilmesi sırasındaki görüntüleri hatırlatıyor… ABD askerleriyle birlikte kaçamayan ve “hain-iş birlikçi” diye kurşuna dizilen insanların feci sonu hâlâ hafızalardadır... Evet, Afganistan’da durum anlatılamayacak kadar kötü ve kritik… Yarım asırlık kavga ve kaos, şimdi çok daha yıkıcı bir dalgada ülkeyi sarmış bulunuyor. Küresel ve bölgesel güçler, Afganistan’da sulh ve sükûnu sağlamak yerine, orada güç ve nüfuz mücadelesi içinde. Bir tarafta ABD ve İngiltere. Diğer yanda Çin, Rusya ve Hindistan… Ve dahi İran! İran’ın bu ülkedeki faaliyetleri, kesinlikle Türkiye’nin aleyhine. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.