Taliban, bilgi kirliliği ve Kalaşnikof namlusu…

A -
A +
1979 -1989 arası vatan müdafaası, Sovyet İmparatorluğunu göçerten tecrübe. Sonraki on yıl, iç çatışmalarla devam eden kardeş kavgası. Ve nihayet ABD’yi geri püskürten 20 yıllık müthiş direniş… Peki, bunlar yeter mi?
 
Afganistan’da savaş yorgunu olmayan hiçbir kesim yok!.. Tam kırk iki yıldır devam eden, taş taş üstünde bırakmayan korkunç dış ve iç savaş, kimi yormadı ki? Dolayısıyla Taliban da dâhil, Afganistan’da herkes savaş yorgunu. Bu demektir ki, ardı arkası kesilmeyecek yeni çatışmalara kimse istekli ve hazır değil. Şu gerçeği en iyi bilen bizzat Taliban olsa gerek; HER MESELEYİ KALAŞNİKOF NAMLUSUYLA HALLETMEK ASLA MÜMKÜN DEĞİL… Daha önce de bu köşede dile getirmiştik. Yakılmış, yıkılmış bir ülkeyi yönetmek kolay değil. Hele hele dış dünya ile barışık olmayan bir yönetim için hiç mümkün değil! Taliban şüphesiz bunun farkında ve bundan dolayıdır ki, bazılarına garip gelen yeni uzlaşmacı mesajlarını bilinçli bir şekilde vermeye devam etmekte… Bu arada Taliban’ı şeytanlaştırmak için belli odaklar yalan ve kirli bilgiler yaymaya bütün gücüyle devam edecektir. (Burka giymeyi kabul etmediği için infaz edildi…) gibi yalan ve asılsız haberler bol bol medyada dolaşıma sokulmaya devam edecek. Bunu atlamayalım! Bu hususa dikkat çekerken, Taliban’ın sütten çıkmış ak kaşık olduğunu elbette söylemiyoruz. Bugüne kadarki sabıkaları, Taliban’ın tehlikeli yüzü için yeteri kadar delil sunmaktadır elbet. Ama şunu hatırlatmaya çalışıyoruz. Taliban o bilinen radikal çizgisini devam ettirmeye kalkışırsa, bir müddet sonra Afgan halkının çok büyük tepki ve direnişi ile yüz yüze gelir. Ve Taliban böyle bir duruma düşmeyi herhâlde istemez… Onun için hem kendi vatandaşları hem de dış dünya ile mümkün mertebe iyi geçinmeye çalışacaktır. Zira Afgan erkek nüfusu ile özdeşleşen, Kalaşnikof ve roketlerle, ilanihaye iktidar mücadelesi sürdürülemez.    
Taliban orta ve uzun vadede, kendine göre bir uzlaşmacı tavır ortaya koyacaktır. Bu tavır muhataplar tarafından yeterli görülür mü, orası henüz net değil. Zira uzlaşma yaklaşımının muhtevası belli değil. Kısa vadede keşmekeş devam edecek… Kâbil Havaalanındaki izdiham maalesef yeni yeni dramlara kapı aralayabilir. Amerika’nın ve genel olarak Batı’nın Afganistan’a bakış açısı şüphesiz pek çok gelişmenin seyrini etkileyecektir. Meseleye sadece düzensiz göç tehlikesi veya bir şekilde Afganistan üzerinde ekonomik ve siyasi bakımdan etkili olmak için, şimdiye kadarki emperyalist politikalarda ısrar edilirse, durum daha da kötüye gidebilir. Şayet Taliban’ı cezalandırıyorum diye, bizatihi Afgan halkının cezalandırılmasına devam edilirse, şimdiye kadar yaşanan acıların daha büyüğü tecelli eder!.. Bu da Batı’nın insafına kalmış diyeceğiz, ama Batı’nın insaf ölçüleri de ortada. Bir şekilde Afgan halkının, 42 yıldır devam eden büyük çilesi sona erdirilmeli ve bu bahtsız ülkeye artık barış gelmeli. Yukarıda işaret ettiğimiz üzere, hâlihazırda Afganistan’a fiilen hâkim olan Taliban, elini güçlü tutmaya çalışarak ve aslan payına talip olma hedefiyle iktidarı paylaşmayı tercih edecektir. Burada muhtemel pürüzler, şüphesiz iktidar için güç paylaşımındaki zorluklardır. Ve bu zorluğu körükleyecek en büyük tehdit ve tehlike de dış güçlerin, eski – yeni birtakım savaş ağalarını kışkırtarak yeniden iç çatışmalara zemin hazırlamasıdır… Bunun altını kalın çizgi ile çizelim!
Evet, Taliban 2001 ABD işgali sırasında belli ölçekte direndi. Ama fazla zayiat vermemek için taktik geri çekilmelere de bol bol başvurdu. Böylece gücünü korumayı belli ölçüde başardı. Uzun soluklu direniş için gerekli yapıyı muhafaza ederek; sonunda da başta ABD olmak üzere, herkesi şaşırtacak bir hızla 1990’lardaki konumuna geri döndü. O zaman ülkenin yüzde doksanını kontrol ediyordu, şimdi ise tamamını!.. Aslına bakarsanız, Taliban’ın bir gün ABD’ye rağmen Afganistan’a tekrar hâkim olabileceği hep zihinlerde mevcuttu. Zira özelikle 2007’lerden sonra, ABD’nin “terörle mücadele” iddiasıyla yürüttüğü ve binlerce sivilin hayatına mal olan kirli savaşı, Taliban’a istediği fırsat ve avantajı bol bol veriyordu. O birikim, sonunda ABD’yi mağlup etti ve bugünkü durum husule geldi. İşin özeti budur! Afganistan coğrafyasının gayrinizami harbe çok elverişli olması ve Taliban mensuplarının da bu harpte çok mahir olması tabii ki çok önemliydi. Velakin kirli savaşın siyasi boyutunda yaşananlar, ABD’nin mağlubiyetini kaçınılmaz hâle getirdi. Joe Biden “Afganistan bir imparatorluklar mezarlığıdır…” derken, herhâlde bu noktaya da parmak basıyordu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.