Kerkük’te yeni oldubittilere dikkat!..

A -
A +
Petrol zengini Kerkük, 20. Yüzyılın başlarından beri hep ihtilaf ve çatışma konusu… 1968’de Baas rejiminin Irak’a hâkim olmasıyla birlikte, Kerkük yeni baskılara maruz kalmış, şehrin ismi Temim olarak değiştirilmişti!
 
 
Irak petrol rezervlerinin yüzde 18’ine sahiplik eden ve bir vakitler ülke üretiminin yüzde kırkını gerçekleştiren Kerkük, bu zenginliği sebebiyle baskı ve müdahalelere maruz kalmaktan kurtulamıyor ne yazık ki… Arkadaşımız Yılmaz Bilgen’in bugünkü haberinde, Kerkük üzerine oynanmak istenen yeni oyunlara dair detayları okuyacaksınız. 2003 yılında, Amerika Irak’ı işgal ettiğinde; Barzani’nin KDP’si (Kürdistan Demokrat Partisi) ile Talabani’nin KYB’sine (Kürdistan Yurtseverler Birliği) bağlı Peşmerge güçleri, o hengâmede ilk iş olarak Kerkük’ün nüfus ve tapu kayıtlarına tasallut ederek, şehrin demografik yapısını ve mülkiyet statüsünü kendi lehlerine değiştirmeye koyulmuştu. Kendilerine verilen vaatler sebebiyle, ABD işgaline alkış tutan Barzani ve Talabani ile yandaşları, bekledikleri fırsatı yakalamıştı… O Talabani değil mi ki, 1992’lerde; “Kerkük Kürtlerin Kudüsü’dür…” diyordu! Evet, o günlerde, Kerkük’te çok büyük olaylar yaşanmasına ve şehirde ikamet eden on binlerce insan silah zoruyla göç ettirilmesine rağmen, kimsenin duruma müdahale edecek hâli yoktu. Bu Kerkük’ün başına gelen ilk musibet değildi elbet. 1968’de, Arap milliyetçiliği ideolojisi üzerine inşa edilmiş Baas rejimi, bir darbe ile Irak yönetimini ele geçirdiğinde de, Kerkük’ü Araplaştırma politikası çok haşin biçimde uygulamaya konulmuştu. Bu zalimane politikalar neticesinde sayısız Türkmen hayatını kaybetmişti. Öyle ki, şehrin adı bile Temim olarak değiştirilmişti. Türkmen, Kürt, Arap ve Süryanilerin birlikte yaşadığı Kerkük’ün nispeten yakaladığı sükûnet de 2003’ten beri bir daha sağlanamadı. Kerkük’e peyderpey silahlı peşmergeler ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bölgelerinden getirilen ailelerle dolduruldu. Türkmenlerin silah gücü olmadığı için bu politikaya mâni olamadılar. O gün bugündür, Kerkük’ten uzaklaştırılan binlerce, Türkmen ve Arap evlerine döneceği günü bekliyor. Velakin gidişat her geçen gün daha da kötüleşiyor!..
İşgal sonrası dayatılan “Federal Irak” statüsü, ülkenin doğru dürüst yönetilmesini imkânsız hâle getirdi. Bu durum, ABD tarafından uygulanan planlı (parçala ve yönet) siyasetinin neticesidir. 2005 Irak Anayasası bu maksada göre yapılmıştır… Irak Anayasasının 140. Maddesine göre Kerkük ve diğer bazı yerler (Diyala, Musul ve Selahaddin’in bazı bölgeleri) tartışmalı bölgeler olarak tanımlanıyor. Federal Irak Yüksek Mahkemesinin aldığı bir karara göre, 2007 yılına kadar, Kerkük’ün demografik yapısının düzeltilmesi (zorla göç ettirilenlerin geri dönmesi), yeniden nüfus sayımı yapılması ve bundan sonra vilayetin Bağdat’a (Federal Irak Hükûmetine) veya IKBY’e (Irak Bölgesel Kürt Yönetimi) bağlanması veyahut özel statüye kavuşması için referandum yapılması gerekiyordu… Ancak bu işlemler yerine getirilemedi. Hâlihazırda Kürtler yine 140. Madde hükmünün uygulanmasını istiyor. Ancak Türkmenler ve Araplar, KYB ve KDP’nin Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerin demografik yapısını değiştirdiği için, zamanında yerine getirilemeyen 140. Madde hükmünün ortadan kalktığını iddia ediyor… Bu arada demografik yapı dramatik biçimde değiştiği için de, 2005 yılından beri Kerkük İl genel Meclisi’nde Kürtler büyük çoğunluk sahibi. Şehrin valileri de Kürtlerden atanıyor…
2014 yılında, DEAŞ’ın Kerkük’ü işgal etmeye başlamasıyla birlikte Irak ordusuna bağlı kuvvetler şehri terk edince, Peşmerge buraya 30 bin civarında asker gönderdi. O günden sonra Kerkük’ün güvenliği fiilî olarak KDP ve KYB Peşmergelerinin eline geçti. 2017 yılında Kerkük vilayet binasına Kürt bayrağı asılmasıyla birlikte baş gösteren gelişmeler, Irak Federal Kuvvetlerinin operasyon yaparak Peşmerge güçlerini şehirden uzaklaştırmasıyla sonuçlandı. Mevcut şartlarda Türkmenler ve Araplar, çözüm olarak Kerkük’ün yönetiminin üç eşit bölümde paylaştırılmasını teklif ediyor. Ne var ki, fiilî durumda mutlak çoğunluğu elinde tutan Kürtler buna sıcak bakmıyor. Son zamanlarda Kerkük’e dönük olarak yeni ve çok tehlikeli tahriklerin tırmanmakta olduğu gözleniyor.
Irak Türkmen Cephesi Sözcüsü Mehmet Seman, Kerkük’te Peşmerge ve PKK’ya ait yüzlerce gizli hücre bulunduğunu söylüyor… 2017’deki olayları hatırladığımızda, çok tehlikeli senaryoların tekrar uygulamaya konulabileceği anlaşılıyor. Mehmet Seman’ın açıklamasına göre, daha önce asayiş ismi altında Kerkük’te görev yapan milisler, bu dönemde sivil direniş konsepti ile yerleştirilmiş bulunuyor. Burası işin püf noktası!.. Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu üyesi Hicran Kazancı da Peşmerge tarafından silahlı eğitim verilen on bin Kürt militanın, sokak olayları için hazır bekletildiğini ifade ediyor. Türkiye’deki medya organlarında da son günlerde, Kerkük’teki bu tehlikeli gelişmelere dair pek çok haber ve yorum yer alıyor. Kerkük’te bir kıvılcım bile durumun büsbütün kontrolden çıkmasına yol açabilir… O yüzden başta Irak olmak üzere, bütün komşu ülkelerin çok dikkatli olması gerekiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.