Fırtınalara ne kadar hazırlıklıyız?!.

A -
A +
Bütün dünyada iklim olayları günbegün fazlalaşıyor. Soğuk, sıcak, yağış, su baskını vb. her türlü tabiat olayında hem tekerrür sıklığı hem de şiddet yönüyle ciddi artışlar söz konusu. Gidişat ürkütücü!..  
Türkiye coğrafyasının yaklaşık yüzde yetmişi, şiddetli fırtına etkisi altında… Son yıllarda ülkemiz iklim olaylarından kaynaklanan ciddi felaketler yaşadı. Hafızalarımızda hâlen canlı olan, Giresun’un Dere ve Sinop’un Bozkurt ilçelerinde, aşırı yağış ve su baskınları dolayısıyla çok sayıda can kaybı yaşandı. Bu ölçekte olmasa da, başka yerleşim yerlerinde yaşanan benzer hadiselerden dolayı keza can kayıpları vuku buldu... Bütün bu olaylar elbette bize geleceğe dönük olarak, iklim konusunda daha dikkatli ve muhtemel tehlikelere karşı daha hazırlıklı olmak gerektiğini hatırlatıyor elbet… Özellikle şehirlerdeki betonlaşma olayının, toprak zemini fazlasıyla azaltması sebebiyle, yağış sonrası su akış yolları ve deşarjında ne gibi riskler oluşturduğunu henüz yeteri kadar konuşmuyoruz. Taşkınlardan, su baskınlarından söz ediyoruz, ama bunun tam olarak ne olduğunu ve neden kaynaklandığını adamakıllı sorgulama zahmetine girmiyoruz. Bu konunun uzmanları, kendi çapında zaman zaman ikazlarda bulunuyor ve başta kanalizasyon şebekeleri olmak üzere, şehirlerin yapı sistemlerinde yapılması gereken köklü reformları anlatmaya çalışıyorlar. Ancak hâlihazırda, pek de seslerini ilgili kesimlere duyurabildiklerini söyleyemiyoruz. Zira insanlar bildiğini okumaya devam ediyor. Dere yatağına ev yapmaktan tutunuz da, plansız şehirleşme sonucu hızla oluşan ve yaygın olarak “gecekondu mahalleleri yahut varoşlar” diye tabir edilen, ama kesinlikle yeterli altyapıdan mahrum bölgelerdeki garabet bunun çarpıcı örneği. Oysa tehlike geliyorum diyor!
Gün geçtikçe daha çok afet olayının yaşanacağı konusunda, bilim adamları uyarı uyarı üstüne uyarıda bulunuyor…  Dün ülke çapında Meteoroloji idaresi 17 il için turuncu, 35 il için de sarı kodlu uyarı vermişti. İstanbul Çatalca’da rüzgârın hızı130, Beylikdüzü ve Adalar ilçelerinde de 100 kilometreye ulaştı… Çatalca-Büyükçekmece TEM Otoyolu bağlantısında, iki tır ve bir kamyonet rüzgârın şiddetiyle devrildi. Keza Çatalca Serbest Bölgesi girişindeki saat kulesi şiddetli rüzgârdan yıkıldı. Esenyurt’ta, bir anne ve çocuğu uçan çatının altında kaldı. Ne yazık ki anne hayatını kaybetti... İstanbul’da Lodos’tan dolayı şu ana kadar toplam dört kişi hayatını kaybetti. Kısacası fırtınanın bütün olumsuzlukları kendini hissettirdi. En fazla ulaşım alanında olumsuzluklar yaşandı. Genel olarak şiddetli fırtınaların, kasırga ve tayfunların daha çok tropikal kuşakta ve Okyanus bölgelerinde meydana geldiğini biliriz. Her sene, belli zamanlarda bu tropikal fırtına ve kasırgalar tekerrür eder ve o bölgelerde yaşayan milyonlarca kişinin hayatını şiddetli biçimde etkiler. Öyle ki, bazen yüz binlerce hatta milyonlarca kişi bir müddet için evlerini terk etmek zorunda kalır. Sahil kesimlerinden iç bölgelere doğru mecburi ve geçici bir göç olayı yaşanır… Lakin alınan bütün tedbirlere rağmen, büyük can ve mal kayıpları yaşanır. Zira okyanus ortalarında başlayan ve hızı bazen 200 kilometreyi çok aşan kasırgalar dehşetli biçimde yıkıcı olur. Allahtan ki bu şiddetteki kasırgalar, karaya ulaşıncaya kadar şiddetini kaybeder. Aksi hâlde felaketin boyutları korkunç olur. Rüzgârın hızına göre bu kasırgalar kategorilere ayrılır, afet bölgesindeki insanlara buna göre uyarı yapılır… Okyanuslara komşu olan ülkeler bu türden afetler karşısında hayli bilgili ve tecrübelidir.
Ancak günümüzde afet boyutundaki iklim hadiseleri, sadece bahsini ettiğimiz yerlerde değil, hemen hemen dünyanın her yerinde cereyan ediyor. Mesela şu sıralarda Avrupa’da Arwen Fırtınası hüküm sürüyor. En fazla İngiltere, Fransa ve İspanya’yı etkiledi. İngiltere’de can kayıpları yaşandı. Avrupa kıtası son yıllarda çok sık ve o derece şiddetli afetlerle yüz yüze geldi. Bir o kadar da can kayıpları yaşandı… Avrupa ülkeleri altyapı ve planlı şehircilik konusunda, bize göre çok daha iyi durumda olmasına rağmen, iklim olaylarındaki aşırı değişim ve buna paralel olarak zuhur eden afetler karşısında, çaresizliğe düşmekten kurtulamıyorlar. İşte bizim de bu tablodan mutlaka ders çıkarmamız gerekiyor. İklim değişikliğinin tabiat olaylarını bundan böyle daha fazla etkileyeceğini artık öğrendiğimize göre, fırtınalara, aşırı yağış ve su baskınlarına, toprak kaymalarına hâsılı her türlü afet ve felaketlere karşı mutlaka hazırlıklı olmamız için ayrıca ikazlara ihtiyaç var mı? İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin bir faydası yok maalesef. O hâlde evlerin çatısından tutunuz da, davarlara asılan reklâm panolarına kadar, saat kulelerine kadar her şeyi ama her şeyi yeniden gözden geçirmemiz lazım!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.