İsmail Kapan

Türkiye ne yazık ki, zamanını ve enerjisini çoğu kere lüzumsuz tartışmalara, spekülasyonlara ayırarak güç kaybına uğruyor. Güç kaybına uğradıkça da, düşmanları onun üzerinden oyunlar geliştirmeye ve pişirmeye imkan bulabiliyor!..

15 ve 20 Kasım günlerinde İstanbul'da meydana gelen terör saldırılarının doğrudan ve esas olarak Türkiye'yi hedef aldığı noktasında giderek daha geniş bir fikir birliği oluşuyor.

Bombalı saldırıların faillerinin tahmin edilenden de daha kısa bir zaman zarfında tesbit edilmesinin sebebi, faillerden birinin soyadının "ÇABUK" olması değildir herhalde?!..

Üç günden beri bu köşede bir önemli noktaya dikkatleri çekmeye çalışıyoruz...

Dünkü yazımızda, saldırının doğru şekilde teşhis edilmesi için sorulması gerekli bazı sorular bulunduğuna işaret ederek, bu olaydan kimlerin yararlanabileceği hususuna dikkat edilmesinin esas olduğunu vurgulamıştık.

Cumartesi sabahı İstanbul'daki iki sinagogun önlerinde meydana gelen patlamaların niteliğini iyi anlamak ve saldırının arkasındaki güçleri doğru tesbit etmek hayati önem arzediyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan bugün Kıbrıs'a gidiyor. Kıbrıs meselesinin en fazla alevlendiği bir dönemde bu seyahatin yapılıyor olması, işin önemini farklı bir boyuta taşıyor...

Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun önceki gün yayınlanan bildirisinde; "Yargıtayımızın bir özel dairesinin, yüksek mahkemelerin kararlarında belirlenen ilkeler çerçevesinde, Usul Yasasının kendisine verdiği yetkiyi kullanmış olmasının eleştirilmesi yargıya müdahale niteliğinde olup asla kabulü mümkün görülmeyen bir tavır olarak değerlendirilmektedir..."

Merhamet maraz getirir..." sözü bu defa, İ.Ü. Rektörü Kemal Alemdaroğlu için tecelli etti galiba.

Amerika'nın Irak'ta giderek artan asker kayıpları, bu ülkenin davranış biçimi üzerinde önemli değişikliklere yol açıyor...

Konu malum... Türbanlı sanığın savunma hakkından mahrum bırakılarak, mahkeme salonundan dışarı çıkarılması.

Bir süreden beri toplumun hassasiyetlerini kaşıyan "Derin bir proje" uygulamaya konulmuş bulunuyor...

Dünkü gazetelerin başlıkları farklı kelimelerden oluşuyordu ama, aynı manaya geliyordu.

Avrupa Birliği'ne üye on beş ülkede, 7 bin 500 kişi üzerinde yapılan son ankette, "Dünya barışını en çok kim tehdit ediyor?" sorusuna, yüzde 59 oranında "İsrail" cevabı verilmiş.

Bugün 3 Kasım 2003... Türk siyasi hayatında önemli bir değişikliğin hayata geçirildiği 3 Kasım 2002 seçimlerinin üzerinden tam bir yıl geçti.

Artık kanıksanmış bir durum olduğu için, giderek daha az ilgi çekiyor...

Önceki akşam MÜSİAD'ın (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) her yıl Ramazan ayında verdiği mutad iftar yemeğinde idik

Türkiye Cumhuriyeti bugün sekseninci yaş gününü kutluyor.

Amerika Irak macerasında hergün yeni bir şokla karşılaşıyor...

Dün yazı günüm olmadığı için, başını Ankara Üniversitesi Rektörlüğü ile Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu'nun çektiği ve bir kısım YÖK üyeleri ile, yine bir kısım rektörlerin destek verdiği ve önceki gün yapılan malum yürüyüşü, mecburen bugün konu yapacağım.