İsmail Kapan

Türkiye'nin öteden beri sürdürdüğü (veya sürdüremediği!) Irak Politikası, bu politika içinde de, özel bir önem taşıyan (yahut taşıması gereken) Kuzey Irak'a dair tutumu, İspanyol asıllı Amerikalı Filozof Santayana'nın meşhur sözünü hatırlatıyor:

ABD en az on yıldır üzerinde çalıştığı bir projeyi, "Büyük Orta Doğu" projesini her gün yeni bir platformda görücüye çıkarıyor...

28 Mart'ta yapılacak yerel seçimler için propaganda dönemi başladı. Siyasi partiler ve adaylar bir ay boyunca, kendilerini ve projelerini tanıtmaya ve anlatmaya çalışacaklar. Türkiye'de siyasi propaganda, yıllar içinde önemli değişikliklere uğradı.

28 Mart seçimlerine en rahat girecek pozisyondaki parti iken, CHP neden bu kadar sancılı?! Üstelik en iddialı olduğu seçim bölgelerinin adayını tespit ederken en fazla huzursuzluk yaşıyor...

Sermaye çok ürkektir... En ufak bir patırtıda kuş gibi uçar gider!.." Türkiye sermayenin bu özelliğinden çok çekti.

Siyasi partiler, 28 Mart yerel seçimleri için adaylarını tesbit ettiler. Seçim Kurullarındaki prosedür de tamamlandıktan sonra adayların namzetliği kesinleşecektir.

Geçtiğimiz Cuma günü, İran'da yapılan milletvekili seçimlerinin kesin sonucu henüz alınmadı ama, şu ana kadar belli olan sayımlar, net olarak şunu ortaya koyuyor; Geçen dönemin, yani 2000 yılındaki seçimlerin tam tersi bir tablo!..

Bundan on gün önce, yani 11 Şubat'ta, 1979 yılında Humeyni liderliğinde gerçekleştirilen devrimin 25. yıldönümünü kutlayan İran, dün de, ülkenin geleceği için dönüm noktası mesabesinde görülen önemli bir seçime gitti.

Çünkü yazımızda, kırk küsur yıl önce Almanya'ya giden (Birinci nesil) işçilerimizin durumundan kısaca bahsetmiştik...

Alman Hıristiyan Demokrat Parti Başkanı Angela Merkel, Ankara temasları sırasında, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı çıkan partisinin geleneksel politikasını tekrar seslendirdi.

Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada, fırsatların iyi değerlendirilmesi halinde, 2004'ün Türkiye'nin dış meseleleri açısından "Altın Yıl" olabileceğini söyledi...

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 3 Kasım seçimlerinden tek başına iktidar olacak ekseriyetle çıkmasının, iç ve dış politikada önemli makas değişikliklerinin de başlangıcı olduğu artık genel kabul görüyor.

Kıbrıs konusunda, başından beri olumsuzlukları oynayan ve "çözümsüzlük çözümdür...", statükoculuğuyla hareket eden, yahut "Kıbrıs meselesi 1974'te zaten çözüldü..."

17 Mart 2003 tarihinde, yani ABD'nin uluslararası sistemi açıkça bir tarafa iterek, Irak'ı işgal harekatını başlattığı gün, Birleşmiş Milletler'in prestiji adeta yerle bir olmuş ve teşkilatın geleceği ve fonksiyonu ile ilgili endişeler en yüksek seviyeye çıkmıştı...

Bünkü yazımızda, Türkiye'de yerel seçimler dolayısıyla siyasi havanın zaman zaman gerginleşebileceğini, böyle bir sonucu da özellikle, Kıbrıs meselesi, Kamu Yönetimi Reform Tasarısına gösterilecek tepkiler ve de CHP'nin bol bol seçim malzemesi yapmaktan kaçınmayacağı laiklik ve cumhuriyetin temel değerleriyle ilgili olarak çıkabilecek sert tartışmaların doğurabileceğini de kaydetmiştik.

Bir süreden beri parti teşkilatlarında devam eden adaylık mücadelesi, artık yerini seçim yarışına bırakıyor.

Üç Kasım seçimlerinde büyük bozguna uğrayan liderlerden Yılmaz ve Çiller, sandıktan çıkan karara uygun hareket ederek istifa ettiler.

İki günden beri Ankara'da Denktaş'ın soğuk rüzgârları esiyor!.. Kıbrıs meselesi bir tarafa, Denktaş bir tarafa gibi bir durum sözkonusu. Onbir ay önce, "Annan Planı"nı "ENOSİS" ile eşdeğer gören Sayın Denktaş, şimdilerde de aynı şeyi başka kelimelerle ifade ediyor.

Büyük" yahut "geniş Orta Doğu"nun yeni çıban başı olan Kuzey Irak'ta gün geçtikçe işler daha da karışıyor... 1991'deki Körfez Savaşı'ndan bu yana, sürekli olarak Türkiye'yi rahatsız eden, tedirgin eden olaylar tırmandırılıyor.

Konya'nın Selçuklu ilçesinde yıkılan on bir katlı bina, Türkiye için pek çok yönden bir alarm işaretidir...