Kemal Belgin

Denizlispor Başkanı Sayın Ali İpek için çağrıda bulunan bulunana... Neymiş; İpek, lig bittikten sonra hangi sonuçla karşılaşırsak karşılaşalım, ortalığı toz duman edecek açıklamalar yapacağım demişmiş.

F.Bahçe'nin Sayın Başkanı, geçtiğimiz hafta içinde, bu defa kendi televizyonu yerine basının geneline düzenlediği toplantıda görevi bıraktığını açıklamıştı. Ardından da, çok etik olarak, birlikte seçildiği yönetim de aynı tasarrufta bulundu.

F.Bahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım'ın istifası, spor tarihimizin belki de en beklenilmeyen gelişmesi idi. Tam anlamıyla bir şoktu. Öyle ya; F.Bahçe 100. yılına giriyordu...

Juventus'u anlatmak için bilmem fazla söze gerek var mı? Yine de birkaç önemli detayı vereyim. Dünyanın en tanınmış otomobil firması Fiat'ın kulübü...

Kim ki, kazandığında kendi gücü sayesinde olduğunu söyleyip, kaybettiğinde hakemi veya başka faktörleri ortaya atar, işte onların ölene kadar karşısındayım.

Gazetelerden okudum; F.Bahçe Futbol Vakfı kapanıyor diye... Haberin içinde, bu vakfı Başkan Aziz Yıldırım'ın kurmuş olduğu yer alıyordu.

F.Bahçe'nin ezeli rakibi G.Saray'ı, çokça şanssızlık yüzünden sadece dört golle yenebildiği maçın şifresi aslında ısınma hareketleri sırasında çözümünü vermişti.

Rizespor'un Başkanı Ekrem Cengiz ki, hiç tanımam, G.Saray maçı öncesi yayıncı kuruluşun mikrofonuna çok ilgi çekici bir açıklama yaptı.

Futbol Federasyonu, önümüzdeki sezon da yabancı sayısını altıda tuttu. Bana göre yeni Ulusoy ekibinin ilk önemli başarısı bu kararda yatmaktadır.

Song, yani G.Saray defansının yönetmeni, üç Dünya Kupası oynamış yıldızı, geçtiğimiz hafta para problemi yüzünden idmana çıkmayınca, Gerets tarafından Gençler maçında kadroya alınmadı.

Tuncay için bu sütunlarda çok övgü yazdım. Hatta, deplasmandaki bir Şampiyonlar Ligi yenilgisinden sonra yaptığı konuşma sebebiyle kendisini fair-play'e aday bile göstermiştim.

Haluk Ulusoy ve ekibi, seçildikleri günden bu yana, Bıçakcı ekibinin tam tersine, sanki uykudaydı gibi... Hatta öylesine ki, yönetimdeki bazı kişilere yöneltilen amigolara bilet dağıtımı, bazı kulüplerin kongrelerine limon olmak gibi suçlamalara rağmen... Meğerse uyku halinin sebebi başkaymış...

Haftalığa, son yıllarda, G.Saray'ın UEFA Şampiyonu olduğu dönem hariç, bu ülkede hiçbir takımın ulaşamadığı "Takım ruhunu ile oynamak" olgusunu değişik bir spor branşında sergileyen bir topluluktan söz ederek başlamak istedim.

Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Haluk Ulusoy, anlaşılan o ki, bu defa kulağının üzerine yatmış. Neden mi? Yahu; yönetimindeki kişiler F.Bahçe'nin amigolarına bilet dağıtır olmuş...

İlk defa Digitürk'ün maç sonrası Maraton programını izleyebildim. Erman Hoca, derbiden süzülmüş, yönetmene veya birilerine göre, hakem hataları zincirini açıyordu.

Ne Daum, ne de Gerets, ne şampiyonluk sevinci, gururu, zaferi, ne de ikinci olup Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılma keyfi yaşamaya layıklar...

Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un, cezamızın hafifletilmesi için FIFA Başkanı Blatter'in elini öptüğü şeklinde haberler çıktı. Ulusoy, çıkıp bunları kesin bir dille yalanlamadı. Hatta tam tersine, haberi onaylarcasına, "Türkiye için el bile öperim" dedi... Anlamadığım şu ; Batı kültüründe el öpmek yoktur. Bu biiiir... İkincisi ise, hiçbir Türk, karşılığı avantajı bile olsa bir yabancının elini öpmez... Ulusoy bunu yaptıysa yazıklar olsun!

F.Bahçe'nin, Kayseri'deki futbol fukaralığı sonrası hezimetten kurtuluşu, araştırılıp, önlem alınması gereken bir durum olurken, Başkan Yıldırım üçüncü şampiyonluktan, Asbaşkan Özdemir de en kral transferin yapılabileceğinden söz ederek, bana göre, Rizespor'a takılışın başlıca sorumlusu oldular.

Schalke 04... Hani şu F.Bahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki en son rakiplerinden... İşte bu kulübün başkanı, F.Bahçe'nin Teknik Direktörü Daum için geçenlerde şöyle bir demeç verdi : "Daum, Alman Milli Takımı'nın Teknik Direktörü olamaz..." Bana ne...

Beşiktaş, ne tuhaftır ki, maçlara 9 kişi başlayıp, bazen de 7 kişi ile bitirmek zorunda kalıyor. Nasıl ve ne zaman mı?