Öcal Uluç

Galatasaray zoru başardı!.. Hem de çok zoru!.. Eğriye eğri, doğruya doğru; bu maçtan hiç ümidim yoktu!.. Aslına bakarsanız, takımın hocasının, İngiltere'deki "son dakika feryatları" da benzer bir ümitsizliği ortaya koyuyordu!..

Yooo!.. Sakın ola ki bana, "Neden başlıkta 'kişi' yerine 'adam' demedin" diye sormayın!. "Biraz düşünürseniz", kolayca neden "adam" demediğimi anlarsınız!. Galatasaray'ın başına geldiğinden beri bu kişi, söyleyin Allah aşkına; "Koca bir aslanı, korkak, pısırık, sinirli, devamlı tırnaklarını kullanmaya çalışan bir kediye döndürmedi mi?"

Nerede ise birbirlerini bir kaşık suda boğacaklar!.. Rekabeti, rezalete dönüştürmekte yarıştılar!.. Kompleksli, kısır görüşlü, sokak kabadayı üslubuna inen, ağzından çıkanı kulağı duymayan, "bugünün geçeceğini ve bitmeyen, bitmeyecek olan yarınların geleceğini düşünmeyen, düşünemeyen" yöneticilerin, gazete ve TV'lerdeki uzantılarıyla el ele ve hatta onlara tetikçilik yaptırarak, iki büyük kulübü birbirine düşman etmesinin önüne bir türlü geçilemedi!.

Adım adım geldiler ve nihayet "hakem tayinlerine de müdahale etmeye kalkıştılar!.." Merkez Hakem Komitesine baskı yapmak için yarışmaya bile başladılar!.. Kimler mi?

TSYD Ankara Şubesi'nin yeni Eğitim Binası'nın açılışı çok güzel oldu!. Bakanlar, milletvekilleri, spor adamları, TSYD Genel Başkanı Attila Gökçe olmak üzere bir çok yöneticimiz, spor yazarları ve davetliler, ülkenin içinde bulunduğu derin ekonomik krize rağmen, büyük fedakârlıklarla bitirilen bu "çağdaş ve mükemmel eseri" görmekten mutluluk duyarken, projeyi başlatan "eski şube başkanımız" rahmetli Erol Yaşar Türkalp'i de "hüzün içinde" andılar!.

Beşiktaş'ın "maaşlı" menajeri Sinan Engin'in ne yapmak istediği, "giriştiği bazı çizmeyi aşan hareket ve sarf ettiği sözler için" kimden emir aldığı belli değil!. Şimdi de tutmuş, "Beşiktaş ile Galatasaray'ı birbirine düşürmek için" elinden geleni ardına koymuyor!.

Galatasaray'da başkanlığa aday olan Özhan Canaydın, "bu defa" kararlı ve "bu büyük kulübün başkanlığına lâyık olduğunu gösteren" adımlar atıyor.

Yazın bir tarafa; bu Galatasaray, bu hoca ve bu kafa ile Süper Lig'de ancak "üçüncü" olur!. Avrupa maçlarında alınan sonuçları "Lucescu'nun dehası" gibi göstermeye çalışanlara hâlâ anlatamadık ki: O maçları futbolcular "Avrupa vitrinine çıkmak için kendilerine oynuyor"; işte orada başarının sırrı burada! Lucescu'da değil.

Bilmem ki, Türk spor medyasının sayfalarında ve TV programlarında "yazdıklarına inandığınız" ya da "yorumlarına güvendiğiniz" kaç tane spor yazarı ya da yorumcusu var? Her tarafımızı "kulüp ve reyting çığırtkanları" kapladı!

Çok çirkin bir oyun oynanıyor!.. Ve maalesef, bu oyunda medyanın belirli bir kesimi, sorumlularıyla, yorumcularıyla ve yazarlarıyla hem organizatör, hem de başrol oyuncusu olarak görev alıyor!.

Bir varmış, bir yokmuş... Kaf Dağı'nın bu tarafındaki bir ülkenin "cin gibi" gazetecileri bolmuş... Bu gazetecilerin içinde de, o ülkenin bir büyük kulübünün yandaşları da çokmuş... Hem de, TV'lerin, gazetelerin spor servislerinin en tepesinde oturanların hemen hemen hepsi "bu yandaş takımındanmış!.."

Galatasaray'da garip şeyler oluyor!. "Birileri", Galatasaray'ın "içinde olduğu" mali ve manevi batağı yeterli görmemiş ki, "birkaç kat daha artsın" diye uğraşıyor, sanki!. Neymiş; "Faruk Süren'in başkanlığında, başkan adaylığına soyunanlar da dahil bir yönetimde toplanılacak" ve "bu kadro" Galatasaray'ı kurtaracakmış!..

Yok, "Galatasaray'ı yenecek takım sadece Real Madrid imiş!.." Yok, "Bugünün Galatasaray'ı, UEFA Kupası'nı alan Galatasaray'dan daha iyiymiş!.." Yok şuymuş... Yok buymuş...

Trabzon'daki olayların hiçbir bahanesi, mazereti olamaz!. 'Ama'lı, 'fakat'lı tarafı da yoktur!. Yıllarca Türkiye Birinci Ligi'nde şampiyon olmuş, "Türkiye'nin Dördüncü Büyüğü" unvanını almış bir kulübün taraftarlarının, bu kaçıncı olayıdır?

Galatasaray, Kocaelispor'u çok farklı yenerek, "ikinci devrenin başlamasına 3 gün kala" Beşiktaş'ın önüne geçip "ilk devrenin lideri" unvanını ele geçirdi!.

"Kulüpçü" bazı yorumcular ya da yazarlar, "takımları aleyhine çalındığına inandıkları" bir düdükten sonra, hele "o düdük, puan kaybına sebep olmuşsa" hemen "o düdüğü çalan" hakemin boynuna yaftayı asarlar: "Kara elbiseli, kara vicdanlı adam!"

Sabah'ta Doğan Koloğlu ağabeyim yazmasa kolay inanmam mümkün değildi; "Galatasaray'da Özhan Canaydın başkan adayı oluyormuş ve bu defa hiç ama hiç caymayacakmış!.." Sevgili Koloğlu'nun yazısını okuyunca, içimden "Günaaaydııın" demek geldi ama, ben başka şey söyledim: "Hayırlı, uğurlu olsun ve de gerçek olsun!.."

Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü, TSYD'nin Antalya'daki Seminer'inde yaptığı konuşmada "Yüksek Spor Konseyi" kurulması ile ilgili yasa tasarısının çıkarılması için son aşamaya gelindiğini açıkladı.

Sevgili kardeşim Hıncal Uluç, çok haklı olarak, gazete sayfalarından, TV ekranlarına kadar "günlerdir karla yatıp karla kalkmamıza isyan etti!.."

Mart ayında yapılacak başkanlık seçimi, Galatasaray'ın gelecek 10 yılına damgasını vuracak kadar önem taşıyor!. Bu bakımdan, camianın "çok önemli olan" bu genel kurula gereken ilgiyi göstermesi şart!.. 10 bin üyeli Galatasaray, "gene 1000'i zor bulan bir katılımla" genel kurul yapmamalı!. Şunun şurasında genel kurula 2.5 ay kaldı; başkan adayları konusunda "şimdilik" sadece rivayetler var!.