Airbnb ile evinizi kiralayın, para kazanın

Birkaç günlüğüne ailecek Sapanca’ya gittik. Önceki yıllarda yine gitmiştik fakat bu kez farklı bir yöntem denedik. Airbnb isminde bir sistem var. Aileler boşta olan evlerinin fotoğraflarını bir mobil uygulamaya yüklüyor. Bu uygulama tüm dünyada kabul görmüş bir mobil uygulama. Adı da Airbnb. Kiralayanla ev sahibi arasında hiçbir para alışverişi yaşanmıyor. Hatta çoğunlukla birbirlerini görmüyorlar bile.

 

Eve gittiğinizde eve nasıl gireceğinizi belirtiyorlar. Bazen bir şifreli panel oluyor bu ve şifreyi girince otomatik açılıyor. Bazen de bizim Türk usulü “Anahtar üçüncü saksının altında” şeklinde.

Bizim Sapanca / İstanbuldere’de büyükçe bir bahçesi olan minik bir ağaç ev hoşumuza gitti. Gittiğimizde bahçesindeki mangalından şöminesinin odununa, kömürüne, mutfaktaki tabak, bardaktan koltuğuna, battaniyesine, televizyonunda birçok dijital platformundan internetine her şey vardı.

 

Bir yabancı Türkiye’ye geldiğinde otelde kalmak istemiyorsa ya da kalacağı yerde otel yoksa Airbnb neredeyse tek seçenek. Siz belki ilk kez duyuyor olabilirsiniz ama Airbnb inanılmaz yaygın bir sistem.

Sadece Sapanca tarafında 10’dan fazla evi beğeni listeme aldım. Fırsat buldukça, imkânım oldukça seçip o evlere tek tek gitmeyi düşünüyorum.

 

Eğer bir ören yerinde yahut Anadolu’nun herhangi bir yerinde otantik bir eviniz, köy eviniz, konağınız, bahçeniz varsa bu sistemle para kazanabilirsiniz. Bu arada evi tuttuğunuz mobil uygulama tamamen KDV’li ve vergisini ödeyerek çalışıyor, bunu da belirtelim.

 

Bir güzel tarafı da her bütçeye göre bir yerler mutlaka var.

Bir yabancı için düşünürsek bir otelde birkaç yüz dolara günde 10 kez yeme/içme verip, sınırsız imkândan yararlandırıp verdiği paranın fazlasını harcayıp şehri, yerel insanları hiç tanımadan, yerel lokantalara hiç uğramadan geri gideceğine, Airbnb ile gelip bir Türk evinde, gerçek bir evde, sosyal hayatın içinde yaşaması, mahalledeki lokantaya, gözlemeci ablalara gitmesi, pazardan meyve alması çok çok daha iyi.

 

 

En güzel millet bahçesini Sapanca - Kırkpınar’da gördüm. Ve lakin orası bir millet bahçesi değildi.

Diyeceksiniz ki o nasıl oluyor Ömer Ekinci? Arz edeyim efendim.

 

Sapanca - Kırkpınar’a âdeta âşık oldum. Amerikan filmlerinde gördüğümüz o geniş bir yolun sağında solunda bahçeli evler, her yeri yemyeşil o San Francisco evlerinin, sokaklarının daha da güzelleri Kırkpınar’da.

10 yıl kadar önceye dönebilseydim Kırkpınar’ın Bağdat Caddesi’nden bir bahçeli ev almayı isterdim doğrusu. Şu anda fiyatlarını hayal bile edemiyorum.

 

Efendim, Kırkpınar Meydanı’nda bir top sahası var, üzerinde 6-8 adet kale konulmuş ve o koca alan 3-4 farklı boyutta, sınırları çizilmemiş top sahasına dönüştürülmüş. Yaklaşık 5-6 kez geçtik oradan ve her geçişte yaşları 6’dan başlayıp 25’e kadar yüzlerce genç gördük. Sahanın kenarında da spor aletleri, aileler orada hem çocuklarını izliyor, hem spor yapıyor.

Zor olan basit olanı yapmaktır derler, bir de az aslında çoktur. O kadar az bir masraf vardı ki sahada, kale direkleri ve beş-altı spor aleti. Geri kalanı gençlerin hayal gücüne bırakılmıştı.

 

İstanbul’da, ismini vermek istemediğim bir millet bahçesinde az kalsın boğuluyorduk, o geldi aklıma. Peyzaj, peyzaj, peyzaj, boğmuşlar da boğmuşlar, yapay göller, yapay köprüler, yapay ağaçlar, Allah’ım, sana geliyorum. Yahu ne gerek var bu kadar inşaata? Daha basit düşünmek neden bu kadar zor geliyor?

 

Londra’da Hyde Park’a gittiğinizde de aynını görürsünüz, basitlik, doğallık, sadelik.

Gençler emin olun böylesini seviyor. Yapın dümdüz bir yeşil alan, bırakın gençler orada ne yapacaklarına kendileri karar versinler.

 

Son olarak, dünyada dosttan güzel, dosttan öte bir şey yok. Sapanca’da oğlumuz bir gece hastalandığında Masumeli Derneği Başkanı Esra Armağan Abla’m gece boyunca telefonla destek verdi, bir diğer dostumuz Sapanca’nın ileri gelenlerinden Abdullah Şirin ise çocuk için gereken her şeyi bir poşete toplamış, yol kenarında beni bekliyordu bir an evvel alıp eve dönmem için. Allah razı olsun. Allah darda bırakmasın ama bırakırsa da böyle dostlar versin insana.