Osman Ünlü

“Abdest aldığını bilip, sonra bozulduğunda şüphe eden kimsenin, abdesti var kabul edilir."

"Akıl ve nefis dimağımızda, kalp göğsümüzün sol tarafındaki yüreğimizdedir. Bunlar, madde değildir, yer kaplamazlar."

Namazların vakitlerini ve ayrıca vaktin içinde kılmış olduğunu da bilmek lazımdır...

Bugün için, dünyanın her yerindeki Müslümanların, iman ve ilmihâl bilgilerini öğrenmesi çok kolaydır...

Hazret-i Ömer, Hristiyan kadının testisinden abdest aldı. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerlerdi.

Fakir olanlar, uşurlarını iki imama göre hesap edip verir. Zenginler ise, İmam-ı a'zama göre vermelidir.

İbadetler yapılırken, yalnız ağız ile söylemeye niyet denmez. Kalb ile niyet edilmezse, dört mezhepte de namaz sahih olmaz.

Meyyiti kabre koyarken, “Bismillâh ve billah ve alâ millet-i Resûlillah” derler. Ezan okumazlar.

Namaza niyet etmek demek, namazın ismini, vaktini, kıbleyi, imama uymayı, kalbinden geçirip, kılmayı tercih etmek demektir.

"Ey Müslüman cemaati! Bu Ali bin Ebî Tâlib'dir. Bu Muhacir ve Ensarın büyüğüdür ve benim kardeşimdir, amcamın oğludur..."

Cenaze çıkan eve komşuların ve yakında oturan akrabanın, bir gün ve gecelik yemek göndermeleri müstehabdır...

Resulullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Ey Müslüman cemaati! Bu Osman bin Affan’dır. Muhacir ve Ensarın büyüğüdür..."

Taziye için “Allahü teâlâ, sevabını, dereceni arttırsın ve güzel sabır etmeni nasip eylesin ve meyyitinin günahlarını affeylesin” denir...

Resulullah efendimiz, bir gün Mescid-i Nebevîde, kalabalık arasından kalktı, minbere çıktı ve (Ömer bin Hattâb nerededir) buyurdu...

“Her sebze ve meyve, az olsun, çok olsun, mahsul topraktan alındığı zaman, onda birini veya kıymeti kadar altın veya gümüşü, Müslüman fakirlere vermek farzdır.”

Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn'de deniyor ki: "Ey Müslümanlar! Bu gördüğünüz Ebû Bekr-i Sıddıktır. Muhacir ve Ensarın seyyidi ve büyüğüdür..."

Bir kimse, ibadetini yapmaz ve geçiminde, kazancında Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını gözetmezse, dünyaya düşkün olmuş olur.

Her asırda olduğu gibi, zamanımızda da, insanlığı kaplayan sıkıntıların birinci sebebi, Hakka karşı isyan ve inkârdır.

Gıybet, bir Müslümanın veya gayr-i müslimin gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir. Gıybet etmek haramdır, büyük günahlardandır.

Kaç rekat kıldığını şaşırıp, düşünmek, sonraki rüknün veya vacibin, bir rükün zamanı kadar gecikmesine sebep olursa secde-i sehiv lazım olur.