Osman Ünlü

Şöhret için vaaz vermek, nasihat etmek, kitap yazmak riya, gösteriş olur.

Mahluklardaki hesaplı nizama, düzene bakmak ve bunlardaki incelikleri düşünmek, herkese vacibdir.

Vazife olduğuna inanmayarak, ehemmiyet vermeyerek namaz kılmamak, oruç tutmamak küfür olur.

Allahü teâlâya ibadet etmek niyeti olmaksızın meydana çıkarılan şeylere, âdette bidat denir.

Güzel ahlak sahibi olan ve zamanının fen bilgilerinde yükselmiş olan Müslüman medenidir...

Nefis, kalbin İslamiyet'e uymasını, mürşid-i kâmilin sohbetinde bulunmayı, kitaplarını okumayı istemez.

“Özürlü ve özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi lazımdır."

Hadîkat-ün-nediyyede buyuruluyor ki: "Sünnet iki türlüdür: Sünnet-i hüdâ ve sünnet-i zevâid."

Zaruretsiz camiden geçmeyi âdet edinen, fasık, günahkâr olur.

Kabristanın kabir olmayan yerinde namaz kılmanın mekruh olmadığı Hâniyye ve Hâvî kitaplarında yazılıdır.

"Asıl lazım olan işi düşünmeli, lüzumsuz, faydasız şeylerden tam kaçmalıdır.”

“İmama uyanlar dört nevdir, çeşittir. Bunlar, Müdrik, Muktedî, Mesbûk, Lâhık diye anılırlar."

Allahü teâlânın feyizleri, nimetleri, ihsanları, iyilikleri, her an, insanların iyisine de, kötüsüne de gelmektedir.

Fâite namaz, kazaya kalmış namaz demektir. Terk edilmiş namaz ise, kazaya bırakılmış namaz demektir.

Fen bilgilerini öğrenmenin farz-ı kifaye olduğu, kitaplarda vesikaları ile bildirilmiştir. 

Kitaplarda Müslümanların iki kısım olduğu bildirilmektedir ki bunlar; havâs, âlimler ve avâm, câhillerdir.

Geçmiş insanların hâllerini, ilimlerini anlayabilmek için, çeşitli yollar vardır...

İsa aleyhisselâmın hak dini, az zaman sonra düşmanları tarafından sinsice değiştirildi.

Haramlardan sakınmanın birinci kısmı, Allahü teâlânın emri olan günahlardan kaçınmaktır.

“Günah işleyenlerin, boynunu bükmesi, ibadet edenlerin göğsünü kabartmasından daha iyidir.”