Osman Ünlü

Dünyâyı seven, hâtırlayan kalb, hastadır. Kalbin temiz olması, dünyâ denilen şeyleri sevmekten, hâtırlamaktan kurtulması demektir.

"Şeytanın vesvesesinden kurtulmak istiyorsanız, harâmları, günâhları terk edin ve dünyâ sevgisini gönlünüzden çıkarın!"

"En mesût, en kazançlı kimse, dinsizliğin çoğaldığı bir zamânda, unutulmuş sünnetlerden birini meydâna çıkaran ve yayılmış bid'atlerden birini yok eden kimsedir.''

Enes bin Mâlik buyurdu ki: "Resûlullah efendimizden öğrendiğim ibâdetlerden, değiştirilmemiş bir namâz kalmıştı. Şimdi, bunun da elden gittiğini görüyorum!''

Müslümânlar, din câhillerinin isyâna teşvîk eden, fitneyi körükleyen zararlı, uydurma kitâplarına aldanmamalıdır...

Bir kimse, istiğfârı ve bütün duâları, mânâlarını düşünmeden ve temiz bir kalb ile söylemeden, yalnız ağız ile söylerse, hiç faydası olmaz...

Resûlullah efendimiz buyurdular ki: ''Allahü teâlâ, yediği harâm olan kimselere Cenneti haram etmiştir.''

:Bütün ibâdetlerin başı, helâl lokma kazanmak ve çoluk çocuğuna helâl lokma yedirmektir.

Eshâb-ı kirâm birbirlerini çok sever ve hürmet ederlerdi. Birbirlerini kardeş bilir, birbirlerine yardım etmeyi mukaddes vazîfe kabûl ederlerdi...

Bir kimse, İbrâhim bin Edhem hazretlerinden nasîhat ister. O da ''Bağlı olanı aç, açık olanı kapa!'' buyurur. Nasihat isteyen kimse; ''Efendim anlayamadım'' der...

Allahü teâlânın mahlûklarına karşı merhametli ve şefkatli olan, daima merhamet ve şefkatle karşılanır. İyilik eden de kötülük eden de kendine eder.

Kibir, kendini başkalarından üstün görmektir ki, kötü bir huydur, harâmdır. Allahü teâlâyı unutmanın alâmetidir...

Allahü teâlâyı ve Onu sevenleri sevmek, Allahü teâlâya ve Onun sevdiklerine düşman olanları sevmemek, îmânın şartı oldu...

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Yalnız dünyâ için çalışana, yalnız kaderinde olan kadar gelir. İşleri karışık, üzüntüsü çok olur."

"Ey Eshâbım! Hiçbir Peygamber, ümmeti arasında sonsuz kaldı mı ki, ben de sizin aranızda sonsuz kalayım? Ben Rabbime kavuşacağım."

İtimat, güven ve rahatlık tam olmadıkça, tevekkül tam olmaz. Çünkü tevekkül, kalbin her işte Allahü teâlâya i'timat etmesi, güvenmesi demektir.

Muharrem ayının birinci gecesi, Müslümânların kamerî yılbaşı gecesi ve birinci günü de, Müslümânların kamerî senesinin, birinci günüdür...

Her mahlûkun bir yaratılış maksâdı olduğu gibi insan da, bu dünyâda bir gâye için yaratılmıştır. O da, Allah'ın rızâsını kazanmaktır...

Velî olmak için, bir insandan kerâmetlerin meydâna gelmesi şart değildir. Ancak Peygamberlerin mu'cize göstermeleri lâzımdır...

İmâm-ı A'zam hazretlerinin, Allah rızâsından başka bir düşüncesi yoktu. Dinden soranlara İslâmiyeti dosdoğru şekliyle bildirir, tâviz vermezdi.