Osman Ünlü

Şâfii, Mâliki ve Hanbeli mezheblerinde, bir günlük yiyeceği olanın fıtra vermesi farzdır.

Oruç, insanlara hem maddi, hem de manevi faydalar sağlamaktadır.

Maaşı kaç lira olursa olsun, evini idarede güçlük çeken her fakire, zekât verilebilir.

Oruç, bütün hastalıklara karşı koruyuculuk vazifesi de yapar...

"Bir ibadete başlayınca, bunu özür olmadan bozmak haramdır."

Oruçlarını tutamayacak ihtiyar kimse zengin ise fidye verir. Fakir ise, fidye vermez, dua eder.

Dört mezhepte de (Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli) dört türlü zekât malı vardır.

İhtiyaç eşyası, zekât, fıtra ve kurban için nisap hesabına katılmazlar.

Kutuplarda, birkaç ay devamlı gece, birkaç ay devamlı gündüz olur.

Zekât vermek, Kur’ân-ı kerimin otuziki yerinde, namazla birlikte emredilmektedir.

Orucun edeplerinden birisi de, iftar zamanında mideyi tıka basa doldurmamaktır.

Zekât vermek, hicretin ikinci senesinde ramazan ayında farz oldu.

Hasta olacağını bilen işçinin, hasta olmadan önce orucu bozması caizdir.

Zekât nisabı kadar parası bulunan her Müslümanın fıtra vermesi vacip olur.

“Hasta, hastalığının artmasından korkarsa oruç tutmaması caiz olur."

Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yese, içse orucu bozulmaz.

Oruç, hata ile bozulsa, mesela, abdest alırken, boğaza su kaçsa kaza lazım olur.

Oruç tutmak, sadece yeme ve içmeyi terk etmek değildir!..

Teravih namazına başlarken ve bittikten sonra okunan dualar vardır.

Erkeklerin ve kadınların, yirmi rekat teravih namazı kılması, sünnet-i müekkededir.