Kul haklarının önemi...

A -
A +
Kul hakkı veya kul borcu demek, insanların bizdeki maddî ve mânevî alacaklarıdır. Maddî olanları ödemek veya helâlleşmek şarttır.     Mukaddes dînimizde, kul haklarının önemi çok büyüktür. Üzerinde kul hakkı bulunduğu hâlde ölen kimse, Cennet’e giremez. Tabîî ki bir kimse, üzerine kul hakkı geçirmişse, bundan dolayı kâfir olmaz; ama muhakkak kul haklarını ödemesi lâzımdır. Bu dünyâda ödemezse, “Âdil-i mutlak” olan Allahü teâlâ, âhırette ondan, hak sâhiplerinin haklarını alıverir. Sevâplarından bir kısmı alınıp onlara verilir. Böylece (sevâplarından bir kısmını vererek) kul hakkını öderse, Cehennem’e girmez. Hiç sevâpları yoksa, yahut hak sâhiplerine verildiği için bitmişse, kul hakkı olanın günâhlarının bir kısmı ona yüklenir. Şehîd olan kimselerin kul borçlarını, Allahü teâlâ öder. Resûlullah Efendimiz (aleyhis-salâtü ves-selâm) buyurdu ki: “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâlleşsin! Çünkü âhırette altının, mâlın [paranın, pulun] değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevâplarından alınır, sevâpları olmazsa, hak sâhibinin günâhları buna yüklenir.” [Buhârî] Yine Sevgili Peygamberimiz buyurmuştur ki: “Müflis, şu kimsedir ki, kıyâmette, amel defterinde pek çok namaz, oruç ve zekât sevâbı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönlerden zararı dokunmuştur. [Meselâ kimini dövmüştür, kimine sövmüştür; kimini gıybet etmiştir, kimine iftirâ atmıştır.] Sevâpları, bu hak sâhiplerine verilir. Hak sâhiplerinin hakları ödenmeden önce, bu kişinin sevâpları biterse, onların günâhları, bunun üzerine yükletilip Cehennem’e atılır.” [Müslim] “Kibri, hıyâneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennete girer.” [Nesâî] “Kul hakkı, müminin aybı, kusûrudur.” [Ebû Nuaym] Hadîs-i şerîflerde zikredildiği gibi, üzerine hak geçen kimselerin, verecek sevâpları kalmazsa, borçlarını ödemek için Cehennem’e girerler; ancak cezâlarını çektikten sonra Cennet’e gidebilirler.Bilindiği üzere, dünyâda da, borçlu kimseler, haczedilecek bir şeyleri kalmamışsa hapsediliyorlar. Müslümân, ne kadar çok günâhkâr olursa olsun, günâhlarının cezâsını çektikten sonra, muhakkak Cennet’e girer. Fakat Cehennem’de cezâ çekmek de öyle kolay değildir. Yalnız kâfirler, Cennet’e giremezler. Üzerinde kul hakkı bulunanların rûhları Cennete girmez. Salihlerin rûhları kabirlerine gelerek, cesetlerini ziyâret ederler. Vefât eden müminlerin rûhları gelip, dünyâda tanıdıklarını sorarlar. (Ferâidül-fevâid) Netîce olarak, kul hakkı veya kul borcu demek, insanların bizdeki maddî ve mânevî alacaklarıdır. Maddî olanları ödemek veya helâlleşmek şarttır. Haklarını kendilerine vermek mümkün olmazsa, o kadar para, mâl, Müslümân fakîrlere verilir ve hak sâhibine duâ edilir. Mânevî hakkı olanlarla, meselâ kalbini kırdığımız kimselerle de helâlleşmeli, mümkün olmazsa duâ etmeli ve yaptığımız ibâdetlerin sevâblarını onlara da göndermelidir. [Aslında, Kur'ân-ı kerîmde, hadîs-i şerîflerde ve İslâm âlimlerinin kıymetli kitaplarında, kul haklarıyla ilgili pekçok ma'lûmât vardır.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.