“Tabakâtül-Fukahâ=Fukahânın tabakaları”: Fıkıh âlimlerinin tabakaları; helâl ve harâmı, emir ve yasakları bildiren fıkıh ilmi ile uğraşan âlimlerin dereceleri demektir.
Bütün insanlara, her şeyden önce lâzım olan; i’tikâdı (îmânı) düzeltmektir. Yani doğru bir îmân sâhibi olmaktır. İnanılacak şeylerle ilgili hükümlere “ahkâm-ı i’tikâdiyye” denilmektedir ki bunlar; “ahkâm-ı şer’iyye”nin temelini teşkil ederler.
Ahkâm-ı şer’iyye, kişinin vazîfelerini belirtmesi bakımından “ahkâm-ı teklîfiyye” veya "ef'âl-i mükellefîn" adını da alır. Bunlar sekizdir: “Farz”, “vâcib”, “sünnet”, “müstehab”, “mubâh”, “harâm”, “mekrûh”, “müfsid”.
Bu “ahkâm-ı şer’iyye”yi bildiren ilmin diğer bir adı da “fıkıh ilmi”dir. Müslümânlar, ya müctehid (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerden mânâ, hüküm çıkaran İslâm âlimi) olurlar, yâhut ta mukallid olurlar, ictihâd derecesine yükselmemişlerdir.
“Müctehid” de, ya “Müctehid-i Mutlak” (mutlak müctehid) olur, yâhut “müctehid-i mukayyed” (mukayyed müctehid) olur. Mutlak müctehidin, başka bir müctehidi taklîd etmesi câiz değildir. Kendi ictihâdına uyması lâzımdır. Mukayyed müctehidin ise, bir mutlak müctehidin mezhebinin usûllerine uyması vâcibdir (gereklidir). Bu usûllere uyarak yapacağı kendi ictihâdına (hükmüne) uyar. (Abdülganî Nablüsî)
Başlıkta geçen “Tabakâtül-Fukahâ=Fukahânın tabakaları”: Fıkıh âlimlerinin tabakaları; helâl ve harâmı, emir ve yasakları bildiren fıkıh ilmi ile uğraşan âlimlerin dereceleri demektir.
Çoğulu “fukahâ” olan “Fakîh” kelimesi: “Fıkıh âlimi”; dînin amelî (yapılacak işlerle ilgili) hükümlerinde mütehassıs âlim demektir.
Bir hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki: “Allahü teâlâ, bir kuluna, hayır murâd ederse (iyilik etmek isterse), onu dînde fakîh yapar.” (Buhârî)
Bir işin yapılması veya yapılmaması gerektiğini bildiren İlâhî hükümlere “ahkâm-ı İlâhiyye veya şer’iyye (yani dînî hükümler)” denilir. Ahkâm-ı şer’iyyeye “ahkâm-ı İslâmiyye” de denilmektedir. Bu hükümler, Allahü teâlânın, insanların dünyâ ve âhirette mes’ûd olmaları için, Peygamberleri vâsıtasıyla gönderdiği emir ve yasakların bütününü ifâde eder.
Fıkıh ilmi, bu konuyla ilgilenenlerin bildikleri gibi, dört ana bölüme ayrılır:
1- İbâdât: İbadetler olup, bu da beşe ayrılır: Namaz, oruç, hac, zekât ve cihâd. 2- Münâkehât ve müfârakât olup evlenme, boşanma, nafaka ve birçok dalları vardır. 3- Muâmelât olup, alışveriş, kirâ, şirketler, fâiz, mîrâs gibi bir çok dalları mevcuttur. 4- Ukûbât, yani had cezaları denilen grup olup, başlıca altı kısma ayrılır: Kısâs; sarhoşluk, sirkat (hırsızlık), zinâ, kazf (iftirâ), mürted olmak (dînden çıkmak) cezâlarıdır.
Ahkâm-ı İslâmiyyenin (fıkıh bilgilerinin) ibâdât (ibâdetler) kısmını, her Müslümânın öğrenmesi ve diğerlerini de başına geldiği zaman okuyup öğrenmesi şarttır. Bunlar, “zarûriyyât-ı dîniyye” denilen, âlim ve câhil her Müslümânın bilmesi lâzım gelen bilgilerdir.
Müftis-sekaleyn Şeyhul-İslâm Ahmed İbn-i Kemâl Paşa (rahimehüllah) buyuruyor ki: Tabakâtül-fukahâ, yedi derece olup, birinci derece, müctehid fiş-şer' (mutlak müctehid=dînde müctehid); ikinci derece, müctehid fil-mezheb (mezhebde müctehid); üçüncü derece, müctehid fil-mes'ele (mes’elede müctehid); dördüncü derece, eshâb-ı tahrîc (tahrîc erbâbı); beşinci derece, eshâb-ı tercîh (tercîh erbâbı); altıncı derece eshâb-ı temyîz (temyîz erbâbı); yedinci derece, yukarıda bildirilen derecelerdeki hizmetleri yapamayan, ancak önceki derecelerde bulunan âlimlerin kitaplarından doğru olarak nakiller yapabilen, onları bildiren mukallidler, mutlak müctehidlerden birine bağlı olan âlimlerdir.” (Vakfun-niyyât)
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...