"Bugün muvaffakiyet hakkında kısa bir malumat vereceğim..."

A -
A +
"Çocuk, hayali getirir şaire; o da çocuksu sevinçleri, korkuları, nefretleri ve istikbali döker mısralarına..."
 
 
Nuri öğretmen:
- Bu izahatın üzerine fazla bir şey demeyeceğim çocuklar. Bence çocuk; kızgın bir güneşin altında veya lapa lapa yağan karın içinde, oyun denen o tatlı rüyaya dalmış, kan, ter içinde oynarken sevgi, muhabbet âdeta bir bulut olup onu koruyor, kolluyor, müşfik ve de sıcak kanatları altında saklıyor. Edebiyatın en coşkun damarı olan şiirlerle çocuğu ve ona olan muhabbeti anlatan şairler, boşuna mı tüketiyor nefeslerini asırlardır?
Kafesli evlerin çocukları, harp görmüş yıkıkların arasında dolaşanları, zümrüt yeşili çayırlarda koşanları, cıvıl cıvıl bir parkta oynayanları yazmak ayrı ayrı hissiyat icap ettiriyor. Çocuk, hayali getirir şaire; o da çocuksu sevinçleri, korkuları, nefretleri ve istikbali döker mısralarına. Harp görmüş, perişan, sefil çocukların şiirini yazarken zorlanıyor şairler... En çok onların bakışlarından korkuyoruz, kendimizi onların yerine koyamıyoruz hiç. Ne hikmetse onlardan, yarını kurmalarını istiyoruz her fırsatta, bugünden onlar için hazırladığımız herhangi bir şey olmasa da… Ebedî saadetini, Cennet yolunu arayan masum adımlarıyla gözümüzün önünden ergenliğe geçip giden çocuklarımızın, binbir günah içinde kalan bedenlerimizden alacakları yok mu sizce? Ve sizce, gerçekten onların istikbalini, yarınlarını hırs küpüne çevirdiğimiz için kendimizle çok mu gurur duymalıyız veya hünerlerimizi çılgınca alkış fırtınasına mı tutmalıyız? Daha fazla lafa laf katmayayım… Şairlerimizin ince kalbinden dökülen mısraların seçilmiş nitelikli kalemlerden damlayan yaş ile dokunan güzel manalı ve o kadar da harika şiirleri okuduğunuz için sizi can-ı gönülden tebrik ederim güzel çocuklar. 
Çocuklar bugün size MUVAFFAKİYET hakkında kısa malumat vereceğim. Kelimenin kökü vefk; uygun gelme, münasip düşme gibi bir manaya geliyor. Muvaffakiyet, muvaffak olma, “başarı” kelimesinin bire bir karşılamaktan aciz düştüğü bir mana derinliğine ve bütünlüğüne sahip. Diğer bir ifadeyle mümin ve mütevekkil bir kelime. Fiiliyata, gayrete, çabaya inandığı kadar, nasibe de inanan bir kelime. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın benzetişiyle "İçinden, ardından Yaratanı çekilmiş, çıkartılmış" şeyleri ifade eden kelimelerden değil. Aslında muvaffakiyet; bir mutabakat, anlaşma “vifak” hâlidir; muvafakattir, muvafık düşme veya düşürülmenin neticesidir.
Başarı; nefsî mana yüklü bir kelimedir. Her şeyin karmakarışık olduğu bu dönemde, Yaratıcısı ile rabıtasını yitirmiş, bütünlükten ve aşkın bağlarını kopararak kendi öz iradesine, kudretine, benliğine atıf yapan ve mutlak mânâsıyla hâl ve kâlen "ben yaptım, tırnaklarımla kazıyarak yükseldim, ben kazandım, edindim, ben eyledim" diyenlerin kelimelerden biridir ve esası, temeli, kaidesi her ne surette olursa olsun şahsî, dünyevî kazançlar olan ve bu kazanç yolunda önündeki bütün mânileri yıkmakta kural, kaide tanımayanları ima etmektedir sanki. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.