MECELLE’NİN İLK 100 MADDESİ

A -
A +
“Hukuk ve fıkıh bilgisinden mahrum bazı garp temâyüllü devlet adamları, Türk Medenî Kanunu olarak Fransız Medenî Kanununun tercümesine taraftardı. Fransa Maslahatgüzarı da bu uğurda durmadan çalışıp gayret sarf etmekte idi. Said Paşa’nın hatıratında yazdığına göre Âli Paşa, Sultan Abdülaziz’e takdim ettiği lâyihada tab’a-yı hıristiyaniyenin hukuk ve menafiî ve memleketten müstefid olmaları için Fransız Medeni Kanunu’nun (Code Civil) Memalik-i Osmaniyede tatbikini tavsiye ediyordu. Nihayet başta Ahmed Cevdet Paşa olduğu hâlde Millî Kanun taraftarı olan ekseriyet gâlip gelerek Mecelle’nin tanzimine karar verildi.’’ *
Bu satırlar, Hikmet Yayınevi’nin hazırladığı Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye adlı esere takriz yazan büyük hukukçu Ali Himmet Berki’ye aittir. İsmi geçen yayınevi, bu eseri neşretmekle çok hayrlı bir hizmet eda etmiştir. Bir kere, eserin murakabesi, mevzuun ehli, Mahkeme-i Temyiz riyasetinden emekli bir hukukçu tarafından yapılmıştır. İkinci olarak, Mecelle’nin 1.851 maddesinin her biri, sayfalara alınırken aynı zamanda her sayfanın altında o maddede bugün için kavranamayan kelimelerinin açıklaması yapılmıştır. “Maddelerin önce Osmanlı hurufatıyla aslı, sonra latinize edilmiş şekli olsa daha iyi olurdu’’ denmesi isabetli bir tesbittir. Ne var ki  Türkiye’de yakın tarihlere kadar Osmanlı Türkçesiyle eser basmak yasaktı.
Yukarıdaki iktibası yapmamızın sebebi, Mecelle-i Akâm-ı Adliyye’nin doğuş sebebini ve devrin fikrî manzarasını tasvirdir. Tanzimat’ın müsebbibi, İngiliz taraftarı ve ileri derecede mason Mustafa Reşid Paşa, Fuad Paşa ve Mehmed Emin Âli Paşa, Tanzimat döneminin en müessir politikacılarıdır. Devlette sadrazamlığa kadar birçok kademede vazife almışlardır. Fransız bağlısı mason Âli Paşa, Sultan Abdülmecid Han ve Sultan Abdülaziz Han dönemlerinde toplam olarak 8 yıl sadrazamlık/başbakanlık yapmış ve ustasının Tanzimat Fermanı gibi o da Hıristiyan ahaliyi korumayı esas alan 1856 tarihli Islahat Fermanı’nı hazırlayarak çöküşü hızlandırmıştır. M. R. Paşa gibi İngiliz taraftarı Fuad Paşa ise sağlığında Papa ile görüşüp duasını aldığı için Fransa’nın Nice şehrinde öldüğünde katolikler, ölüsüne sahip çıkarak merasim yapmışlardır. **
İşte bu Âli Paşa, Abdülaziz Han’a  arz ettiği dilekçesinde Fransız Medeni Kanununun alınmasını teklif etmektedir. Gerekçesi şudur ‘Hıristiyan vatandaşların hukuk ve menfaatlerini korumak ve memleketten yararlanmalarını temin etmek’. Bunu bir kişi daha istemektedir; Fransız sefaretinin maslahatgüzarıdır. Sık sık Padişah’ın kapısını aşındırmaktadırlar. Ali Himmet Berki’nin cümlesi unutulmayacak cinstendir. ‘’Nihayet başta Ahmed Cevdet Paşa olduğu hâlde millî kanun taraftarı ekseriyet, gâlip gelerek Mecelle’nin tanzimine karar verildi’’. Böylece devletli Ahmed Cevdet Paşa riyasetinde bir encümen teşkil edildi. Bu komisyon, 1876’da çalışmaya başlayarak iki sene içinde ‘’Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’’ adlı kanun külliyatını hazırlayıp Sultan’a arz etti. Sultan Abdülaziz Hân, çıkardığı fermana kendi el yazısıyla ‘’mucibince amel oluna’’ kaydını düşerek bu müstesna hukuk âbidesini mer’iyyete, yürürlüğe koydu.
Demek oluyor ki Mecelle, “millî kanun’’ yani yerli ve millî olan şahsiyetlerle alafranga kanun taraftarları arasındaki mücadele sonucunda telif edilmiştir. Bu alafranga kanun taraftarları, aslında 3 Kasım 1839 tarihli Tanzimat fermanıyla çok şeyi ele geçirmiş ve bugünkü ifadeyle söylemek gerekirse ‘’Paralel devlet’’ kurmuşlardır. 1839 bir anlamda Osmanlının nihayet bulduğu tarihtir. İttihatçı cuntanın, Sultan Abdülhamid’e darbe yapıp tahttan, hapse aldığı 31 Mart 1909 tarihi ise esas itibarıyla Osmanlının sonudur. Takip eden 10 yıl, Alman ekolünden masonların egemen oldukları devirdir.
Mecelle, hukuk hayatımızda 1926’ya kadar uygulandı. Birçok İslam memleketinde ise daha uzun yıllar yürürlükte kalmıştır. En son 1984’te İsrail’de mevzuattan kaldırılmıştır. Ürdün ve Kuveyt Medeni Kanunlarına ise temel teşkil etmiştir.
Mecelle’den sonra Türkiye’de Fransız Medeni Kanunu değil, İsviçre Medeni Kanunu devreye girdi. Adliye vekili Mahmud Esad Bozkurt’un teklifiyle İsviçre Medeni Kanunu alelacele tercüme edilerek tercüme yanlışlarıyla birlikte TBMM’ye sunulup kabul edilmiştir. Bu kanun mirastan boşanmaya ve daha nelere kadar çok konuda toplumla doku uyuşmazlığı yaşadı. M.E. Bozkurt’un söz konusu kanuna yazdığı esbâb-ı mucibede İslam hukukuna Osmanlı hukukuna ve mazimize ilkellik ithamı gibi ağır hakaretler vardır. Ceza Kanunu, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu vs. de Lozan’da doktora yapmış bu bakanın imzasını taşır.
Şimdi AK Parti iktidarında Adalet Bakanlığı, yargı paketleri hazırlamakta. Çok da iyi yapılmakta. Hukukçu olmayan kimlere kadar bile görüş sorulduğunu biliyoruz. Tavsiyemiz şudur; bunlar hazırlanırken Tanzimat’tan bu yana devam eden “Millî Kanun’’ hassasiyeti ve bünyeyle uyuşan hukuk ihtiyacına cevap verilmelidir. Bu ülke Müslümandır. Bu ülkenin aynı zamanda bir hukuk tarihi vardır. Yargı paketlerinde İslam hukukundan, Osmanlı hukukundan, örften, Mecelle’den mümkün mertebe, usulünce istifade edilmelidir. Erken cumhuriyet döneminde Fransa’dan idare hukuku, Almanya’dan ticaret hukuku, İtalya’dan ceza hukuku, İsviçre’den medeni hukuk alındı. Bu bir asırlık tecrübeden sonra şimdi bir iyileştirme, tashih çalışması yapılır, herhalde millî hasletler aranırken bin yıllık, hatta bin beş yüz yıllık hukuk birikimimiz niçin dikkate alınmasın?
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, her devir için yüz akımız muhteşem bir hukuk âbidesidir. İlk 100 maddesi ise şâheserdir. Bu 100 maddeyi ezbere bilmeyen hiçbir hukuk talebesi mezun edilmemelidir. Bu 100 madde, her hukuk fakültesinin girişindeki duvara muazzam bir levha olarak yazılmalıdır. Eski bir Yargıtay başkanı olan merhum Ali Himmet Berki’nin bu 100 maddeye dair dile getirdiği değerli sözleriyle yazımıza nokta koyuyoruz:
-Bu kaideler, aynı zamanda hayat ve mantık vecizelerdir. Bu kaideler, hukuk tefsir ilminin esaslarını teşkil etmeleri itibarıyla yalnız faideli değil, bilinmesi zaruri esas ve düsturlardır.     
          
 
*Bkz: MECELLE-İ AHKÂMI ADLİYYE-Hikmet Yayınları, 1978
**Hürriyet gazetesi, Jön Türk yayını, Londra-22 Şubat 1869
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.