TIMMS ve çözüm bekleyen meseleler

A -
A +
 
Açılımı “Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması” olan TIMMS’de ilk kez Fen ve Matematik alanlarında 500 puanın üzerine çıktık. Üst ve ileri yeterlilik düzeyindeki öğrenci sayılarımız da arttı.
Bakan Ziya Selçuk bu başarıyı üç başlıkta açıkladı: “Ölçme Değerlendirme Merkezleri, yeni nesil sorular ve öğretmen eğitimleri.”
Bu üç başlık içinde, TIMMS’de başarıyı getiren en önemli madde şüphesiz yeni nesil sorulardır. Düşünme becerisini tetikleyen ve kimi zaman tam sayfayı kaplayan sorular öğrencileri biraz zorladı belki ama sonuç ortada!
Artık şundan adımız gibi eminiz!
Yeni dönemde bilenler değil, eleştirel düşünen, muhakeme eden ve problem çözebilenler kazanacak.
 
Listenin üstü ve altı
 
Bir matematik öğretmeniyle konuşuyorduk. LGS’de matematik sorularının çok zor olduğunu söyledim. Meğer o benden daha dertliymiş. Şöyle söyledi;
“Zorluk derecesi artık sınırları zorlamaya başladı. Çok iyi bir matematik öğretmeni oturup bir haftada soru yazıyor. Bu soruyu öğrencinin iki dakikada çözmesini istiyoruz. Hem de ayrım yapmadan. 90’lı yıllarda da durum böyleydi. O zamanlar 5. sınıftan sonra Anadolu liseleri sınavı yapılıyordu. Hiç unutmam, bir matematik kitabının kapağında 'Anadolu Liseleri ve ÖSS’ye Hazırlık' yazıyordu. Şimdi de LGS ile YKS matematik sorularının zorluk dereceleri neredeyse eş değer hâle geldi.”
Evet, gerçekten çok zor sorular öğrencileri eliyor ve zirveyi seyreltiyor. Ama bu arada altta kalanların canı çıkıyor.
Soruların zorlaşmasına diyecek bir şeyimiz yok. Sonuçta bir seçme sınavı yapılıyor ve belirleyici soruların mutlaka olması lazım. Ama sınav sistemiyle mevcut durumumuz arasında bir sıkıntı var.
Yeni nesil sorulardan oluşan sınav sistemine geçerken, öğrencilerin sadece küçük bir yüzdesi sınavlara girecek denmişti. Ama bakanlıktaki hesap, çarşıya uymadı. Sınava hazırlık çalışmalarına herkes katılıyor. Sınav zorlaştıkça deneme sınavları daha da zorlaşıyor. Ve sonuçta aslında akademik durumu hiç de fena olmayan öğrenciler, denemelerde çok fena sonuçlar alarak motivasyon kaybı yaşıyor.
 
Sınav stresi azaldı mı?
 
Aslında önümüzde iki yol vardı. Birinci yolda sorular çok zor olmayacak, herkes sınava girecek ve daha önceki yıllarda olduğu gibi yüzlerce birinci çıkacaktı.
Biz bunu seçmedik. Daha doğrusu önce seçmiştik ama memnun kalmadığımız veya beceremediğimiz için ikinci yolu, yani soruların çok zor olduğu yolu seçtik.
Buraya kadar güzel. Ama hem sınav zor hem de katılım tam olunca yollar birbirine karıştı. Ne şiş yansın, ne kebap derken dükkân toptan alev aldı.
Güya sınav stresi azalacak, öğrencilerimiz artık yarış atı gibi koşmayacaklardı. Ama geldiğimiz noktada hipodroma engelli koşu pisti eklendi ve stres tavan yaptı. Yapılan deneme sınav sonuç listelerinde alt tarafta sürekli dayak yiyen öğrencilerde öz güven falan kalmadı.
Bu işin, 100 kiloluk halteri ortaya koyup her hafta herkese denetmekten farkı yok. Öğrencileri durumlarına göre kategorilere ayırıp beşer, onar, yirmişer kiloluk ağırlıklarla çalıştırmak mantıklı. Ama onun da mevcut sistemde bir anlamı yok! Çünkü ağır sıkletle tüy sıklet aynı mindere çıkıyor.
Sonuçta bazı öğrencileri seçeceğiz derken, çoğunluğu “başarısız” olarak damgalayıp daha ortaokul yıllarında öz güvenlerini zedeliyoruz. Özellikle matematik dersinde öğretmenlerin bile çözerken zorlandığı zor sorularla birkaç kişiyi kazanacağız derken, onlarcasını kaybediyoruz.
Öyleyse çok geç olmadan sınava belirli bir grubun hazırlanmasını sağlayacak formülü bulmak ve uygulamak zorundayız. Bunun için de önce sınava giremeyen öğrencilerin ve ailelerinin kendilerini kötü hissetmesini önleyecek bir iklim oluşturmak, ülke genelinde tüm okulların niteliğini artırmak, meslek liselerine ve tematik liselere itibar kazandırmak ve tabii ki kontenjanları iyi ayarlamak lazım.
Acaba yapabilir miyiz bunları? Yaparız. Hem de bal gibi yaparız.
Hele şu virüsü bir defedelim, eğitim gündemini “Okullar açılacak mı, kapanacak mı?” tartışmasının kısır döngüsünden bir kurtaralım, gerisi kolay!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.