İki dağcıyı aramada üçüncü günüm...

A -
A +
 
“Derede sağ virajın düzeldiği noktada arkadaş karşıdan bir kişinin bulunduğunu işaretle gösterdi...”
 
1 Aralık 2019 Pazar, Uludağ’da; Melih Aslan (31) ve Ethem Sarpkaya'nın (37) kaybolmaları ve 17 gün boyunca aranmalarıyla ilgili yaşadıklarımı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Orman içinden Volfram yolundan keskin virajda yolu terk ederek 2067 rakımlı tepeye çıkışa başladık. Hava açık, gökyüzü masmavi, berrak bir hava var. Yapılmayan bir şey vardı, sudan tarama. Biz işte bugün onu yapacaktık.
Aslında dere içi de aranmıştı. Girilmesi zor alanlar vardı, gözden kaçmış olabilirdi.
Dere içine geldiğimizde saat 11.00 olmuştu. Güneş gören kayalar üzerinde hazırlıklarımızı yaparak neopren giysilerimizi giydik. Kask, kemer kuşandık. Ayaküstü atıştırma yapıldı. Sıcak bir şeyler içildi. Hazırlıklar tamamlandı.
Suya girmek gerekmiyordu. 3 Aralık tarihinde daha evvelki gelişimde, suya girmek gerektiği için buradan devam edememiştik. O gün biz suya girmek için hazırlıklı değildik.
Kanalı andıran şelaleden inmemiz gerekiyordu. Yunus Kamber, Adnan Dilekçi ve Erdal Yalçın "Sorun yok buradan inilir" deyip emniyetsiz bir şekilde iniş yaptılar. İp varken böyle bir risk alınmaması gerektiğini söyledim.
Dikkatsiz bir hareket kol, bacak sakatlanmasına zemin hazırlayabilir. Hızlı ve dikkatli ilerlemeye çalışıyoruz. Derede sağ virajın düzeldiği noktada Yunus Kamber karşıdan bir kişinin bulunduğunu işaretle gösterdi saat 13.50. Biraz ileride karlar üzerinde bir makine örgüsü bere ve sırt çantasının yağmurluğu duruyordu. İlk anda elime aldım, ıslaktı ne yapacağıma karar veremedim. Olduğu yere tekrar bıraktım.  Ekibimiz sağ birini bulmayı beklemiyordu. Ama gerçek çok acıydı. Genç bir insanın yaşama hayallerinin bittiği yerde, onun yanında olmak çok hüzün vericiydi. Bir bilinmeyeni sonlandırmaktan, günlerdir ülke çapında tepki toplayan "İki insan nasıl bulunamaz" konusuna açıklık getirmekten de içimizde bir sevinç vardı. Ekibimiz toplandı. İlk anki şoku atlattık ve telefona sarıldık. Telekom şirketlerinin olay sonrası vadiye kurdukları seyyar verici istasyonu sayesinde telefon çekiyordu.
Adnan Dilekçi tarafından önce jandarma, sonra da AFAD arandı. Her iki kuruma da koordinatlar verildi. Telefonda, bulunduğu yer hakkında batonlara yakın yer olarak bildirildi. Kimliğini bilemiyorduk. "Sakallı, sırt çantası yeşil" bilgisini verdik. Şimdi ikinci kişiyi aramayı sürdürmemiz gerekiyordu. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.