“Ben bilmem, Allah bilir...”

A -
A +
“Ayakkabılardaki kurumuş çamurları; ayaklarını yere vurarak düşürmeye uğraştı...”
 
Sabah hava bulutluydu... Meydanı bir toz kümesine dönüştüren deli rüzgârlar geçiyordu köyün tepesinden... Söğüdün püsküllerini savuruyor, meşeleri hışırdatıyor, çınarın gevrek dallarını çıtırdatıyordu...
Delikanlı marulları sulayıp domatesleri biberlerin üzerlerini bezle siliyordu. Sonra birden bir kadın yanaşmaya başladı hana. Kalkmış tozdan bir gölgeye benzeyen kadın mırıldanıyordu: “Yürüyorum, yürüyorum yürüyorum. Çakılları eziyorum, tozlu havayı içime çekiyorum, çekiyorum...”
Kadın, desenli ve bordo renkli yazmayı boynunu çevreleyip başının tepesine bağlamıştı. Pazenden dikilmiş uçkurlu geniş şalvarı, yünden örülmüş uyruklarına kadar uzanan yekpare bir fistan ve yün çorabı vardı...
Kadın iyice yanaştı hanın avlusuna… Çarıklarında kurumuş çamurları olduğu yerde ayaklarını yere vurarak düşürmeye uğraştı biraz.
Delikanlıya iyice yanaştı. Tülbendini indirerek haşince gülümsemeye başladı. Gülmesi bir yanadursun bir de manav tezgâhına elini daldırıyor, salkımları, salatalıkları ve sivri biberleri eline geçirdiğince alıp yere fırlatıyordu!.. Ne edeceğini şaşırıp olduğu yere mıh gibi çivilendi delikanlı... Ne etmeli durdurmak için şimdi bunu?.. Kollarından mı tutmalı, sözlü uyarıda mı bulunmalıydı, bilemedi…
Delikanlı uflayıp puflayıp etrafa bakınırken muhtar bu hengâmenin ortasında hanın eşiğine gelmiş elinde sigarayı göğüs hizasına sabitlemiş olanları izleyip gülümsüyordu... Delikanlının gözleri kocaman açılmış beti benzi bembeyaz olmuştu. Hâlden anlayan muhtar elini delikanlının omuzuna koydu:
“Nasılsın Asiye, hangi rüzgâr attı seni buraya?”
“Ben bilmem” dedi kadın “ben bilmem Allah bilir.”
Muhtar daha da gülmeye başladı. Ama alay eden bir gülüş değildi bu. Biraz şefkat biraz teselli yüklü bir tebessümdü.
“Bibin nerede bibin? Merak eder seni” dedi.
“Ben bilmem” dedi tekrardan Asiye kadın. “Ben bilmem Allah bilir.”
Muhtar o sıra ağır ağır içeri girdi, kaymaklı bir bisküvi alıp dışarıya çıktı.
“Gel otur şuraya da bisküvi yiyelim hep beraber” dedi... Asiye kadın ağız dolusu gülmeye ellerini şapırdatmaya başladı.
“Ben bilmem" dedi tekrardan; “Ben bilmem Allah bilir. Her şeyi o bilir…”
Delikanlı öylece kalakaldı… “Bu kadın başka bir şey demiyor mu?” diye geçirdi içinden... O sırada hamur homur yemeye başladı bisküvileri Asiye kadın.
Muhtar, “bibin nasıl ne ediyor?” dedi bir daha... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.