Arhavi’den Erbaa’ya...

A -
A +
 “Arhavi’den koparılarak yola çıkan dedemler, bu uzun yolculuklarında birçok acı ve imtihana maruz kalmışlar...”
 
Birinci Dünya Savaşı sıraları… Artvin’in Arhavi ilçesine bağlı Kamparna köyünde yaşayan, babamın dedesi Resul Efendi ve ailesinin yaşadığı yürek yakan hüzünlü göçü anlatmaya devam ediyorum...
Denizde sandallar içinde gündüz saklanıp gece giderek Samsun’a gelen Resul Efendi, kendisine tahsis edilen çiftliğin eski sahibi papaza çiftliğin işlerini yapma karşılığı çiftlikte kalmasına izin vereceğini söylemiş.
Onlar da bu teklifi memnuniyetle kabul ederek çiftlikte eski işlerine devam edip dedemlere hizmet ediyorlarmış...
Resul Efendi ve ailesi çiftlikte bir müddet yaşadıktan sonra, Rum çetelerinin devam eden haince baskınlarından rahatsız olarak oradan da ayrılmaya karar vermişler.
Hayatlarını idame ettirmeleri için paraya ihtiyaçları varmış. Resul Efendi çiftliği öylece, eski sahibi olan papaza yüklü bir miktar altın karşılında sattıktan sonra oradan ayrılıp Taşova’ya gitmişler.
Ne yazık ki Resul Efendinin son nefesini vereceği yer burası olmuş. Dedem, o esnada dokuz yaşında bir çocuk imiş. Babasının acısından dolayı bağırlarına taş basarak amcası ve amcaoğulları ile göç yolunda ilerlemişler. Havza’ya gelerek bir müddet orada kalmışlar. Dedemin Havza’da yaşayan halası ve eniştesinin yanında misafir olmuşlar. Hani ne derler doğduğun yer değil doyduğun yer…
Burada üzücü bir hadise daha gerçekleşmiş ve dedemin halası ilk bebeğini dünyaya getirirken vefat etmiş. Artvin Arhavi’den koparılarak yola çıkan dedemler, bu uzun yolculuklarında birçok acı ve imtihana maruz kalmışlar.
En nihayetinde geriye kalanlarla birlikte, Tokat’ın Erbaa ilçesine yerleşmeye karar vererek gidip orada ikamet etmişler.
Öksüz ve yetim kalan Ahmet dedem ile kardeşine amcası ve yengesi kol kanat gererek ayakları üzerinde durabilmeleri için destek olmuşlar.
Böylece hüzünlü ve kederli göçlerinde anne, baba, ablasını ve halasını ahirete uğurlayan dokuz yaşındaki dedemi, hayat yolculuğunda daha birçok imtihan bekliyormuş. Birinci Dünya Savaşı yılları aslında savaşa katılan herkesin mağdur olduğu bir dönemdir ama yine en çok da Türk milletinin acı çile ve gözyaşı döktüğü yıllar olmuştur...
     Nefise Saykaloğlu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.