Bir resmim bile yoktu...

A -
A +

“Sizi bilmem ama bebekliği geçtim, benim çocukluk hatta ortaokulda bile resmim yok...”

 

 

 

 

 

Çocukluğumu anlatmaya bugün de devam ediyorum... Evimizde ne bir saat ne de bir radyo vardı. Müzik aleti olarak da kargıdan yapılmış kavaldan başka bir şey bilmezdi kimse.

 

Köylüler günün birinde pirinçten veya bakırdan yapılmış olan kavalı görünce iyice incelemişler, kavalın güzelliğine ve yapılan işçiliğe hayran kalmışlardı.

 

Anadolu'da en az beş bin yıldır bilinen davul ve kaval gibi müzik aletleriyle son elli yılda günlük hayatımıza giren gramofon, radyo, teyp, televizyon, piyano gibi müzik aletlerini, beste yapan bilgisayarları arka arkaya gördük ve tanıdık.

 

Benim, bebekliğimi geçelim, çocukluğumla, ilkokulla, hatta ortaokulla ilgili çekilmiş bir resmim bile yoktur. Şimdi ilk günden itibaren resmini ayrı, canlı yayın alıp kaydetmeleri ayrı biriktiriyorlar aileler bebeklerinin hatırasını... Bu kadar önemli değişikliği elli yıl gibi kısa bir zaman içine sığdırmak, yaşamak, şüphesiz insanda uyum zorluğu oluşturuyor. Kimilerinde de ruhsal çöküntüye bile sebep oluyor.

 

Ama ben bu konuda en küçük bir uyum zorluğu çekmedim. Aksine pek çok genç öğrencimin ileriye yönelik fikirlerini hem kabul etmiş hem de çekinmeden, cesurca savunmuşumdur.

 

Hatta bugün benimsenmesi imkânsız sayılabilecek nice marjinal fikir ve düşünceler konusunda bile öğrencilere mesajlar vermişimdir.

 

Kadınlara, gençlere yönelik başta ahlak, siyaset, etnik, kültür ve dinî konularda olmak üzere en radikal, en uç sayılabilecek görüşleri açıkça benimsemiş ve savunmuşumdur.

 

Ben 1967-1980 yılları arasında, on üç yıldan fazla İsveç’te kaldım. Orada akademik çalışmalarımı da yürüttüm. Bu süre içinde hem çalıştım hem de lisans eğitimimi, yüksek lisans ve doktoramı tamamladım.

 

İsveç’le ilgili hatıralarımı yazmak ayrı bir kazanç oldu. Zaman zaman bu köşede değerli okuyucularımızla paylaşmaktan da büyük zevk aldım. Genel olarak şu kadarını söyleyeyim ki, İsveç’ten son derece olumlu izlenimlerle ayrıldım. Orada kaldığım süre içinde hiçbir İsveçliyle ciddî anlamda bir geçimsizliğim, hele kavgam hiç olmadı. Polislik, dolayısıyla da avukatlık bir olay da yaşamadım.

 

Sonuçta böyle bir hayatı yaşayıp sonra böyle bir ülkeye giderek orada böyle başarılı bir akademik çalışmayı tamamlamak hem benim hem ülkemin bir kazancı olmuştur. Bu açıdan mutluyum...

 

     Osman Nuri Yıldırım

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.