Vehbi Tülek

Sünnete, yâni islâmiyete sarılmayan, bid'atten sakınmayan kimsenin kalbine ilhâm gelmez.

İbâdette olan bid'atte, dînin sahibinin, sarîh veya işaret ile, izni varsa, bunlara "Bid'at-i hasene" denir.

Allahü teâlâ meâlen şöyle buyurmuştur: "Bilmiyorsanız zikir ehline sorunuz." [Enbiyâ-7]

Abdestin edeblerinden biri de, ağzı yıkarken dişleri misvak ile temizlemektir.

"Hacılar ve umre yapan kimseler, Allahü teâlâya gelen topluluklardır ve O’nun ziyâretçileridir."

Orucun ruhu ve onun sırrı, kötülüklere düşmekte şeytanın yardımcısı olan kuvveti zayıflatmaktır.

“Her kötülük sahibi için tövbe vardır. Fakat kötü ahlâk sahibi bundan müstesna..."

“Allahü teâlâ, bedeni ile beraber kalbi hazır olmayan kimsenin namazına bakmaz.”

“Ne zaman doyuncaya kadar yemek yesem, ya bir günah işlerdim veya bir günâha kastederdim.”

Sevgilinin sevdiklerini sevmek ve düşmanlarına düşman olmak, sevginin alâmetidir.

“Ey Âdemoğlu! Bana çok ibâdet ediniz, kalbinizi zenginlik, elinizi rızıkla doldururum."

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Sâlihlerin anıldığı yere rahmet-i ilâhi iner.”

Resûlullah efendimiz, Eshâbına, âlimlere tâbi olmayı bildirdi ve ümmetine de emretti.

Hızır aleyhisselâm, insanlara çok şefkatlidir. Kerâmet ehli ve kimya ilmini bilicidir.

Hazreti Ebû Bekir ile Hazreti Ömer’in adâletleri her tarafa yayılmış ve meşhur olmuştur.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Benden sonra ümmetimin en hayırlısı Ebû Bekr-i Sıddîk’tır.”

"Vefât ettikten sonra da Resûlullaha hürmet, hayatlarındaki hürmet gibidir."

"Yâ Rabbî! Beni kimseye muhtaç etme! İhsânınla, kendi isteklerimi bile arzu etmeyeyim."

“Bir adam, babama seksen altın emanet edip, cihâda gitti. O günlerde Medine’de kıtlık oldu..."

Hazreti Ali buyurdu ki: “Dünyânın helâli hakkında hesap, haramı hakkında azap vardır.”