Vehbi Tülek

Diğer dinlerin ibâdetleri ve birbirleri ile muâmeleleri, zamanla değişmiştir.

​Bâtıl dîne bağlanmak, insanı ebedî felaketlere, daimî azaplara götürür.

​Evliyânın kabirlerine örtü, sarık koymak, gafilleri edepli yapacağı için câizdir.

​Bidat işlemeye devam eden kimse, nefse ve şeytana itaat eden kimse olmuştur.

Bir müminin başı ağrır veya ona acı veren bir diken isabet ederse, günahına keffâret olur...

İmanı olmayanların hiçbir ibâdetini ve iyiliğini, Allahü teâlâ beğenmez ve kabul etmez.

Tövbe ettiği bir günahı hatırlayınca, günahı işlediğine sevinenin, tekrar tövbe etmesi lâzımdır!

​"Evde, Bekara sûresi başından 'Müflihûn'a kadar beş âyet okunduğu gece, şeytan o eve giremez."

​"Kim Kur’ân-ı kerîmi öğrenirse, kıymeti fazla olur. Hadîs-i şerîf yazanın delîli kuvvetli olur."

​Her günahın büyük olmak ihtimali vardır. Hepsinden kaçınmak lâzımdır. Küçük günahı çok yapmak, büyük günah olur.

​"Kıyâmet günü hâinler ve gaddarlar için zulümleri miktârı rüsvây bayrağı dikilecektir!.."

​Asıl cömertlik, çok mal verdiği hâlde, en az verenin kendisi olduğunu düşünmektir.

"Allahü teâlânın bir ve noksansız olduğuna, eşi, benzeri olmadığına kesin olarak inandım."

Aklı olmayan delidir. Aklını kullanmayan sefîhtir. Akla uygun iş yapmamak sefâhettir...

​"İnsanlar korktukları zaman, onlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları zaman, onlar mahzûn olmazlar.”

​Peygamberler, insanları önce imân etmeye, bunu kabul edenleri de, ilim öğrenip amel etmeye da’vet etmişlerdir.

​“Helâle, harama dikkat ederek çalışıp kazanan kimseyi, Allahü teâlâ çok sever.”

Ayakta fazla duramayan, iftitâh tekbîrini ayakta alıp, ağrı hâsıl olunca oturarak devam eder.

Resûlullah Efendimiz dedi ki: “Yâ Rabbî! Ben seni hakkıyla övemem Sen kendini övdüğün gibisin...”

Müminlerin birbirlerine öfkelenmemesi, birbirlerine iyilik ve ihsân yapmaları, affetmeleri emrolunmaktadır.