Mars maceramız -1-

A -
A +
 
Türkiye içinde bulunduğu asrın en güçlü ülkelerinden biriydi. Ancak Türkiye’de uzay teknolojilerinin yeterince gelişmemesinden dolayı ben Mehmet Emin ve arkadaşım Ahmet Emin NASA’nın seçmelerine girdik ve seçmelerden büyük bir başarıyla geçtik. Bizlere verilen görev ise, Mars’a gitmek ve Mars’ta yeni çalışmalar başlatmaktı.
Mars’ta bazı araştırmalar yapmamız gerekiyordu. Bunun için bir ay süren, bazı eğitimlerden geçtik. Mars yolculuğu için bizler ve mekik hazırdı. Bu yedi gün sürecek bir görevdi. Mekiğin adı: TÜRKGÜCÜ 2023’tü. Bütün hazırlıklar tamamlandı. Beklenen gün gelmişti.  Biz mekiğe bindik, son kontrolleri yaptık, kemerlerimizi taktık. Çok heyecanlıydık. Neredeyse kalbim duracaktı. Geri sayım başladı.10-9-8-7... Mekik fırladı. Çok hızlıydı... Saniyedeki hızı on beş kilometreydi...
Bir saat sonra uzaydaydık. Mars’a gitmek otuz saat sürecekti. Yüz sekiz saat Mars’ta kalacaktık. Artık uçuyorduk. Ama ne uçmak! Ben uçarak gidip yer çekimi tuşuna bastım. Mekikte yer çekimi aktif hâle gelmişti. Mekik fırlayalı altı saat olmuştu. Yani bir saat sonra nöbetleşe yatacaktık. Yataklarımız için iki oda vardı. Biri Ahmet Emin’le benim için, diğeri ise üç Amerikan astronot içindi. Yataklarımız duvardaki yerlere bağlı uyku tulumlarıydı. Bu uyku tulumlarının içine girip uyuyacaktık. Bir kişi nöbette kalacaktı. Sabah 05.30’da alarm sesiyle uyandım. İlk başta kendi alarmım sandım. Fakat bu gemi alarmıydı. Ahmet Emin’le geminin kontrol odasına geçtik. Kaptana ne olduğunu sordum. Göktaşı yağmuruna yakalanmıştık. Aman Allah’ım! Yoksa Mars’ı göremeden ölecek miydik? Biraz panikledikten sonra kendimize gelip Ahmet Emin’le hemen gidip, geminin meteorların yaydığı elektromanyetik dalgadan etkilenebilecek bölümlerini kapattık.
Herkes görevini en iyi şekilde yapıyordu. Gemiyi acil durum moduna alarak, harekete geçtik. İlk olarak itici motor hızını arttırdık, sonra seri manevralarla meteorların etrafından jet hızıyla geçtik. Sonunda meteorlardan kurtulmuştuk...
          Mehmet Emin Yılmaz-Yusuf Hakiki Baba Ortaokulu-Merkez/AKSARAY
 
 
ŞİİR
 
   CAN RAMAZAN
 
On bir aydır bekliyorduk
Geldi bize can ramazan
Oruç tutmak istiyorduk
Güldü bize can ramazan
 
Hepimiz açtık orucu
Yaptık beraber sahuru
İftarla açtık orucu
Güldü bize can ramazan
 
Biz bu ayı seviyorduk
Geldi bize can ramazan
Oruç tutmak istiyorduk
Güldü bize can ramazan
 
Bu ay geldi dedem
Güldü annem güldü ninem
Hepimizin yüzü güldü
Güldü bize can ramazan
 
Biz Müslüman kardeşleriz
Herkese huzur dileriz
Sofralarda beraberiz
Güldü bize can ramazan
 
Dua eder Kur'ân okur
Gönüllere sevgi dokur
İçimiz hep fokur fokur
Güldü bize can ramazan
 
      Elif Şahin-Oruç Reis Ortaokulu/İstanbul
 
 
UNUTULMAZ GELENEKLER
 
DİŞ KİRASI: Eskiden ramazanlarda iftara gidilen yerlerde misafirlere verilen hediye (para) için kullanılan tabirdi. II. Meşrutiyetin ilanına kadar ramazan ayında devletin vezir ve yüksek memurlarının konaklarında her akşam iftar yapılması âdet hâline gelmişti. Bu dâvetlerde yemek ve ikramda bulunmakla beraber, fakirlere diş kirası adında para da verilirdi. Fakir fukara da bu yerlere gider ve davet sofrasına otururdu. Ev sâhibini tanısınlar veya tanımasınlar konağın kapısını çalınca içeri buyur edilirlerdi...
Zamanla konaklar ve davetsiz ziyafetler tamamen ortadan kalktı. Yine halk arasında bebeğin ilk dişini görenin çocuğa aldığı hediyeye de diş kirası denilmektedir. Bazı yerlerde çocuğun dişi çıkınca, bulgur kaynatılır, içine çeşitli renklerde şekerler konarak dâvet edilen misafirlere diğer çerezlerle birlikte ikram edilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.