Kazak Türklerinin yaşadıkları -1-

A -
A +
  1920 ve 1921 yılları, Sovyet Rusya’sında yaşayan diğer Türkler gibi Kazak Türkleri için de yeni bir felaket ve katliam devri olarak tarihe geçti. I. Dünya Harbinin başlamasıyla ortaya çıkan ve bilhassa 1916 millî ayaklanmasına sebep olan acı gerçekler, 1917 Bolşevik İhtilali’nin patlak vermesiyle başlayan iç harbi takip etmiş ve Alaş-Orda önderliğinde yürütülen İstiklal mücadelesi de bunlara eklenince bütün bu olayların meydana getirdiği sarsıntı Kazak Türklerini son derece sarsmıştı. Bütün bunların üzerine Rus Kızıl Ordu’nun, halkın elinde kalan son yiyecek maddelerini de alması, Kazak Türklerini açlıkla karşı karşıya bıraktı. Kışın uzaması ise, durumu tam bir felaket hâline getirdi. Ülkeyi kontrol eden Ruslar, halkın açlığını giderecek hiçbir şey yapmadı. Çaresizlik içinde kalan halk bir parça yiyecek alabilmek için tren istasyonlarında ve idari binalar önünde günlerce el açıp yalvardılar. Ne var ki, açlıktan yalvaran bu insanlara yine de hiçbir yardım eli uzanmadı. Yüz binlerce insan açlıktan öldü. Kimi kaynaklara göre 1 milyon Kazak Türkü hayatını kaybetti. Bu faciayı Prof. Dr. Zeki Velîdi Togan şöyle tasvir etmiştir: “Ölen ahali hep Kazaklardı. Bundan başka Rus hükûmetinin ve bilhassa Bolşeviklerin, yerli halkın sağlığına hiç ehemmiyet (önem) vermemeleri, hatta bazen kasti olarak (bile bile) ihmal etmeleri yüzünden ölümler çoğalıyordu. Bu olayların resmî belgeleri bugün arşivlerde mevcuttur. Hatta SSCB döneminin Başkanı olan Mihail Gorbaçov’un “Glasnost” politikalarının uygulanmaya konmasına kadar geçen süreçte Sovyetler Birliği sınırları içerisinde yaşayan kıtlıklar da dâhil hemen hiçbir konuyla ilgili bilgi belge verilmesi konuşulması demeç verilmesi imkânsızdı. Bolşeviklerin iktidara gelmesinden sonra, özellikle Stalin döneminde başlatılan kolektif yaşama sürecinde kitlesel ölümlerle ilgili bugün bile dilimizde çok az bilgi ve belge bulunmaktadır. Kazakistan’daki o dönemi anlatan önemli eserlerden birisi de “Kazakistan’da Kızıl Kıtlık (1929-1933)” isimli eserdir.              Mehmet Can       ŞİİR       İzmir depremi   Merkezi Seferihisar Ve İzmir’im sallandı Bütün bir ülkenin, Yine yüreği yandı.   Yürekleri dağlıyor Çocukların feryadı Ana baba enkazda Ama aklında evladı… İzmir Seferihisar’ım Kaçıyor uykularım. Bayraklı ilçemizde Arş'a çıktı feryadım.   Güzel İzmir hüzünlü, Üstünde kara durman. İzmir’in dağlarında Bulutlar eder figan   Acınız acımızdır Dualarımız size Derim ki geçmiş olsun Güzel İzmir’imize…           Süleyman Usta-İstanbul       ENTERESAN BİLGİLER   TRİATLON YARIŞMASI: Bir koşu, bir atlama ve bir ağırlık atma yarışmasını içine alan üçlü bir atletizm yarışmasıdır. Bu yarışma şekli askerî birliklerde değişik şekilde uygulanır. Askerî triatlon yarışmacılarında bedenî atletik kabiliyetlerin yanında dayanıklılık ve atıcılık gibi özellikler de aranmaktadır. Engellerden aşma, her türlü hava şartlarında atış yapabilme, el bombasıyla isabet kaydetme ve bunları askerî teçhizatla yapabilme triatlon müsabakalarının yarışmalarının esasını teşkil eder, oluşturur. Askerî müsabakalara iştirak eden yarışmacı, seferî kıyafetli olup sırt çantası hâriç tam teçhizatlıdır. Müsabakalarda, yarışmalarda kullanılan tesisler basit ve sadedir. Lüzum görülürse müsabakalara heyecan vermek için alev, duman, paralanma sesleri, marşlar gibi unsurlar ilâve edilebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.