Dürüstlük denen şey -2-

A -
A +
 
Doğruluk ve dürüstlüğün güzel bir erdem olduğuna bir iki örnek vererek açıklamaya çalıştığım yazıma bugün de kaldığım yerden yine bir hatıram ile devam ediyorum...
Manisa'da bir okul kantininde; “dürüstlük alışverişi” başlatılmış. Öğrenciler alacağı ürünü kendi seçiyor ve parasını kasaya bırakıyor. Para üstünü de yine denetimsiz olarak kendi alıyor. Ve ne enteresandır ki hiç de para ile satılan ürün arasında dengesizlik çıkmıyor…
Sevinçle izledim, mutlu oldum...
Bütün bunlar, yıllardır bizde var olan dürüstlüğün, doğruluğun, mertliğin ürünleri. Bir zamanlar her yerde, hepimizde vardı bu haslet... Kapılara kilit vurulmadan yatılan günleri hâlen dedelerimiz ninelerimiz söyler... 
Çok iyi yetişmiş bir mühendise, bir mimara, bir programcıya elbette ihtiyacımız var. Fakat çürük ev yapanına, başkalarının paralarını bilgisayar hileleri ile hesaplarından çalanlarına asla toplumun tahammülü yoktur.
Peki ya eğitim… Onu niye kimse hiç merak etmiyor? Düşünsenize bir kere… Eğitim; “kalıcı davranış değişikliği” demektir. Bizi insanlaştıran güzel davranışlar, değerler kalıcı hâle getirilmelidir. Ve bu değişim okullarda gerçekleştirilmektedir…
Aileler artık çocuklara bu anlamda zaman ayırmanın, onlarla etkili ve anlamlı vakit geçirmenin elzem olduğunu önemli olduğunu hatta her konudan önemli olduğunu bilmelidir.
Onlara değer vererek, gerçek çocuklarına gerçek örnek doğru örnek doğru rol model olmalıdırlar. Basınımızın yazılı ve görsel olanı yönetmenlerimiz, senaristlerimiz televizyon programcılarımız yaptıkları her çalışmada her hâliyle çocuklarımızı ve dolayısıyla toplumumuzu kötülüklerden uzak tutmaya odaklanmalıdır.
Kötünün, çirkin davranışın değil, iyinin, güzelin örneklerini haber yapmalıdır, dizi yapmalıdır, film çevirmelidir; konuşmalarda bunlara önem verilmelidir.
Aksi hâlde ne yaparsanız yapın sıkıntılar bitmez. Hakkımız olan mutluluğu yakalayamadan peşinde koşar dururuz. Sözümüzü bir inci ile süsleyerek tamamlayalım:
“Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.” Hazreti Ömer
Sevgiyle kalın…
            Seyfettin Karamızrak
 
 
 
ŞİİR
 
 
   MAHRUMLAR KAFESİ
 
Bildikçe artardı eksikler dağı,
Pek çaresiz gözlerle aradıkları…
 
Kandı asır, öyle ki gün geçecek,
At sırtında koşanları tepecek!
 
Hazine kasrında sağır giderken,
Bakarken boğaza, batarken beden…
 
Tırman derin sağnaklara, gitme, dur!
Bırak enkazı, boğan seli durdur!
 
Boşluğu taşıyor mermer kefesi;
Kafeste mahrumiyet kafilesi...
                Cüneyt Akçatepe
 
 
 
                        Vefa
 
Vefa insanda olması gereken duygu,
Hiç kimse kimseye yapmamalı boş kurgu,
Yapılan iyiliği unutmamak lazım,
Nankörlük yakışmaz bize hep vefa lazım.
 
İnsan insana yapar, ne bu şeytanlıklar,
Şeytan bile yapamaz, böyle fenalıklar,
Her fenalığın altından hep insan çıkar,
Nankörlük yakışmaz bize iyilik yarar.
           Mücahit Demirci-Erzincan
 
 
 
UNUTULMAZ İSİMLER
 
DÜRRİ AHMET EFENDİ: Sultan Dördüncü Mustafa Han ve Sultan Üçüncü Ahmed Han devri devlet adamlarından ve şairlerinden. Aslen Vanlıdır. İstanbul’a geldikten sonra, Sultan Dördüncü Mustafa Han zamanında, devrin vezirlerinden Abdi Paşa'nın cizyedârı Hüseyin Ağa'nın adamlarındandı.
Âlim, edip ve silahşor olan Dürri Ahmet Efendi, Abdi Paşa tarafından saraya alınarak yetiştirildi. Önce Divan Kâtipliği, sonra Dîvân-ı hümâyûn hocalığı, Anadolu muhasebeciliği ve başka görevlerde bulundu.
1721 yılında şıkk-ı sânî defterdarlığı pâyesiyle İran’a orta elçi olarak gönderildi. Bu vazifesinden dönüşünden hemen sonra 1722 yılında vefât etti. Son vazifesiyle ilgili olarak bir Sefâretnâme yazdı. Eserin yazma nüshalarından biri, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde Târih Yazmaları sırasında 3328 numarada kayıtlıdır. Ayrıca, 1820’de Paris’te basılmıştır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.