Kültürümüzün genetik kodları atasözleri

A -
A +
Atalarımızın sözlerini günümüzde pek dile getiren olmuyor nedense. Hâlbuki ilkokuldan itibaren atasözlerimizi öğrenmek o kadar önemli ki… Bizim kültürümüzün genetik kodları bulunur atasözlerinde… Sıradan bir söz gibi söylenir ama her bir sözü derinlemesine açtığımızda içinde mana üstüne mana vardır. Tarih bilgisi, sosyal hayat, insan sağlığı, inanç, motivasyon vb. vardır. Bir örnek: "Allah'tan ümit kesilmez" Günümüzde özellikle de genç dimağlarda başarıya odaklanma öğütlenirken hemen yanı başında başarısızlık ve pes etme duygusu da bonus olarak verilmektedir gençliğe… İlaçların yan etkisi gibidir bu duygular… Başarı telkinlerinde her kişinin üstesinden gelebileceği genel konular anlatılmaz. Aksine uç örnekler verilir. Sonra da ‘sen de başarabilirsin’ diye insan aklıyla alay edercesine hormonlu motivasyon seansları uygulanır… Oysa insanın en büyük motivasyonu ümitsiz olmamaktır. Hayattan ümidi kesmemektir. Sonuna kadar mücadelenin içinde olmanın gerektiğidir… Atasözüyle bu duygu insana bizzat kendi bedeninde var olan ‘can’ üzerinden örneklendirilir… En basitinden bir kimse bir kaza yaşadığında, başına ölümcül bir hâl geldiğinde vb. o kimse kendi hâline veya ölüme terk edilir mi? Edilmez. Ambulanslar niçin vardır? Ameliyathaneler, yoğun bakım servisleri, akla hayale gelmeyen türde ilaçlar, tedavi yöntemleri… Hepsi ama hepsi çıkmadığı sürece o canın vücutta kalmasına ve o canlının yaşamasına yöneliktir değil mi? Bedende can olduğu sürece, komaya da girse hastanın iyileşmesi mümkündür ve “iyileşir” diye ümit edilir, iyileşmesi için elden gelen bütün gayretler gösterilir… Hasta sahipleri “bir ümit var mı?” diye sorunca da “Allah’tan ümit kesilmez” denir. İşte hayatın insana yansıyan diğer olumsuz yönleri de böyledir. Sonuç elde edilene kadar bütün olumsuzlukların olumlu hâle gelme imkânı ve ihtimali vardır. Ve bizler, başımıza gelen üzüldüğümüz, korktuğumuz, demoralize olduğumuz vb. hâllerde hemen pes etmeyip bu atasözünü hatırlarız.           Elif Azra Çelebi       ŞİİR                 Kırma gönül   Gel kendine etme zülüm, o büyük hatadır Sakın şikest etme gönlü ol beyt-i Huda’dır   Dil bedende, muhabbetullaha ziba handır Zikri ilahiden gayrısı ona ağyardır    Hubbu ilahi her can içinde yakin candır Âlemi ebette kişi sevdiğiyle ol cemdir.   Varacağın iki yer cennet ya cehennemdir Dünya dediğin bir konak geçici bir handır   Zan etme şu fani âlem, sana baki yardır Nazar eyle güzel güle bak etrafı hardır   Dil, Kalp, Gönül derler, Farisi, Türki Arabi Kırma onu sen, ister Müslüm, velev ecnebi.               Orhan Yavuz Ejder-Akhisar       TARİHTEN BİR YAPRAK   AKÇA KOCA KALESİ: Osmanlı devletinin kuruluş yıllarında Orhan Gazi’nin silah arkadaşları, İzmit ve civarını fethettikçe buralara Anadolu içlerinden göç eden Türkmen boyları yerleştiriliyordu. Böylece Anadolu’nun Türkleşmesi daha geniş alanlara yayılıyordu. İzmit havalisinde ele geçirilemeyen tek kale, Karadeniz sahilindeydi. Çok sarp bir yerde kurulu olduğu için zapt edilmesi çok zordu. Orhan Gazi, yaşlı Akça Koca’ya burasını zapt etme emrini verdi. O sırada Akyazı’da bulunan Akça Koca, hemen harekete geçti ve gün doğmadan kaleye ulaştı. Kaledekiler henüz uykudaydı. Akça Koca, 20 arkadaşıyla birlikte kaledekiler tarlalara gitmek üzere kaleden çıkmaya başladıktan sonra kimse kalmayınca siperden çıkarak kapılar kapanmadan kaleden içeri girmeyi başardı. Akça Koca, Tekfuru teslim aldı. Tekfur gazilerden aman diledi ve kaleyi terk etmek için izin istedi. Kalede herkes sevinçliydi. Çünkü tekfurun zulmünden kurtulup Osmanlı adaletine kavuşmuşlardı. Bu kaleye fetheden Akça Koca’nın ismi verildi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.