Bir emeklinin kaleminden...

A -
A +
 
 
Bu yazıyı hazırlayıp size gönderdiğim gün "Emekliler Günü"ydü… İnsanlar doğar, yaşar ve ölür, hayatın kanunu böyle. Biz emekliler de diyoruz ki insanlar doğar, çocuk olur, okur, genç olur, çalışır, yaşlanır, emekli olur, ihtiyar olur ve ölür...
Bu yaşanan evrelerin hepsinin ayrı bir güzelliği vardır aslında. İnsan doğup çocukluğunu yaşarken büyüklere özenir bir an evvel büyümek ister veya ihtiyarlayınca da geçmişe özlem duyar, tekrar çocukluğuna dönmek ister. Yaratılışımız böyledir. İnsan bu dönemleri yaşarken birçok zorluk ve sıkıntılarla karşılaşabilir.
Emeklilik de yaşadığımız hayatın evrelerinden biridir. Eskiler emekliliğe "tekaüt" derlerdi. Bu kelime de oturmak, soluklanmak, dinlenmek gibi anlamlara gelirdi.
Uzun yıllar zorlu bir çalışma hayatı geçirdikten sonra her yıl binlerce insan emekliye ayrılmaktadır. Hayattaki her değişiklik gibi çalışma hayatından emeklilik hayatına geçiş de insanın bazı zorluk ve stresler yaşamasına sebep olabilmektedir. Ama emeklilik günümüzde hepten bir kenara çekilip oturmak olarak değerlendirilmiyor. Birçok emekli emekliliğiyle birlikte yeni yeni fırsatlar ve yeni çalışmalara başlamak istiyor.
Bu anlamda emeklilik hayatını da hayatın en güzel dönemi olmasa da yine de güzel dönemlerden biri hâline getirmeye çalışabiliriz.
Emekli olduktan sonra fazla yorucu olmayan bazı uğraşılar bulmak, çalışırken gerçekleştiremediği bazı meşgalelere zaman ayırabilmek emeklilikte özlenen duygulardır. Ama yine hayat şartları gereği bunları gerçekleştirebilenler olduğu gibi emekli olduktan sonra mağdur duruma düşenler de olmaktadır. Ben kendi adıma on beş yılı aşkın bir süredir emekliyim. Okumayı yazmayı ve seyahat etmeyi çok seven birisi olarak emekliliğimi yaşamaya çalışıyorum. Emekli olduktan sonra 3 kitap yazdım. Altmış yaşından sonra bir yüksekokul daha bitirdim. Hâlen de yazmaya devam ediyorum. Gücüm yettiği kadar da buna devam etmek istiyorum...
Mutlu kalın, sağlıklı kalın, hayatta kalın...
          Em. Sağ. Yazar-Aslan Torun
 
 
 
ŞİİR
 
     Abilerimin anısına…
 
Aynı ananın iki oğlu idi onlar,
Sevgi ve sadakatin temsilcisi idi onlar,
Onlar Hak âşığı iki kardeş idi,
Birbirinden ayrılmaz bir ikili idi.
 
Aynı hastalık kopardı aramızdan bir, bir,
Bu yüzden kaderleri aynı oldu kim bilir?
Sevgileri de bir oldu, kaderleri de bir,
Aynı hastalığa düçar oldu ikisi de bir.
 
Yaradan'ına nasıl bir teslimiyet idi bu,
Seveni sevmekti biz onlarda gördük,
Sonradan anladık ki, dinin esası idi bu,
Şahit olduk hem buna biz yüzlerce kez,
                                         
“Ölüm kavuşmaktır” derlerdi,
Şimdi bunu daha iyi anladım,
“Hayat” bir hayalmiş meğer
Ahirete iman ile göçmek kıymete değer.
 
Onlar şimdi erdi muradına,
Kavuştular Yaradan'ına ikisi birden
Bizim için ne gelir artık elden,
Dua etmektir bize düşen hep birden...
 
        Kardeşiniz Metin Aydoğdu-Keçiören/Ankara
 
 
 
 
BİTKİLERİN DİLİ
 
ERİK: Erik çeşitleri badem, kayısı ve şeftaliden sonra çiçek açtığından ilkbahar geç donlarından daha az zarar görür. Türkiye’de erik, ilk turfanda meyveler arasında yer alan önemli bir meyvedir. Türkiye’de erik ağaçları genellikle diğer meyve ağaçları arasında karışık olarak bulunur...
Eriğin insan sağlığına olan faydaları şunlardır: Kansızlığı giderir, iştah açar ve hazmı kolaylaştırır. Romatizma ve mafsal kireçlenmesine faydalıdır. Ateş düşürücü etkisi olan erik, diş temizliğine de yardımcı olur. İdrar söktürücü ve terleticidir. Tuzsuz rejim yapan ve romatizma rahatsızlığı olanlara iyi geldiği bilinir. B vitamini ihtiva eden erik, bu özelliği sayesinde sinir sistemini takviye eder. C vitamini açısından çok zengindir. Kolesterole iyi gelir. Vücudu dinçleştirir. Kabızlığa iyi gelir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. [Silifke Ziraat Odası]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.