STK'lardan Kıbrıs bildirisi

Cenevre'de önümüzdeki hafta başlayacak Kıbrıs görüşmeleri öncesi sivil toplum kuruluşları İstanbul'da önemli bir zirve yaptı. Geçtiğimiz gün Florya Atatürk Köşkü’nde gerçekleşen toplantı sonunda ortak bir deklarasyon imzalandı. Avrasya Bir Vakfı, Türk Ocakları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Türk Edebiyatı Vakfı, Aydınlar Ocağı, Hoca Ahmet Yesevi Vakfı'nın da aralarında bulunduğu 12 STK'nın temsil edildiği toplantı sonrasında açıklanan "Kıbrıs’ı Sahipleniyoruz Bildirgesi"nde şu görüşlere yer verildi:
l Rumlar, adanın meşru yöneticisi, uluslararası hukuka göre self determinasyon hakkını kullanan Kıbrıslı Türkler ise gayrimeşru sayılamaz. Kıbrıs Türkleri, Cenevre’de yapılacak Beşli Konferans’ta eşit ortak statüsünde yer almalıdır.
l Kıbrıslı Türklerin egemen oldukları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rumlar istedi diye lağvedilemez, Anadolu ana karası, Rum-Yunan işbirliği ve kıta sahanlığı anlaşması ile Ege Denizi’nden ve Akdeniz’den izole edilemez.
l Mülkiyet konusu sadece "Global Takas" yolu ile çözülmelidir.
l 1 Temmuz 1878 tarihinde Kıbrıs adasının Büyük Britanya İmparatorluğu’na kiralanmasından sonra sistematik bir şekilde tapu kayıtlarında sahtecilik yapılarak el değiştiren Osmanlı Vakıf malları, gerçek sahipleri olan Türklere iade edilmelidir.
l 'Dört Rum’a karşılık Bir Türk' nüfus oranının kabul edilmesi, Ada’da yaşayan Kıbrıslı Türkleri sürekli olarak azınlık konumda bırakacağından uygulamaya konması ve tartışılması kabul edilemez.
l Kurulacak yeni devletin, Kıbrıslı Türklerin katili olan "Kıbrıs Cumhuriyeti"  veya  devamı olması kabul edilemez.
l "Türk Silahlı Kuvvetleri"nin adayı terk etmesi, Kıbrıslı Türklerin güvenliği ve adadaki barışı devamını sağlamak amacıyla asla kabul edilemez.
l Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması asla kabul edilemez.
l 48 yıldan oluşan BM müktesebatında açıkça belirtildiği gibi, Kıbrıslı Türklerin “Veto hakkını” ve kurulacak yeni devletin her karar alma seviyesinde salt çoğunluğunu gerektirmeyen bir siyasi eşitlik kabul edilemez.
l Nüfus, yönetim, egemenlik, toprak, hukuk ve ekonomi konularında “İki Bölge"liliği ve "İki Devlet"liliği fiilen sağlamayan ve kalıcılık garantisi vermeyen hiçbir anlaşma kabul edilemez.
l Muhtemel bir anlaşma, AB kriterleri bahane edilerek değiştirilmesine engel olabilmek şekilde imzalanmalı.