Çatı iddianamesinde çarpıcı tespitler

Düzenleyen:
Çatı iddianamesinde çarpıcı tespitler

GÜNDEM Haberleri

Ankara Başsavcılığı'nca hazırlanan 15 Temmuz çatı iddianamesinde, FETÖ'nün mahrem imamlarından firari Adil Öksüz'ün farklı tarihlerde 13 kez Ankara'da bulunduğu, ilk darbe toplantısının yapıldığı tarih olan 27 Aralık 2015 yılında yine Ankara'ya gelerek, Batıkent'te sinyal verdiği ve aynı gün içerisinde de Akıncılar Üssü'ne gittiği ortaya çıktı.

Türkiye gazetesi / Ebru KARATOSUN - Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin çatı iddianamesinin ayrıntıları ortaya çıkıyor. Örgütün mahrem imamlarından olan Ali Irmak'ın şüpheli Ramazan Cömert'ten 10 tane patates hat (açık hat) ve yeni telefon alarak cuntacıların birbiriyle buradan haberleşmeleri ve irtibat kurmalarını sağlamak için dağıtıldığı iddianamede belirtildi. Farklı isimlerle alınan 14-15-16 Temmuz tarihlerinde aktif olarak kullanıldığı kaydedilen hatların en çok Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki albaylar Osman Kılıç, Murat Korkmaz, Harun Olgun, Ümit Bak, Fırat Alakuş, Şükrü Seymen ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başyaveri olarak görev yapan Ali Yazıcı ve Tuğamiraller Sinan Sürer, Ömer Faruk Harmancık tarafından kullanıldıkları belirlendi. 10. hattın kimin tarafından kullanıldığı tespit edilemedi.
 
PARTİGÖÇ VE ÖZTÜRK ARASINDA TELEFON TRAFİĞİ
 
İddianame Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın cuntacılar tarafından helikoptere bindirilerek Akıncı Üssü'ne götürüldükten sonra Mehmet Partigöç'ün Akın Öztürk'ün emir astsubayı olan İsmail Keskin'i 4 kez arayarak görüşme yaptığı kaydedildi. Söz konusu görüşmelerde, Partigöç'ün Akar'ın darbe için ikna edilememesi ihtimaline göre, darbe girişiminin başarılı olması halinde, örgütün Genelkurmay Başkanlığına getirilmesine karar verdiği YAŞ Üyesi Akın Öztürk'e, gece boyunca derdest edilen komutanların toplanacağı ve darbe faaliyetlerinin sürdürüleceği Akıncı Üssü'ne geçebileceğini söylediği ifade edildi. İddianamede saat 23.15’de Genelkurmay Başkanı Akar’ın şahsi eşyalarının makam odasından çıkartılmaya başlandığı bildirildi.
 
AKINCI ÜSSÜ'NE NEDEN GİTTİ?
 
İddianamede, örgütün mahrem hizmetler yapılanmasında üst düzey yöneticilerinden olan firari imam Adil Öksüz'ün darbe girişimi öncesi planlama çalışmaları için farklı tarihlerde 13 kez Ankara'ya geldiği ortaya çıktı. Buna göre, baz sinyallerinin incelendiği iddianamede, Öksüz'ün ilk darbe toplantısının yapıldığı tarih olan 27 Aralık 2015 yılında Ankara'ya gelerek, Batıkent'te sinyal verdiği belirlendi. Öksüz 'ün aynı gün içerisinde Ankara'dan ayrılmadan önce Akıncılar Üssü'ne gittiği tespit edildi.  
 
ÖKSÜZ'ÜN SAAT SAAT NEREDE OLDUĞU BELİRLENDİ 
 
İddianamede Öksüz'ün Ankara'ya bir sonraki ziyaretini ise 09 Ocak 2016'ta gerçekleştirdiği belirtildi. Öksüz'ün saat 09.38 sıralarında Yenimahalle'de olduğu, telefonundan bir sonraki gün ise saat 03:07'ye kadar sinyal alınamadığı kaydedildi. Yapılan baz incelemesinde Öksüz'ün ertesi gün saat 16:29 sıralarında ise Çukurambar'da olduğuna dikkat çekilen iddianamede, son olarak 13 Temmuz'da Ankara'ya geldiği ve tüm bu darbe toplantılarının trafiği Çamlıdere gişelerdeki HGS kayıtlarından tespit edildiği, ziyaretlerinin birçoğunda da Ankara'nın hiçbir noktasında baz sinyali vermediği belirlendi. Söz konusu durumda ise Öksüz'ün darbe toplantıları için geldiği Ankara'da çoğu zaman telefonunu kapalı duruma getirdiği anlaşıldı.  
 
İŞTE DARBE TOPLANTILARININ YAPILDIĞI EVLER...
 
ABD'deki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in darbe girişiminin gerçekleştirilmesine ilişkin talimatı vermesinin ardından cuntacılar ve mahrem imamların yaptığı darbe toplantıları, yapıldığı adresler ve alınan kararlara ilişkin de önemli ayrıntılar iddianamede anlatıldı. Mahrem imam Neşet Gülener'in Keçiören Çaldıran Mahallesi'nde kiraladığı evde 11 Temmuz 2016'da yapılan toplantıya asker şüpheliler Ali Kalyoncu, Ertuğrul Terzi, Savaş Kabaklı, Orhan Yıkılkan, Bilal Akyüz ve Murat Yanık'ın katıldığı tespit edildi. Yapılan toplantıda darbe girişiminde Ankara’da kullanılacak tank ve zırhlı araçlarının belirlendiği iddianamede yer aldı. Bu kapsamda, alınan kararlar doğrultusunda Başkent'in iki bölgeye ayrılması, bir bölümünün Zırhlı Birlikler Komutanlığı'nın kontrolünde, diğer bölümünün ise Mamak 28. Mekanize Tümen Komutanlığı'nın kontrolünde bulunacağı kaydedildi. 
 
DARBENİN İSTANBUL AYAĞI 12 TEMMUZ'DA ANKARA'DA PLANLANDI
 
İddianamede Batıkent'te 12 Temmuz'da gerçekleştirilen toplantıya asker olan şüphelilerden Muzaffer Düzenli ve Bilal Akyüz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada şüpheli olarak yer alan Uzay Şahin ve Murat Çelebioğlu’nun da katıldığı ve burada darbe girişiminin İstanbul'a yönelik planlamasının yapıldığı anlatıldı.
 
KİMLERİ ALACAKLARINI KONUŞTULAR 
 
Darbe planının Kara Havacılık Komutanlığı ayağına yönelik toplantılarından biri de 13 Temmuz günü Yenimahalle'deki bir evde yapıldı. Bu toplantıya ise cuntacılar Taha Fatih Çelik, Özcan Karacan, İlkay Ateş, Erdal Başlar ve kimliği belirlenemeyen bir şahıs katıldı. Ertesi gün de aynı evde Murat Bolat, Halil Gül, Özcan Karacan, Okan Kocakurt ve Özel Kuvvetlerden kimliği tespit edilemeyen 4 askerin katılımıyla başka bir toplantı gerçekleştirildi. Söz konusu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın konutlarından alınacağına ilişkin planlamalar yapıldı. 
 
BAZI TOPLANTILARIN KATILIMCILARI TESPİT EDİLEMEDİ 
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişiminin detaylarının görüşüldüğü toplantıya ise cuntacılar Gökhan Şahin Sönmezateş, Osman Kılıç ve Şükrü Seymen'in katıldığı belirtildi. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda da 15 Temmuz darbe girişimi öncesi Muhsin Kutsi Barış'ın başkanlığında çok sayıda toplantıların gerçekleştirildiği kaydedildi. Ayrıca, Tepealtı Mahallesi(Yenimahalle), İvedik Caddesi (Yenimahelle), Gazze Caddesi (Keçiören), Mebusevleri Mahallesi (Çankaya), Anıt Caddesi (Çankaya) ve Cevizlidere Mahallesi'nde (Çankaya) yine darbe planının detaylarına yönelik katılımcıları tespit edilmeyen toplantılar yapıldığı anlatıldı. 
 
ÖZTÜRK'LE 'KUZU KUZU' ANLAŞIYORLARMIŞ
 

İddianamede, Akın Öztürk ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikaste giden ekipte yer alan 'Paşa' lakaplı Astsubay Zekeriya Kuzu ile samimiyetini ortaya koyan önemli bir tanık ifadesi yer aldı. İşte Furkan S.'nin ifadesi: 
 
"2. Ana Jet Üssü Komutanı Kubilay Selçuk'tu. Zekeriya Kuzu Üs Karargah Astsubayıydı.  Mart 2015 yılı içerisinde iki asker aralarında münakaşa etti. Akabinde biri diğerini silahla öldürdü. Olayı araştırmak için ertesi gün Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk üsse geldi. Odadakilere hitaben 'Kuzu nerede gelmişken onu da göreyim' dedi. Mayıs 2015 yılı içerisinde üstte 104. yıl hava gösterisi vardı. Gösteri esnasında Öztürk’ü üs içerisinde koruma görevi Kuzu’ya verildi. Ben komutan postası olarak görev yapıyordum. Öztürk, Kuzu'ya hitaben 'Oo Kuzu nasılsın' dedi. 2015 yılı YAŞ kararları açıklandığında, Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ün görevden alınıp, yerine Abidin Ünal geldiğinde, 'Tayyip sonunu gördü, korktu vatan millet sevdalısı Akın Paşa'nın ipini çekti' dedi."
 
"BELKİ DE EN BÜYÜK MANEVİ ZARARA TSK UĞRAMIŞTIR..."
 
İddianamede ayrıca şu tespitlere yer verildi : 
 
"FETÖ'nün hem kurucusu Gülen'in en başından beri taşıdığı sapkın ideoloji, hem de ilham aldığı geleneğin kendi iç dinamikleri, hem de çok çeşitli harici faktörler sonucu devletin başına bela olan, onun varlığına tasallut edecek kadar cüret kazanan FETÖ, ülkeyi 15 Temmuz sürecine taşımıştır. Bu husus küresel devletlerin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti üzerindeki hesaplarından ve çıkarlarından bağımsız değerlendirilmemelidir. Ülkeye verdiği fiziki zararın yanında, belki de en büyük manevi zarara TSK uğramış, üstelik bu hasar, kendi içinden çıkardığı, ancak beynini ve yüreğini, kerameti kendinden menkul bir şahıs ve onun bağlı olduğu gruba kiralamış personel tarafından meydana getirilmiştir. FETÖ’ye mensup hainler tarih boyunca başka hiçbir milletin maruz kalmadığı bir ihanet örneği sergileyerek 15 Temmuz 2016’daki menfur kalkışmayı gerçekleştirmişlerdir. Yıllarca TSK bünyesinde eğitim görmüş, çalışmış, yetişmiş olmasına rağmen, kuruma ve onun değerlerine tamamen ters bir şekilde, ihanet boyutunda, silah arkadaşlarına, korumaya yemin ettiği vatandaşlarına, sadakat yükümlülüğü taşıdığı devletine silah kullanacak hale gelmiş/getirilmiş bu militan kadronun tasfiyesi yanında, gelecek nesillerin aynı tehlikelere düçar olmasını önleyecek tedbirlerin alınması TSK için hayati önemi haiz bir zorunluluktur."

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...