Suriye’de gizli ajandası olmayan tek ülkeTürkiye!

Düzenleyen:
Suriye’de  gizli ajandası olmayan tek ülkeTürkiye!

GÜNDEM Haberleri

“Türkiye, Suriye halkının tek destekçisidir” diyen Mustafa: Bu tartışılmaz bir gerçek. Hiçbir ülke halkımızın yanında durmadı. Hep bir gizli ajandaları oldu. Bölge halkının Türkiye’ye olan güveni tam... ‘Suriyeliler vatanları için savaşmıyor’ iddialarına cevap veren Suriye Geçici Hükûmet Başkanı “Büyük mücadeleler veriyoruz. Gerçekler sahada. Savunma Bakanı’m bile cephede savaşıyor” dedi.

Mahmut Özay İSTANBUL - Suriye’de iç savaş yaklaşık dokuz yılı geride bıraktı. Yüz binlerce kişi öldü, milyonlarca Suriyeli göç etmek zorunda kaldı. Türkiye’nin üç büyük harekâtla özgürleştirdiği bölgelerde hayat normale döndü. Fakat diğer bölgelerde çatışmalar sürüyor. Soçi, Cenevre ve İstanbul’da zirve üstüne zirveler yapılıyor. Son olarak önümüzdeki hafta Cenevre’de yeni bir toplantı yapılacak. Peki, barış ne kadar yakın? Bu soruyu Suriye Millî Ordusu’yla sahada, barış müzakereleriyle masada yeni bir Suriye kurulması için çalışan Suriye Geçici Hükûmeti’nin Başkanı Abdurrahman Mustafa’ya sorduk. İşte Mustafa’nın sorularımıza verdiği cevaplar:

Suriye’de barış oldukça uzak
- Suriye’de barış ne kadar yakın?

Barış aslında oldukça uzak... Böyle karmaşık bir ortamda tamamen barış demek iyimser olur. Problemler bizimle sınırlı değil. Dünyanın bütün teröristleri bölgede yer alıyor. İki süper güç orada menfaat peşinde.

- Nedir bu Suriye Geçici Hükûmeti?
 Suriye’de ayaklanma sonrası muhalefet tarafından 2012’de Suriye Ulusal Koalisyonu kuruldu. 122 ülke koalisyonu meşru kabul etti. Söz konusu çatı içinde 2013’te Suriye Geçici Hükûmeti kuruldu. Bu boşlukta yer alan bölgeleri ayakta tutuyoruz. Kabinemiz ve bakanlarımız var. Ben de bu hükûmetin yeni başkanıyım. Bünyemizde yedi bakanlık var. Sahada aktif çalışıyoruz. Hatta Savunma Bakanı’mız şu an cephede savaşıyor.

- Yeni anayasa çalışmalarında gelinen durum nedir... Pürüz var mı?
 Komisyon ilk toplantısını geçen hafta Cenevre’de yaptı. İkinci toplantı da 25 Kasım’da. Muhalefet ve rejim ilk defa aynı masada. Şu ana kadar yapılan buluşmalarda açılış ve prensipler konuşuldu. Bundan sonraki süreç kritik... Önümüzdeki turda rejimin ne kadar ciddi olduğunu göreceğiz. Biz anayasanın yeniden yazılmasını istiyoruz. Onlar ise 2012 mevcut anayasayı revize etmek istiyor. Böyle bir dayatma var, konuşacağız.

- Irak’ta Cumhurbaşkanı Kürt, Meclis Başkanı Sünni Arap oluyor… Lübnan’da da benzer bir model var. Suriye için böyle bir durum var mı?
Şu ana kadar anayasa komisyon görüşmelerinde gündeme gelen böyle bir durum yok. Mezhep, din ve ırk ayrımı olmadan Suriye’nin tamamını kapsayacak ve vatandaşlık haklarını koruyacak bir anayasa temennimiz. 2012 anayasasının en büyük problemi kuvvetler birliğinin olmaması... Bu konuda mücadele veriyoruz. Suriye’deki sistem tartışmaları da burada masaya yatırılacak.

- Ülkede nüfus sayımı en son ne zaman oldu? Konuşulan rakamlar doğru mu?
 Böyle sağlıksız bir ortamda sayım yapmak mümkün değil. Zaten bu kadar baskı, savaş ve bomba ile vatandaşlarımız dünyaya dağıldı. PYD terör örgütü DEAŞ bahanesiyle sistematik olarak demografik yapıyı değiştirdi. İnsanları yerlerinden etti ve hatta başka ülkelere göç ettirdi. Rakamlarda bir oynama da var.

- Barış Pınarı Harekâtı sonrası neler değişti?
 Barış Pınarı Harekâtı ile mecburi göç edenler yurtlarına geri dönüyor. Bütün dengeleri gözeterek belli kriterler içerisinde Tel Abyad halkından mahallî meclisler oluşturduk. Aynı şeklide Resülayn’da da… Onurlu bir şekilde yaşamak istiyorlar. Halkın hayal ettiği hayatı onlara sunacağız. Suriye’de bütün teröristleri kurutana kadar mücadelemiz sürecek. Harekâtın ne manaya geldiğini birinci ağızdan, Suriye halkından dinlesinler. Bunun ötesinde süper güçler Fırat’ın doğusunda terör devletçiliği için çok uğraştılar. TSK desteğiyle millî ordunun yaptığı harekât sonrası teröristlerin hayalleri tarihin çöplüğüne atıldı.

- Türkiye’nin, ABD ve Rusya ile yaptığı anlaşmalar sahada nasıl kabul gördü?
 Ne ABD ne Rusya sözünde durdu. Hâlen sahada anlaşma yapılan bölgelerde bize saldırılar gerçekleşiyor. Şehitlerimiz geliyor. Sahada varlıklarını sürdürdüklerini Türk tanklarına yapılan taşlı saldırılarda görüyoruz. YPG aslında bu kadar güçlü değil. PYD’nin gücü, arkasında ona destek olan ülkelerin verdiği destek kadar. Bugün bu anlaşmalar olmasaydı belki millî ordumuz Deyrizor’a bile varmıştı.

- Bu süreçte Türkiye’nin desteği için ne söylemek istersiniz?
 Türkiye, Suriye halkının tek destekçisidir. Bu tartışılmaz. Hiçbir ülke halkımızın yanında durmadı. Hep bir gizli ajandaları oldu. Bölge halkının Türkiye’ye olan güveni tam... Bunu biz değil araştırmalar söylüyor. Uluslararası kamuoyu araştırma şirketi Gallup geçen gün bir kamu araştırması yaptı. Bölge insanına Türkiye’nin orada bulunması ile ilgili ne düşündükleri soruldu. Suriyelilerin yüzde 62’si Türkiye’yi istediğini söyledi. Güvenli bölge ısrarlarına da destek veriyoruz. Bu güvenli bölge 2014’te kurulmuş olsaydı belki de bugün rejim olmayacaktı. Ne DEAŞ ne de PYD terör örgütü olacaktı.

- ‘SMO içinde DEAŞ mensubu var’ iddiaları için ne düşünüyorsunuz?
 Bu tartışmalar PKK ve Batı destekçilerinin kara propagandası... Kazanımlarımıza gölge düşürmek için ortaya atılan yalanlar. Yıllardır DEAŞ’la mücadelede veriyoruz ve yüzlerce şehidimiz oldu. Böyle bir şey mümkün değil. Bunu ülkeler hep kullandı. 30 Eylül 2015’te Rusya, Türkmen Dağı’nı vurduğunda ‘burada DEAŞ var’ dediler. Hâlbuki orada Türkmenler vardı.

- Ferhat Abdi Şahin’e (Mazlum Kobani), ABD ve Rusya’nın desteği için ne demek istersiniz?
 Bir teröristin muhatap alınması tamamen siyasidir. İstediklerini terörist ilan edip istemediklerini aklıyorlar. Bu uluslararası toplumun gerçek yüzünü gösteriyor. Kriterleri yok. En azılı teröristi bile muhatap alabiliyorlar.

- ABD’nin ‘petrolü korumak için döndük’ çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Bu ABD’nin bölgede yeni bir senaryosu... Kamışlı’da yer alan petrol kuyuları 2012’den beri rejimin kontrolündeydi. Bir ara DEAŞ’ın eline geçti. DEAŞ petrolü zaten rejime satıyordu. Ardından PYD geldi onlar da rejime sattı. Uzun süredir PYD’nin bölgede varlığı ortada.

- Türkmenlerin son durumu için ne söylemek istersiniz?
 Türkiye’nin bölgede yaptığı operasyonlar sonrası gayet iyiyiz. Türkmen birlikleri Suriye Millî Ordusu içinde öncü kuvvet... Anayasa masasındayız. Sahada da güçlü bir şekilde yer alıyoruz. Büyük bir demografik yapının değişimiyle karşı karşıya kaldık. Türkmen Dağı’nın büyük kısmı rejimin elinde. Bu konuda biraz sıkıntı var. Siyasi çözümle birlikte kendi haklarını elde edeceklerini düşünüyorum.

- Beşar Esad yeniden aday olursa tepkiniz ne olur?
 Nihai hedefimiz Esadsız bir Suriye... Ama müzakereler için bu bir ön şart değil. Suriye’de katı bir rejim var. Despot bir yönetimin olmamasını istiyoruz. Bu kadar şehit verdik. Suriye muhalefeti olarak bölgemizdeki çözümün siyasetten geçtiğine inanıyoruz. Çözüm olursa bizim de görevimiz bitecek.

Endişeniz olmasın Suriyeliler dönecek
-Türkiye’deki Suriyeli vatandaşların durumu için ne söylemek istersiniz?
Güvenli ortam olduğu sürece dönüşler direkt oluyor olacaktır. Hiç kimse kendi toprağını, vatanını terk etmez. Kimsenin endişesi olmasın ama önce o ortamı sağlamak gerekir. Buraya gelenler kendi isteğiyle gelmedi. Suriye 2011’den ibaret değildir. Türkiye’den ziyarete gelenler imrenerek anlatıyorlardı. Başta ben dönerim. Türkiye’yi çok seviyorum ama kendi isteğimle burada değilim. Burası çok kıymetli ama kendi toprağımız orasıdır.

‘KEŞKE’MİZ YOK, DEVRİM RUHU HÂLEN AYAKTA
 - Çatışmaların yeni yeni konuşulduğu 8 yıl öncesine gidelim. “Keşke” dediğiniz bir durum var mı?

 Kesinlikle yok. Bir “keşke” durumu olsaydı devrim ruhu çoktan bitmiş olurdu. İdlib’in kurtarılmış bölgelerinde hâlen rejime karşı büyük barışçıl protestolar devam ediyor. Bugün o sokağa çıkanların çoğu birkaç defa göç edip akrabası şehit olan isimler. Bu direniş katil bir diktatörün gidişine kadar devam eden bir süreçtir. Rejim için Rusya en süper güçleri ile desteğini ortaya koydu. Eğer bir “keşke” olsaydı rejim çoktan istediği mantıkla tekrardan her yere hâkim olurdu.

 

 

 

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...