Kepenklerin indiği devir

A -
A +

Paranın gözü çıksın demişler. Gözünün olmadığını ve çıkmayacağını bilerek söylemişler. Çünkü o her zaman hayatımıza egemen olmağa, bizi en üst zirvelere oturtmaktan tutun, yerlere vurmağa devam edecek. Semtimizin eczacısı çok genç bir hanım. Yirmiyedi yirmisekiz yaşlarında. Sarışınlığını bir yere yaraştırmağa çalışırdım. Bulgaristan'mış ata ocağı. Buralarda tutunsun gönlüyle, başka eczaneye gitmemeğe ve ondan alışveriş etmeğe çalışırım. Oturduğunuz yerde esnafı korumak ve yaşatmak vatandaşa düşüyor. Diyeceksiniz ki "Marketlere gitmeyip bakkalın iki misli sattığını almakla sokak arası esnafını korurken kendimi nasıl koruyacağım? Elbette ucuz neresiyse oraya gideceğim." Haklısınız şimdi büyük alışveriş merkezlerini şehrin dışına taşıyacaklarmış. Bu bir çözüm mü sizce? Bir söküğü dikelim derken öbür taraf sökülüyor. Buraya ilk geldiğimde dükkanlar güldür güldür çalışıyordu; çoğu da kadındı çalıştıranların. Manavından gümüşçüsüne.. Fiyatlar herkesin cüzdanına uyumluydu. Çiçekçisinden pastanesine. Şu son iki yıl içerisinde sanki mum yakıp bir yere dizmişsiniz gibi tek tek kapanıp gittiler. Kiraları karşılayamadılar, iş yapamadılar. İnsanlar ister istemez çeşidi bol, eğlenceli ve bazı malzemeleri cebe gelir, alışveriş yerlerine gitmeğe başladılar. Herkes kendi yolunu kendisi çizecekti elbette. Fakat son zamanlardaki dükkan kapamalar görülmemiş tenhalık manzaraları ekledi İstanbul'a. Kepengi indiren gidiyor. Nereye? Herhalde evine ya da kahve köşelerine. Peki ne olacak bu insanlar bu işsiz kitleler? Bu ülkede hiç kimse iş yapamayacak mı? En çok da şu bizim eczacı hanıma üzülüyorum. Öylesine gayretliydi ki olmayan bir ilacı o gün buldurur yardımcısı gençle kapıma kadar gönderirdi. Krizin patladığı günün ertesi baktım, her zaman bakımlı makyajlı gördüğüm hanım sapsarı, gözkapakları ve yüzü alabildiğine şiş oturuyor. Dükkanı kapatacakmış. Zaten kapanan kapanana. Peki kapatıp da ne iş yapacaklar? Kolay mı o diplomaya sahip olmak? Bir eczacı nasıl ne tür çaba ve emeklerle yetişir, kimse bunun farkında mı? Bizim talebeliğimizde Eczacılık Fakültesini kazananı parmakla gösterir, yere yurda komazlardı. Kızcağız gece uyumamış, ağlamış, belki tansiyonunun da dengesi bozulmuş. Yazık.. Avutacak sözler söyledim ama doğrusu söylediklerime ben de inanmadım. Birkaç gün önce de bir yakınım anlatıyordu: İstanbul'un bir sokağında hafta içinde beş dükkan kapanmış. Bir başkası da yine bir semtten geçerken bakmış, çoğu dükkanın kepengi inik. "Acaba bayram mı var?" diye düşünmüş, sormuş birine. Meğer iş yapamadıklarından kapanmış dükkanlar. Türkiye böylesi bir olayı yaşamamıştı hiç. Birgün iş olmazsa, ikinci gün olurdu. Korkarım ikibinli yılların başları "kepenklerin indiği devir" olarak tarihe geçecek...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.