■ Eskişehir, baharın coşkusuyla tarih ve lezzetin iç içe geçtiği bir rota sunuyor. Odunpazarı’nın renkli sokaklarından Porsuk Çayı’nın huzurlu manzarasına kadar her köşesi keşfe değer.
■ UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki bu şehir, kültür ve mutfak zenginlikleriyle unutulmaz bir bahar kaçamağı vadediyor.
Nedir bu bendeki enerji, anlayamadım. Kahkaha atasım var, çatıya çıkasım var, hatta evlerin camına taş atasım var, deli miyim ne? Heyecanımın nedeni sanırım bahar ve Eskişehir. Türk kültürünü ve mimarisini anlatan bir açık hava müzesi ODUNPAZARI. Renkli evlerin arasında sanki tarihe yolculuk yapıyormuş hissine kapılıyorsunuz. Odunpazarı 2012 yılından beri Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Çok dilli, çok kültürlü bir coğrafya Eskişehir… Her bakımdan zengin olan kültür mirası, çok kültürlü damak zevklerinin sentezlenmesinden oluşan mutfağı, hayattan zevk almasını bilen naif insanları… Eskişehir için en yakışan mevsim ilkbahar olabilir.
Eskişehir’de ne yenir? Eğer bu şehre daha önce hiç gitmediyseniz ya da yemekleri hakkında pek bilgi sahibi değilseniz epey şaşıracağınızı söyleyebilirim. Çünkü hiç de yabana atılmayacak, müptelası olacağınız lezzetler var bu şehirde. Ağzının tadını bilenler, o zaman başlıyoruz. Kahvaltı burada yaşayan halkın ne kadar pratik ve bir o kadar da lezzetli bir mutfağı olduğunu gösteriyor. Kesinlikle karışık ve zor değil ama çok pratik ve lezzetli.
‘GELİN TANIŞ OLALIM, SEVELİM SEVİLELİM, BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ’ sözlerinin sahibi YUNUS EMRE’nin diyarı Eskişehir’i birlikte gezelim. Eskişehir, Sakarya Irmağı’nın en uzun kolu olan Porsuk Çayı ve ona dökülen Sarısu’nun geçtiği geniş bir ova üzerinde yer alıyor. Eskişehir ismi nereden geliyor diye merak ettiyseniz hemen açıklamak isterim. Şehrin antik adı DORYLAION ’dur. Rivayete göre; şehir 1080 yılında Türk egemenliğine girmiş. Ancak 1175 yılında Bizans imparatorluğu tarafından geri alınmıştır. Türk hükümdarı Kılıçarslan, şehri Bizans İmparatorluğu’ndan geri aldığında ‘BİZİM ESKİ ŞEHRİMİZ’ anlamına gelen ‘ESKİŞEHİR’ adını vermiş.
Şehrin en canlı ve en kalabalık noktası. Porsuk Çayı boyunca sağlı sollu çok sayıda kafe ve restoranlar var. Eskişehirliler ‘ADALAR’ ismini vermiş. Bunun sebebi ise Porsuk Çayı üzerinde küçük adaların olması. Porsuk Çayı sayesinde âdeta bir sahil kasabası görünümünde. Porsuk Çayı’nda gondolla gezi keyfi ünlü Venedik Kanalı’nı aratmıyor, yine de şahane bir deneyim. Ama Venedik’te yaşayanların kıskanacağı bir hamur işi var Eskişehir’de; Çİ (Şİ) börek. Hamur işi ile kırmızı et bir tabakta buluşursa ne mi olur; Çİ (Şİ) börek olur. Açıkçası hiç masum olmaz ama şahane olur. Aman dikkat söylerken sonunda yumuşak g harfi olmayacak. ‘ŞİR’ kelimesi Tatarcada lezzetli anlamına geliyormuş, zamanla ŞİR kısalmış ve Şİ olmuş Eskişehirliler kısaca Çİ demişler. Bu sebeple çi börek de lezzetli börek anlamını taşıyor. Hakikaten de öyle çok lezzetli çok.
KIRIM TATAR / Çİ BÖREK EVİ / ODUNPAZARI en doğru adres. Kahvaltı adresim de çok net Odunpazarı. AYTEN ABLA sivil mimarinin çok özel bir örneği içinde keyifli bir kahvaltı için ideal. Eskişehir’e ilk yerleşen Kırım Tatarlarının şehre kazandırdığı bir şaheser aslında. Geçmişten günümüze ulaşan lezzetli bir Tatar yemeği de BALABAN KÖFTE. Eskişehir’in en meşhur yemeği hangisi sorusunun da başta gelen cevaplarından. Porsiyonları dolu dolu olduğu için balaban ismi verilmiş. Balaban Tatarcada “çok büyük” anlamına geliyor. Tabii ki adresim yine Odunpazarı Atlıhan giriş kapısının hemen karşısındaki Köfteci AHMET. Eskişehir’de Tepebaşı mevkiindeki HASIR RESTORAN manzarası, şık ambiyansı ve lezzetleriyle oldukça özel mekânlardan biri. Haller gençlik merkezi, Eskişehir’de bulunan tarihî “yaş sebze ve meyve hali” binasının restore edilmesiyle oluşturulmuş bir kültür-sanat merkezi. Unutmadan Trakya Lokantası ve tanınmış Helva da mutlaka uğranılması gereken lezzet noktaları. Eskişehir’in ikonik lezzet noktası ise PİNO. Burada hamburger ve HOT DOG, Eskişehirliler için çok farklı anlamlar taşıyor. Ben Ramada Otel’de de kaldım, açıkçası kaldığım en iyi Ramada deneyimiydi. Şüphesiz Eskişehir’de denenecek daha çok lezzet var ama ben deneyimlediklerimi paylaştım.
Adnan Şahin'in önceki yazıları...