Tatlıların tarihi, antik çağlardan günümüze uzanan zengin bir kültürel yolculuğu yansıtır. Bal ve şekerle başlayan bu serüven, aşureden çikolataya kadar sayısız lezzeti doğurmuştur. Türkiye’de ise tatlılar, yalnızca bir damak zevki değil, aynı zamanda köklü bir gelenek ve kimlik göstergesidir.

Tatlının hikâyesi oldukça eski. BBC, çok sevdiğimiz aşure tatlısını insanlık tarihinin en eski tatlısı olarak sayfalarına taşımış. Binlerce yıllık geçmişiyle AŞURE bugün Türk lezzetleri arasında geleneksel bir değer hâline gelmiş durumda. Halk arasında “NUH’UN AŞURESİ” olarak da anılan tatlının, Hazreti Nuh’un ve ailesinin tufandan kurtulmasının ardından ortaya çıktığına inanılıyor. Elbette aşurenin Türkiye dışında da birçok farklı versiyonu bulunuyor. İlk tatlılar muhtemelen bal ile başladı. Kaynaklar tatlının ilk yolculuğu için antik Mısır ve Mezopotamya’nın zengin medeniyetlerini işaret ediyor. Antik Yunan ve Roma döneminde ise tatlılar bir tür sanata dönüşmüş.

Lokum, Antik Yunan’da popüler olan bir tatlı. Zencefilli bal şekerleri, Roma’da özel günlerde tüketilen bir lezzet olarak öne çıkıyor. Orta Çağ’da şekerin keşfiyle tatlılarda değişim başlıyor. Orta Çağ’da, Araplar şeker kamışının suyunun şekerleşmesini keşfetti. Bu keşif, şekerin daha yaygınlaşmasına ve tatlıların yapımında devrim niteliğinde bir değişikliğe neden oldu. Şekerin lüks bir malzeme olması, tatlıları statü ve zenginlik göstergesi hâline getirdi. Orta Çağ Avrupa’sında, tatlılar genellikle baharatlarla ve egzotik meyvelerle zenginleştirilmiş. Ayrıca bu dönemde, tatlılar genellikle saray sofralarında ve özel etkinliklerde tüketilen özel lezzetler olarak biliniyor.

Yeni dünya döneminde Amerika’dan Avrupa’ya getirilen kakao çekirdekleri, 16. yüzyılda çikolatanın keşfine zemin hazırladı. Sanayi Devrimi’yle birlikte tatlı üretimi kitleselleşti; şekerin erişilebilirliği arttı, endüstriyel gelişmeler ise hazır tatlıların yaygınlaşmasını sağladı.

Ülkemizde tatlı deyince ilk akla gelen şehir GAZİANTEP. Hakikaten baklava türleri dünyanın en gözde tatlıları arasında. Ancak ülkemiz coğrafyasında bilinenler dışında çok ilginç tatlılarımız var.

Mesela Adana: KARAKUŞ TATLISI, Afyon: KAYMAKLI ELMA TATLISI, Antalya: LEZZET ÇIKISI, SARAY LOKMASI, Ankara: VİŞNELİ EKMEK TATLISI, Artvin: MEKİK TATLISI, Balıkesir: LOR SARMASI, Bartın: KABAK BURMASI, Bilecik: BÜZME TATLISI, RAMAZAN HELVASI, İNCİR DOLMASI, CENDERE VE SÜTLÜ KABAK, Çanakkale: PEYNİR HELVASI, Çorum: HAS BAKLAVA, Denizli: DAVAS TATLISI, BAKLAVA YUFKASINDA TEL KADAYIF. Diyarbakır: NURİYE TATLISI, ZİNGİL, Edirne: GAZİLER HELVASI, SEPET HURMASI, CEVİZLİ OTURTMA, Erzincan: KAYSEFE, Giresun: TATLI PAPARA; FINDIKLI KABAK TATLISI, SAMATSA, Hatay: KÖMBE TATLISI, İstanbul: YONCA TATLISI, AYVA MURABBASI TATLISI, CEVİZLİ GÜLLAÇ, Kastamonu: CIRIK TATLISI, BALLI GÜLLAÇ, Mardin: MAHLEP TATLISI, Sakarya: KABAK TATLISI, İNCİR UYUTMA TATLISI, ÜRE, UHUT, Tokat: ERİK ÇİRİ, TAŞ EKMEĞİ (LEYLEK GİLİĞİ), Uşak: CENDERE TATLISI, DEMİR TATLISI, Zonguldak: KAYMAKLI.

Kaçını deneme şansınız oldu bilmiyorum ama hakikaten çok iddialı tatlılar.
Tatlıları, sadece bir lezzet kaynağı olarak görmekte çok doğru olmaz, aynı zamanda kültürel ifade biçimi olarak da önemlidir. Tatlılar bilhassa ülkemizde bayramlar, düğünler, doğum günleri gibi özel günlerin kutlanmasında ve aile yemeklerinin son noktası olarak sıkça kullanılır. Tatlılar, insanların tarih boyunca beslenme alışkanlıklarını, coğrafyalarını ve kültürlerini yansıtan lezzetli bir pencere sunar. Her bir tatlı, kendi hikâyesi ve kültürel bağlamıyla birlikte gelir. Bu, tatlıların sadece damak zevklerimizi değil, aynı zamanda tarihimizi ve kimliğimizi de şekillendiren bir lezzet evrimini temsil ettiğini unutmadan…

AY TATLISI
MALZEMELER
>> 125 g tereyağı
Üzeri için;
>> 1 yumurta sarısı
Şerbeti için;
>> 1,5 su bardağı toz şeker
Derin bir karıştırma kabına tereyağı, yumurta, pudra şekeri, irmik, vanilya ve kabartma tozunu alınır. Kontrollü şekilde yaklaşık 2 buçuk bardağa yakın un eklenerek ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edilir. İstenen kıvama gelince dövülmüş ceviz de konularak yoğrulmaya devam edilir. Hamur dinlendirilirken şerbeti hazırlanır. Küçük bir tencerede şeker ve su 10 dakika karıştırılarak kaynatılır. İçerisine 3-4 damla limon suyu eklenip soğutulur. Tezgâha alınan hamur ortadan ikiye bölünür. Parçalar önce rulo hâline getirilir ardından da bir bardak yardımıyla ay şekli verilerek kesilir. Tüm hamur bitene kadar işlem sürdürülür. Tepsiye alınan tatlıların üzerine yumurta sarısı sürülür. Fırın 180 derecede ısıtılır. Yaklaşık yarım saat alt üst eşit kızaracak şekilde pişirilir. Son olarak soğuyan şerbet sıcak tatlının üzerine gezdirilir.

>> 2 adet yumurta
>> 1 çay bardağı süt
>> 1 çay bardağı sıvı yağ
>> 3 bardak un
>> ¼ çay kaşığı tuz
>> 1 yemek kaşığı sirke
Şerbeti için;
>> 3 su bardağı toz şeker
Üzeri için;
>> 125 g tereyağı
Hamuru açmak için;
>> 1 çay bardağı nişasta
İlk olarak şerbet hazırlanır. Malzemeler tencereye alınır. Şeker eriyene kadar karıştırılır. Kaynamaya başlayınca altı kısılarak 30 dakika kaynatılır. Ocaktan alınınca limon dilimi içerisinden çıkarılarak soğumaya bırakılır. Hamur için; süt, yumurta, yağ, tuz ve sirke karıştırılır. Elenen un kontrollü şekilde eklenir ve ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğrulur. Hamur 5 ya da 6 eşit parçaya bölünür. Nişasta serpilen tabakta üzeri örtülü yaklaşık 1 saat dinlendirilir. Dinlenen hamur nişasta yardımıyla tezgâhta incecik açılarak oklavaya gevşek sarılır. Kenarlardan ortaya doğru büzülerek şekillendirilir. Oklavadan çıkarılan hamur parmak yardımıyla ortada buruşturularak pile oluşturulur. Yarım tatlı kaşığı fıstık aralarda iki parmak boşluk bırakılarak serpiştirilir. Her iki taraftan da üzeri kapatılır. Kalan boşluklar sıkıştırılır ve orta kısmından kesilir. Kenarları sıkıştırılarak ters çevrilir ve hafif yağlanmış fırın tepsisine konulur. Üzerine eritilen tereyağı ve sıvı yağ karışımından sürülür. Önceden ısıtılmış 190 derecelik fırında altı üstü eşit kızarana kadar yarım saat pişmeye bırakılır. Fırından alınan tatlıya ilk sıcağı çıkınca soğuk şerbeti dökülür. Şerbeti çeken tatlı toz Antep fıstığıyla süslenerek servise sunulur.

>> 250 g tereyağı
>> 1 su bardağı toz şeker
>> Yarım su bardağı yoğurt
>> Yarım su bardağı sıvı yağ
>> 2 paket vanilya
>> 1 paket kabartma tozu
>> 5 bardak un
İsteğe bağlı;
>> Ceviz
Üzeri için;
>> Susam
Kömbe baharatı;
>> 1,5 çay kaşığı toz zencefil
Genişçe bir kabın içerisine yoğurt, sıvı yağ ve toz şeker alınır. Şeker eriyene kadar karıştırılır. Eritilen tereyağı ile baharatlar ve vanilya eklenir. Son olarak un, kabartma tozu ve fıstık ilave edilerek yoğrulur. Hamurdan küçük parçalar alınır ve yuvarlanıp önce susama batırılır, ardından kalıpların içerisine konup şekil verilir. Yağlı kâğıt serili tepsiye ters çevrilerek kömbeler aralıklı dizilir. Hamur bitene kadar işleme devam edilir. 200 derece ısıtılmış fırında kızarana dek pişirilir. Soğuyunca servise sunulur.
Adnan Şahin'in önceki yazıları...