"Turkey" meselesi

A -
A +

Amerika'da kasım ayının son perşembesi "Şükran Günü" olarak kutlanır. Şükran Günü'nün diğer adı Hindi Günü. Yani İngilizcesiyle söylersek Turkey Day. Bir vakitler bu aynılık çok canımızı sıkmıştı. "Türkiye Turkey Değildir" kampanyası açmıştık. Sonra bu kampanya ilk ateşini kaybetti. Fakat o zamandan beri, meselâ, Türkiye'ye gidecek zarfların üstüne Turkey değil, Türkiye yazarız, konuşurken Türkiye demeye dikkat ederiz. Kelimenin tarihine bakarsak rahatsız olmaya gerek yok. Bir kere bizim devletimize "Turkey" denmesi, hindiye "turkey" denmesinden asırlarca öncedir. Yani ortalıkta hindi mindi yokken "Türkiye" adı, "Turkey" şeklinde vardı. Hindinin macerası ilginç. Meksika'daki Azteklerin evcilleştirdiği bir yaban kuşu. 1500'lerde İngiltere'ye Türk tacirleri tarafından getiriliyor. Kaynaklar diyor ki: "Akdeniz'de ticaret yapan Türk gemicileri bu hayvanı İngiltere'ye getirdi ve halk ilk defa karşılaştıkları bu kuşa Türkiye'den geldi diye "turkey" dedi." Ben de diyorum ki bizim leventler bu Yeni Dünyalı kuşu acaba kimden aldı? Aztekler o tarafa gelmediğine göre, demek ki bizimkiler Yeni Dünya kıyılarına sefer eyliyordu. Fakat bir tahmin daha var: Bizde "Beç Tavuğu" diye bilinen Afrikalı bir kuş da Avrupa'ya Türkler tarafından getirildiğinden "Turkey cock=Türkiye Tavuğu" diye bilinirmiş; bu Yeni Dünyalı kuşu İngiltere'ye Portekizliler getirmiş ama İngilizler onu da Türkiye Tavuğu'na benzetip aynı adı vermişler. Evet, nevzuhur kuş İngiltere'ye, Türkiye'den geldi diye "turkey" adıyla giriyor. Fakat hindinin Türkiye'den geldiğini sanan tek millet İngilizler... Avrupa milletlerinin çoğu onun Hindistan'dan, daha doğrusu Hindistan sanılan yerden geldiğini biliyordu. Malûm, Amerika keşfedildiğinde yeni bir kıta olduğu anlaşılmamıştı, Kolomb ayak bastığı yeri Hindistan sandı ve Yeni Hint Adaları diye isimlendirdi. Bu hayvan da oradan geldiği için birçok Avrupa dilinde "Hindistan'dan gelme, Hintli" mânâlarına kelimelerle adlandırıldı. ( İndyk, dindon) Nitekim Türkçe'mizde "Hindi" diyoruz. Hayvancağızın yanlışlıklara dayanan isim macerası bu kadarla kalmıyor. O sıralarda Vasko De Gama Ümit Burnu'nu geçerek Hindistan'a ulaşmış, Kalküta'ya ayak basmıştı. Bir tarafta yanlış isimlendirme Yeni Hint Adaları, bir tarafta gerçek Hindistan... Halkın kafası karıştı ve bazı dillerde (İskandinav dilleri) bu hayvanın gerçek Hindistan'dan geldiği sanılıp "Kalküta'dan gelme" mânâsına bir kelime bulundu. (Kalkun, kalkoen) Daha da garibi Makedonca'da hindinin adı Mısır'dır. Ben bizim Ege Bölgesi'nde de hindiye "mısır" dendiğini bilirim. Muhacirlerle gelen bir kelime olabilir. O da görüyorsunuz başka bir ülkenin adı. (Amerikan kaynakları bu kelimenin Türkçe'de ülke adı olduğunu not etmiş.) Sonra Arapça'nın bazı diyalektlerinde, meselâ, Mısır'da "dik rumi=Anadolu Kuşu" denirmiş. Portekizce'de ise "peru" deniyor, Peru'dan geldiği sanıldığı için. Malezya'da, Endonezya'da "ayambelanda" deniyor, yani Hollanda Tavuğu. Hindistan'da ise "peru" deniyor. Buyrun bakalım! Hindi Avrupalı sofralara oturtulduktan bir asır sonra yeniden, bu defa İngiliz göçmenlerin eliyle esas vatanına, Amerika'ya götürülüyor. Bir de bakıyorlar ki, bu kuş Yeni Dünya'nın koruluklarında evcilleştirilmemiş olarak zaten var! Benjamin Franklin, hem kıt'anın yerlisi hem de kartaldan daha zeki olduğu için, kartal yerine, bu kuşun ABD'nin sembol hayvanı olması gerektiğini söylemiş. Ama bütün dünya ülkelerinde ve dillerinde geçen macerasına bakarsak hindi dünyanın sembol kuşu olsa yeridir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.