Bir gün değil her gün lazım

Sesli Dinle
A -
A +

Asrın felaketini yaşıyoruz ülke olarak. Büyük bir çoğunluk kabul ediyor ve etmeli ki hiçbir ülkenin tek başına altından kalkamayacağı bir yıkım yaşadık, yaşıyoruz. Yıkım... Hem de tüm anlamlarıyla bir yıkım... 85 milyonluk nüfusun 15 milyondan fazlasını etkiledi. Gayrisafi Yurt İçi Hasılamızın yüzde 10,1'ini yerle bir etti. Toplamı 250 milyar doları aşan ihracatın 28 milyar dolarını gerçekleştiren, toplam vergilerin yüzde 7,5'ini ödeyen bölgemiz... 300 bin kilometrekarelik bir alan. 357 bin kilometrekarelik Almanya kadar neredeyse... 4 milyonluk borsa yatırımcısının 400 bini bu bölgede. Bankalardaki mevduatın yüzde 7'sine karşılık gelen 568 milyar lirası da yine bu bölgede... Türkiye'nin ve dünyanın her yanından yardımlar aktı, akmaya devam ediyor.

 

Fakat bu yardım konusunda da büyük sıkıntı var.

 

Depremi haber aldığımız ilk dakikalardan itibaren milyonlarca insan, eline ne geçtiyse gönderdi. Ekmeği, suyu, battaniyesi falan... Aklına ne geldiyse. İlk andan itibaren yardım listeleri dağıtıldı. Buna uygun malzemeler hazırlandı. Bazıları nerede neye ihtiyaç var diye sormak için zaman kaybetmek yerine, aracının anahtarını çevirip yollara düştü. Hatta yollarda trafik tıkandı yardım malzemesi götürenlerden ötürü. Ve ne yazık ki bir hafta dolarken yol kenarlarında 'hiç' olmuş yardım malzemesi yığınları oluştu. Bölgedeki insanlar artık "Lütfen göndermeyin" diye yalvarıyor. Yani "Aklınıza ne gelirse göndermeyin" diye... Çünkü o yardım ve bağış dağlarının tasnif edilmesi, nerede neye ihtiyaç olduğu belirlenerek yönlendirilmesi için bir düzen gerekiyor.

 

Bölgede gönüllü olarak çırpınan bir iş kadını "Bu yardımlara daha aylarca ihtiyaç olacak. Bu nedenle yardım göndermek istediğiniz malzemeler için, kurumlarla iş birliği yapın. İlk gün 'su yok' dedik, şimdi yol kenarlarında bir yudum içilip atılmış su şişesi tepeleri oluştu. Her yerden milyonlarca ekmek gönderildi, onlar korunamadı. Giyecekler de belirlenen ihtiyaca göre yönlendirilmeli. Paketlenmesinden malzeme çeşidine kadar her şey koordinasyonla olmalı" diyor... Çok ama çok haklı. Yardım ve desteklerin aylara yayılarak yapılması gerekiyor. Mesela Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın Sosyal Yardım Hattı var: ALO 144. Bu hat şimdi AFAD koordinasyonunda gerek bireysel, gerekse tır, kamyon gibi araçlarla yapılacak yüklü bağışlar için devrede olacak, yönlendirme yapacak. Yapılacak yardımların hangi depolara yönlendirilmesi gerektiğini belirlerken, yardım yapmak isteyenlere de ihtiyaç maddeleri hakkında bilgi verecek.

 

Tabii en önemlisi de insan kaynağı. Bugün binlerce insan orada canla başla, aç, uykusuz çalışıyor ama bunun da bir sınırı var. Yarın herkesin takati bitecek, dönmeye başlayacak. Onların yerini dolduracak insanlar gerek. Malum bölge çok yoğun bir üretim merkezi. Oralarda çarkların yeniden dönmesi için de insana ihtiyaç var. Bu amaçla insan kaynakları sitelerinden biri çalışma başlatmış. Yardıma gitmek isteyeni, yardım almak isteyeni; çalışmak isteyeni ve iş arayanları tek portalda toplamış. istihdamseferberligi.info yazdığınızda çıkan butonlar tamamen ihtiyaca göre ayrılmış bir durumda...

 

 

 

 

 

'Kapatırım ama asla sahtecilik yapmam'

 

 

 

Kaç yıl oldu bilmiyorum. Bir gün taksiyle bir yere gidiyorum. Söylediğim yer için 'tabii' diyerek direksiyonu kırdı sürücü. "Herkes bilmez orayı, teşekkürler size" dedim. "Ben taksiye yeni başladım abla, 2 ay öncesine kadar bir tıbbi ilaç şirketinde patron şoförüydüm. İstanbul'da nerede ne var, sanırım hepsini bilirim" dedi. Az sonra yanımızdan bir frigorifik kamyonet geçti. Üzerinde 'Pınar' yazıyordu. Taksi şoförü şu anısını anlattı:

 

Abla, bir gün patronla birlikte bir başka patronu bir yerden aldık. Arkada konuşuyorlar. Adam "Et pahalı. Salamı, sucuğu da neredeyse kârsız satıyoruz; yine pahalı, yine pahalı" deyince, bizim patron "Biraz tavuk falan karıştır sucuğa" diye tavsiyede bulundu. Diğer patron bir sinirlendi ki, deme gitsin... "Ben o sucuk tesisini kapatırım yine de onu bunu karıştırmam" dedi bizim patrona. Meğer o adam Selçuk Yaşar'mış...

 

Evet, o Selçuk Yaşar vefat etti. Boyadan et ve süte, turizmden basına kadar çeşitli sektörlerde ilkeleriyle adından söz ettiren bir iş adamı. Ülkemizde yabancı yatırımcıyla ilk ortaklığı, ilk süt fabrikalarından birini kurup, 'ilk' denebilecek sayısız girişime imza atmış sanayicimizi böyle anmak istedim. Para hırsı yüzünden binlerce insanımıza mezar olan o evlerin çimentosunu, demirini çalan yüzlerce insana lanetler okunduğu; ilkenin, karakterin, aslında insanlığın gerekleri olan şeylerin nasıl hayati olduğunun daha çok ortaya çıktığı bugün... Mekânı cennet olsun inşallah.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.