Faiz de aslında nasıl?

Sesli Dinle
A -
A +
Enflasyon ile faiz arasındaki ilişki, tam anlamıyla tavuk-yumurta açmazındaki duruma dönüştü. Yani faiz mi enflasyondan, enflasyon mu faizden? Tabii ki bu konuda kararı politika belirleyenler yapıyor ama malum ülkemizde "bilmiyorum" kelimesi pek kullanılmaz. Futbolda herkes teknik direktör olduğu gibi, ekonomide de herkes ekonomi bilimini baştan yazmış. Herkesin enflasyon için, dolar için diyeceği var. Üstelik tahmin de değil, ne olması gerektiğini biliyor herkes(!) Düşük faiz politikasını eleştirip bundan vazgeçilmesini isteyen, istemekle kalmayıp bunu karşı politika hâline getirenler, şimdi düşük faiz politikasından vazgeçilmesinden de mutlu değil. Ne öylesi, ne böylesi... En iyisi cebine yarayan şekli de neyse!..
 
Peki aslında biz 27 aydır düşük faiz diye niye tutturduk? Bunca acı ilacı niye çektik?
 
Çünkü hedef düşük faizle düşük kredi maliyeti, yüksek yatırım, artan ihracat ve azalan cari açıktı.
 
Normal şartlarda, düşük faiz politikasıyla nelerin olması beklenir dersiniz?
 
Azaltılan, yani enflasyonun altına çekilen faiz, önce kredi ve mevduat faizlerinde azalmaya sebep olur. Firmaların kredi maliyeti düşer, yatırım talebi artar. Aynı şekilde bireyler de düşen kredi faizleri ve kredi kartı faizleri sebebiyle daha çok harcamaya başlar. "Yarın bu fiyata bulamam" der, alır da alır. Hatta varsa bankada parasını çeker, yetmezse kredi çeker ve alım yapar. Otomobil, ev, arsa, mobilya, beyaz eşya ve hatta daha çok giysi, daha çok dayanıklı gıda...
 
Talep artışı fiyat artışını getirir. Azalan faizle hisse senedi, tahvil gibi varlıkların değeri de, ev-arsa gibi taşınmazların fiyatları hızla artar. Elinde menkul ve gayrimenkulü olan şirketlerin sahiplerinin geliri de arttığından, lüks tüketim de zirve yapar. Enflasyon yükselip paranın değeri düştüğünden, talep ithal ürünlere de kayar ve ithalat hızla yükselmeye başlar. İhracat, ithalatı karşılayamaz hâle gelir ve dış açık artar. Öte yandan döviz kurundaki yükselme fiyatları artırır ve dolayısıyla da enflasyon artar...
 
Evet, ekonomi derslerinde gösterilen kural bu şekilde işler de, bizde nasıl gelişti durum?
 
Düşük faiz politikası sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, politika faizini yüzde 8,5'e kadar düşürdü. Başta herkes destekledi. Bankalar düşük faizle borçlanıyordu. Şirketler yatırım yapabilecek oranlarla borçlanıyordu. Fakat bu kısa sürdü. Hemen ardından reel sektör "Krediye ulaşamıyoruz" diye isyan etmeye başladı. Devlet bu sesi duydu ve 'garantili' kredi uygulaması başlattı ama bu da yetmedi. Yatırım yapmak isteyen krediye talep gösterdikçe faiz hızla yükseldi. Tüketici elindeki parayı harcamaya meyilli olduğundan bankaya yatırmaya pek yanaşmadı ve mevduata uygulanan faiz yüzde 40'ı buldu ve bankaların maliyeti arttı. Buna rağmen talep durmak bilmedi. Konut fiyatları 5-10 kat arttı. Otomotiv sektörü yıllık yüzde 70 üretim artışına rağmen talebe yetişemedi. Birçok bayide aylarca süren kuyruklar oluştu. O da yetmedi, milyonluk araçlar için 200-300 bin liralık farklar ödenmeye başlandı. İkinci el araçlar, sıfır aracın fiyatını geçti. Ürünü, hisse senedi, bonosu kat kat artan varlıklı insanların lüks harcaması zirve yaptı. Ürün fiyatı belirlenirken maliyete bakılmaz oldu. Herkes tutturduğu fiyatı yazdı ürünün üzerine. Domates üreten de, lüks yat üreten de her maliyet artışını fiyata ekledi. Hatta 1 maliyet 3 fiyat desek hiç de haksızlık yapmış olmayız. Zira asgari ücret ve memur maaş artışı yapılacağı duyurulduğunda bir zam, artış gerçekleştiğinde yeni zam olmak üzere çifter çifter zam yapıldı ürünlere. Devlet politikası sebebiyle döviz tutuldu ama zam yapmak isteyen her şekilde bahane buldu. Böyle olunca da enflasyonla mücadelede başarı hedeflendiği gibi gerçekleşmedi ve "faiz sebep, enflasyon sonuç" oldu ama "faizin düşüğü, enflasyonun yükseği" oldu bizde.
 
Sonunda, yaklaşık 27 aylık düşük faiz politikası sona erdi ve yeni hükûmette "ortodoks" tabir edilen, "gelenekçi politika" uygulayacağı bilinen Mehmet Şimşek yönetimindeki ekonomi politikası, faiz oranlarını yüzde 8,5'ten yüzde 15'e yükseltti.
Yüzde 100 değişiklik içeren bu kararla şimdi ne olacak?
 
Aslında ekonomi kuralları 2x2=4 şeklinde olmuyor maalesef. Yani ne düşük faizin yatırımı artıracağı kesindir, ne de yüksek faizin enflasyonu düşüreceği. Mutlaka yan unsurlarla desteklenmelidir de, yüksek faiz tüketicileri nasıl etkileyecek?
 
Beklendiği gibi ilk adımda, kredi kartı faizleri artırıldı. Artık karttan nakit çekip harcamak yaklaşık 2 kat daha pahalı.
 
Konut, otomobil ve benzeri ihtiyaç kredilerinde faizler aylık yüzde 6'yı bulmuştu. Muhtemelen daha da artmaz.
 
Faiz arttığı için bireylerin borçlanması zorlaşacak ve talep hız kesecek.
 
Talep hız kesince şirketlerin ciroları düşecek.
 
Şirketler ücret artışlarında fren yapacak.
 
Kurların enflasyon kadar artmasını isteyen ihracatçı, 25 lirayı aşan dolar seviyesi ile şimdilik mutlu, düne göre daha gayretli...
 
İlerleyen dönemde en azından çılgınlık seviyesine varan harcamalar düşebilir. Destekleyici politikalar gelir, fahiş fiyat artışlarıyla mücadele gerçekleşirse, enflasyonla savaşı da 2000'li yılların başında olduğu gibi yine başarırız diye düşünüyorum...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.