Felaket ve ders

Sesli Dinle
A -
A +
Tarih boyunca bütün insanlar koştu İstanbul'a... "Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu" tanımını fazlasıyla hak eden göz bebeğimize...
 
Dünyanın her yerinden insanı, varlığı, tarihi, geleneği, değeri barındıran İstanbul, dev şirketlerin dünyanın neredeyse yarısına açılabileceği dev bir kanal oldu daima. O devler kendi ülkeleri dışında bir merkez kuracaksa hep ilk 3'te yer aldı bu efsane şehir...
 
Şimdi ise asırlar boyu hep göç alan bu şehir, göç vermeye başladı. Son yıllarda İstanbul'da yaşamak zorlaşınca başlayan küçük göç dalgası, 11 ilimizi yerle bir eden depremin ardından daha bir hızlanmaya başladı. Çünkü maalesef İstanbul'da beklenen büyük deprem için fayların hareketleri sebebiyle zamanın daraldığına dair tahminler daha sık dillendirilmeye başlanınca, hem göç, hem kentsel dönüşüm daha bir hızlandı. Bireylerin bu davranışının bir benzeri de son günlerde dev şirketlerde yaşanmaya başlandı. Ülke ve bölge operasyonlarını İstanbul merkezli gerçekleştiren global şirketler, beklenen İstanbul depremi sebebiyle tedbirlerini sıklaştırdı. Öncelikle bir Afet Kriz Masası kuruldu. Malum Türkiye ve İstanbul'u bölge merkezi seçen şirketlerin çoğu finans, teknoloji, lojistik gibi alanlarda yoğunlaşıyor. Sektörleri itibarıyla da hızlı hareket etmeyi, krizlere karşı kolay aksiyon almayı en iyi yapabilen iş kolları bunlar. İşte bu şirketlerin kurduğu kriz masaları, hem bilgi yedeklemelerini hem stok depolarını, deprem riskinin daha az olduğu Eskişehir, Ankara, Konya gibi kentlere taşımaya başladı.
 
Şapka Koçluk kurucusu Müge Çevik veriyor bu bilgiyi... Pandemide milyonlarca insan nasıl ofisten eve bir günde taşındıysa, memleketinden çalışmaya devam ettiyse, muhtemel bir deprem hâlinde işler durmasın diye bu anlamda da bir hazırlık yürütülüyor. Sadece iş merkezi olarak değil, çalışanları için yeni kentler kurmak adına da hazırlık yapılıyor. Evet, önce can ve o canları daha hızlı kurtarmak, kalanlara daha iyi şartlar sağlamak için hazırlık yapmak gerekiyor. Diyor ki Müge Çevik: 
 
İlaç ve akaryakıt sektörlerindeki global şirketlerin bir kısmı bu sürece başladı. Büyük depremde anladılar ki, beklenen İstanbul depremi için 'deprem olursa' süreci geçildi. Şimdi 'deprem olacak' durumundalar ve her zaman var olan kriz masalarının ilk maddesine depremi sabitlemiş durumdalar...

O pazarlar kolay gelmedi

Türkiye, görülmemiş bir afetin yaralarını, dünyada görülmesi neredeyse imkânsız bir yardımlaşma duygusuyla sarmaya çalışıyor. Binlerce insan gitti 'belki bir yardımım dokunur' duygusuyla. Binlercesi hâlâ orada. İnsanlara sıcak yuva sağlandı. Beslenmeleri, ilaç ve giysi, ev eşyası ihtiyaçları hızla gideriliyor. Dünyada çok az ülkenin altından kalkabileceği afetten sonra iş dünyası da kenetlendi. 170 milyar lirayı bulan zarar olan bölgedeki üretimi yeniden ayağa kaldırmak için onlar da ayrı koldan mücadele ediyor...
 
Bugün yeni bir girişimin haberini vermek istiyorum. Ülkemizin önemli bir gıda merkezi olan afet illerimizde üretilen ürünler öncelikli olarak alınarak ihracata yönlendirilecek. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Hayrettin Uçak koordinasyonunda sürdürülen çalışmalarla, 11 ilin meyve, sebze, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve diğer gıda ürünlerini ihracata yönlendirilecek ve kolay kazanılmayan o pazarlara devamlılık sağlanacak... Türkiye meyve üretiminin yüzde 20'si depremde yıkılan illerde yapılıyor. Sebze üretiminde pay yüzde 12'lerde. Karpuzun yüzde 30'u, salçalık biberin yüzde 28'i, kuru soğanın yüzde 16'sı bu bölge insanının emeğiyle üretiliyor. Toplam gıda ihracatından da yüzde 30 pay alıyor bu bölgemiz. Bölge insanının ve üreticinin ayakta kalması için var gücüyle çalışan Egeli ihracatçılara yürekten alkış...

Gönüllü aranıyor

Depremin ilk günlerinde herkes yardıma koştu. Kimi yemek pişirdi, dağıttı, kimi kolileri tasnifledi, gereken her yere koştu binlerce insan... Ancak bölge hâlâ yıkık. Aylarca enkaz kaldırma işi sürecek. Milyonlar çadırda, konteyner kentte. Yani orada iş bitmedi. Dolayısıyla işimiz de bitmedi. İnsan gücüne, insan şefkatine hâlâ çok ihtiyaç var. Yardım dernekleri "Lütfen gelin. Gönüllüye ihtiyacımız var. Siz olmazsanız başaramayız" diyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.