Her sektöre banka mı kuralım yani?

Sesli Dinle
A -
A +

Geçtiğimiz hafta, madencilik sektörü, Mustafa Selçuk Çevik'in "Madencilik Bankası kurulmalı" tavsiyesini konuştu. Bu talebe ilk anda "Ne canım, her sektöre özel banka mı kuracağız" diye bir tepki göstermek mümkün tabii ama önce bir sormak gerek; istedi de neden istedi? Diğer bankalar neyine yetmiyor?

 

Maden, yerin altındaki zenginliğimiz... Taş da maden, krom, mermer, kömür, altın da... Bakır, bor, demir, kükürt, manganez diye sıralayabiliriz... Türkiye, bor madeninde dünya birincisi mesela. Dünya bor rezervinin yüzde 75'i Türkiye'de bulunuyor. Cam ve seramikten deterjana, nükleer santraller ve radyasyon dedektöründen roket yakıtına, ilaca kadar birçok stratejik ve hayati alanda kullanılan bor madenini topraktan çıktığı hâliyle ihraç edersek tonu sadece 150 dolar. Yani 4.200 lira falan. Ama işleyip sattığımızda ton başına 1,5 milyon dolar civarında.

 

Altın derseniz, Türkiye en fazla altın rezervine sahip 11'inci ülke konumunda. Çıkarmak çok pahalı.

 

Dünyada üçüncü sırada olduğumuz krom da çok değerli bir maden. Krom cevherini, topraktan çıkarıp ihraç ettiğimizde kilogram başına 27 sent. Paslanmaz çelik olarak satarsak 15 sent ama demirle birlikte işleyerek elde edilen ferrokrom olarak satıldığında kilogram başına 3 dolar.

 

E işleyip de satalım o zaman...

 

Evet, madenciler de öyle diyor ama bunun için öncelikle "Toprağın altı da zenginliğimiz, üstü de" diyen Başkan Rüstem Çetinkaya'nın dediği gibi, madeni toplumun gözündeki "Çevre düşmanı" çerçevesinden kurtarıp desteklenecek bir sektör hâline getirmemiz gerekiyor.

 

Aslına bakarsanız madenciler "Köstek olmasın, destek istemiyoruz" boyutuna gelmişler toplum baskısından dolayı. Hâlbuki onlar, rezerv tespiti hâlinde yerin altına iniyor, madeni çıkarıyor, orman varlığına zarar verdiyse, o madeni kapatırken etrafı rehabilite ediyor ve bölgeyi bulduğundan daha yeşil olarak teslim ediyor. Hem bulduğundan daha yeşil teslim ediyor hem de milyarlarca lirayı devlet hakkı olarak ödüyor. İstihdama katkısı ve sağladığı katma değer ve ihracat geliri hariç.

 

KROMDER Başkan Yardımcısı Çevik'in verdiği bilgiye göre 2022 yılında madenciler tam 7,6 milyar lira devlet hakkı tutarı ödemiş. Bunun yaklaşık 3 milyar lirası ruhsat bedeli, 3,5 milyar lirası da orman kirası. Bu bedellerin 2023'te yeniden değerleme oranıyla yüzde 122 arttığı da bir gerçek tabii ama sadece madencilerin her yıl ödediği orman bedeli ile ağaç dikilse, Türkiye'de ağaç olmayan bir metrekare yer kalmaz; o da işin başka tarafı... Gerçi yeri gelmişken haklarını yemeyelim 2022'de 912 bin hektar alanda gençleştirme çalışması yapmış Orman Genel Müdürlüğü... Böylece 1973'te 20 milyon hektar ormanımız varken, şimdi 23,5 milyon hektara ulaşmış. Neyse, ormana, ağaca dalmadan madene geri döneyim…

 

Madenciler ülkeye bu kadar katkı yapıp bu kadar büyük hacim oluştururken, yatırımların devamı için kendilerini tam anlamıyla değerlendirmeye tâbi tutacak bir bakanlık talep ediyor haklı olarak. Çünkü, şu an finans sektöründe bankalar madenlere bir teminat koyamadığı, bir değer tespiti yapamadığı için ruhsatlar herhangi bir değer oluşturmuyor. Bunlarla ilgili uluslararası değerler var ama Başkan Çevik'in dediğine göre bankalarımız bu konuya yabancı... İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Krom Üreticileri Derneği (KROMDER) Başkanı Mustafa Selçuk Çevik’in verdiği bilgiye göre, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Eximbank’ın öz kaynaklarıyla 2021 yılı sonunda kurulan İhracatı Geliştirme (İGE) AŞ kredi vermek için teminat mektubu istiyor.
Peki madenciye teminat mektubu nasıl verilir? Belki fabrikanın arsası, ekipmanı falan ama ruhsat teminat olamıyor. İşte burada tıkanan madenciler “Biz sektör temsilcileri olarak devlete ciddi ruhsat parası ödüyoruz. Bu para genel bütçeye aktarılıyor. Bunlardan kaynak sağlanıp kurulacak banka fonlanabilir diye düşünüyor, bunu talep ediyoruz” diyor…

 

Evet, görülüyor ki madenciler banka talebinde çok haklı... Nasıl geçmişte çiftçi için, hatta çiftçinin yetiştirdiği şeker pancarı ve tütün için dahi 'uzmanlık' alanında faaliyet gösterip, o sektörü destekleyecek bankalar kurulduysa “Yatırım yapacağız, finansmana ihtiyacımız var” diyen, kuracakları tesisler için bir barajın ürettiği kadar elektrik tüketecek madenciler için de uzman banka olmalı gibi görünüyor. Ancak bu sayede yer altındaki zenginliklerimizi kolayca çıkarır, layıkıyla işler ve üç kuruşa değil, milyon dolarlara satma imkânına kavuşabiliriz...

 

Bakın, Çin dünyanın kâbusu hâlinde. Nerede ne kadar ham madde varsa satın alıyor, kendi madenlerini ise asla işlemeden satmıyor. Pandemide nasıl birçok ham madde ihracını yasakladı, kapanmalar sebebiyle dünyayı çip krizine soktuysa, çelikten çimentoya, altından kroma kadar birçok madende ithalatı artırarak ham madde biriktiriyor. Çünkü pandemide kaybettiği pazarları teker teker geri alıyor ve çok üretip çok kazanmak için ham maddeye ihtiyacı var. Bizim ihracatçımızın ise, her biri birbirinden değerli ham maddeyi katma değerli ihraç etmeyi sağlayacak yatırıma...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.