Maliyet mi dediniz?

Sesli Dinle
A -
A +
Depremde can kayıplarını rakamlarla ifade etmek çok ağırıma gidiyor doğrusu. Orada bir anne, uğruna canını hiç düşünmeden vereceği yavrusunu kaybetmiş. Onu 1 rakamıyla nasıl ifade edersiniz? Bir başka enkazın başında dört evladının cansız bedeninin çıkmasını bekleyen diğer annenin gözüne 4 rakamını nasıl batırırsınız? Onun için, canlar için rakam yazmak imkânsız da, rakam görmek bana acı verirken, canlarını yitiren o insanlara ne hissettiriyor; düşünemiyorum bile...
 
Evet, depremin parasal değerle ifade edilebilecek zararı da olacak elbet ama bunu hesaplamak şu durumda hiç kolay değil. Evleri yıkılmış ve hasar görmüş insanların 1 yıl boyunca barınmasının sağlanması için 5 milyar dolar, konutlarını yeniden yapmak için 20 milyar dolar gibi bir rakam tahmini yapılıyor. Bölge, tarih ve kültür turizminin yanı sıra gastronomi turizmi için de bir merkez. Öncelikle kültür ve gastronomi turizmi açısından büyük kayıp olacak. Bölge hayvancılığın ve tarımın da merkezi. Milyonlarca ton ürünle, süt ve besi hayvanını enkaz yuttu. Bunlar eklenecek. Üzerine zarar gören havaalanları, kara yolları, demir yolları, limanların onarımı var. Tekstilden gıdaya kadar ihracatın yüzde 12'si yine bu bölgeden yapıldığı için tespit buna göre yapılacak. OSB'ler şehrin dışında yapılmıştı, onarılamayacak yıkım haberi almadık neyse ki... Oralarda üretimin başlaması yakın. Söylemesi de yazması da zor ama, acımızı unutmadan, yaraları sarabilmek için çalışmaya da başlamamız gerekiyor. Hem de hızla.

Davulla mı ilan etseksessizce mi göndersek?

Sayısız canımızı yitirdiğimiz depremin üzerinden iki hafta geçti. Muhtaç olanların ekmeğini-suyunu çalanı da gördük "Başkasına kısmet olsun" diyerek kendisine uzatılan çikolatayı reddedeni de... Hatta "Ses duydum" yalanıyla para kasasını aratanı bile. Şimdi "unutmayacağız" diye haykıranların nasıl unutacağını da göreceğiz maalesef ama öğrendiğimiz şeyler de var. Mesela örgütlenmenin önemi. Bazı alanlarda yanlış plan yapıldığını görsek de, iş dünyası örgütlerinin tıkır tıkır çalıştığına da şahit olduk. Çünkü onların her ilde temsilciliği vardı. Depremden etkilenmeyen bölgelerden, ilk acil ihtiyaçlar birkaç saat içinde gönüllü kurtarma ekipleriyle birlikte ulaştırıldı. Mesela TÜRKONFED. 12 milyon üye iş yeri var çatısı altında. Her birinden alınan bilgiyle hızlı hareket sağlandı. TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, ülkemiz ihracatının yüzde 50'sini gerçekleştiren TÜSİAD'ın Başkanı Orhan Turan'la bölgedeki illeri ziyaret etti, ihtiyaçları belirledi, her sektörden üyeleriyle yardımların ulaşmasını sağladı.
 
MÜSİAD, 13 bin üye sayısı ile Türkiye'nin en geniş ağlarından birine sahip. Hemen bir kriz masası kurularak ihtiyaçlar ve öncelikler belirlendi. Her sektörde oldukları için iş makinesinden gıdaya kadar her ürünü hızla ulaştırdı. TOBB, iş dünyasının çatı örgütü. Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu bağlı örgütlerle bir konut kampanyası başlattı. Malum oradaki iş makineleri akaryakıtla çalışıyor. Kesintisiz akaryakıt için TOBB'un ilgili komitesi devrede. Tuvalet, hastane, mutfak kuruldu, çadır temin edildi. Yine TOBB'un LPG Meclisi, tüp gaz ile çalışan, ısıtmadan pişirmeye kadar her alanda gerekli olan cihazları bölgeye sevk etti, çalışmaya devam ediyor.
 
Üyeleri İstanbul'da olan İstanbul Sanayi Odası, ilk yardım malzemelerini ilk 2 günde gönderdi, 2 yardım toplama merkezi kurdu ve devam ettiriyor. Her sektörden akla gelmeyecek her üretici orada, acıları hafifletmeye çalışıyor ama bazı yardımların "Hey millet bakın, ben yardım yapıyorum" diye bağırmak için fırsat arayanlar, gönderdiği giysilere reklam panosu muamelesi yapanlarla yüreğimiz burkuldu. Adı üstünde 'yardım' ve bunun miktarı sorgulanmaz ama günlerce bu ülkede, bu milletten kazananların böyle bir acıya daha 'hallice' bir merhem sürmeleri beklenirken yaşananlara üzüldük sanırım. Bu burukluk ondan.

25 yaşında nasılev sahibi oldum?

Gazeteciliğimin ilk yıllarıydı. Dev bir konut kooperatifi kurulmuştu. Hedefi 2 bin civarında konut yapmaktı. O dönemlerde para toplayıp kaçan kooperatif yöneticileri, başlayıp temel aşamasında kalan kooperatif arazileri, kendisine ait olmadığı hâlde "Burada konut yapacağız" diye para toplayan dolandırıcılarla anılırdı kooperatifçilik... O toplantıda Marmara Bölgesi Yapı Kooperatifleri Birliği'nin (KONUTBİRLİK) Başkanı Oğuz Soydan'ı tanıdım. Kent kooperatifçiliği alanında sayısız çalışmaları olan, uluslararası örgütlerde görevleri olan önemli bir isim. Projesine öylesine inandım ki... Ben de ailemden destek alarak dâhil oldum o kooperatife. Ben dâhil olduğumda proje ilerlemişti. Peşinatın ve normal taksitlerin ödenmesi için bütün maaşımı veriyordum neredeyse ama evim olacaktı.
 
İnşaat hızla ilerliyordu. Oğuz Bey sık sık "İnşaatı denetlemeye" çağırıyordu üyeleri: Temel atıldı gelin... Duvarlar örülüyor kontrol edin... Örme tamamlandı, sıva yapılacak bakmalısınız...
 
Ben de büyük bir hevesle gidiyordum tabii. Duvarlar örüldükten sonraki kontrolde baktım bir bombe var. Aradım Oğuz Soydan'ı. Hemen geldi, ölçüldü duvar ve ölçüsü hatalı bulunup yıkıldı, tekrar örüldü. Ben örmedim duvarını belki ama, her aşamasını çok yakından biliyorum bu sayede. İşte 23 yaşında taksitini ödemeye başlayıp, 25 yaşındayken tapusunu aldığım o ev çok kıymetli benim için... Birçok şeyin temeli, başlangıcı da aynı zamanda.İşte benim için çok önemli insanlardan biri olan Oğuz Soydan, TGRT Ekonomi Müdürü ve yazarımız Celal Toprak'ın da dediği gibi, kentleşmeyi, daha da önemlisi sağlıklı kentleşmeyi en iyi bilenlerden. O ve işinin ehli uzmanların derhal göreve davet edilmesi gerektiğine inanıyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.