Mir yoksa Troy var

A -
A +
 
 
Türkiye, Rusya ve Ukrayna gerginliği savaşa dönüşmesin diye çok uğraştı. Savaş başladı, iki tarafı bir araya getirmek, insanların daha fazla zarar görmesini engellemek, dünyanın içine girdiği çıkmazdan kurtulması için çare bulmak için didindi. Cumhurbaşkanı'ndan bürokratlara kadar herkes uğraştı. Telefon diplomasisi, mekik diplomasisi, ziyaret; ne gerekiyorsa yapıldı, heyetler arası görüşmelere de aracılık etti ama olmadı... Öte yandan Türkiye, uyguladığı siyasi manevralarla, gıda yüklü gemilerin hapsolduğu limanlardan çıkışına önayak olarak dünyayı gıda krizindeki çıkmazdan kurtardı ve büyük takdir topladı. 
Şimdi ise masada çok önemli bir açmaz daha var. Hem Rus vatandaşlarını hem de onların en fazla ziyaret ettiği ülke olarak bizi çok yakından ilgilendiriyor: MIR sistemi... ABD'nin banka ambargosu tehdidi sebebiyle Rusların ödeme sistemi olan MIR ödeme sistemi, Türk bankaları tarafından da askıya alındı. Bu durum, Türkiye'de bulunan binlerce Rus'un 'kalakalmasına' sebep oldu. Türkiye'ye gelirken paket turları için ödemeyi kendi ülkesinde yapan, ancak ülkemizdeki diğer harcamaları için çaresiz kalan Ruslar bir yanda, onlardan ödeme ve alışveriş bekleyen Türk esnafı öbür yanda... Bunlar bir şekilde çözülür de asıl önemli olan, Akkuyu'dan şirket kuruluşlarına ve dış ticaret sistemine kadar her alanda iki ülke arasında hızla büyüyen ekonomik aktivitenin sağlıklı işlemesi için gereken sistem. Yani bankalararası bir ödeme sistemi. Bunu da çok uzakta aramaya gerek yok. Adımlar çoktan atılmaya başlandı. Rus yetkililer "Ticari ve ekonomik iş birliğimize zarar vermemek için bu baskılara birlikte karşı koyalım" mesajı verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Mir'e alternatif yollar için ilgili bakanların görüşmeleri sürdürdüğünü söylemişti... Son adım ise yeni bir ödeme sistemi. Bizim TROY'umuz... 2015 yılında geliştirilen, milyonlarca tüketicinin kredi kartının sağ alt köşesinde logosu olan TROY, çok önemli bir çıkış noktası oldu.  Türkiye'de 18 banka tarafından kullanılan, bu bankaların yurt dışı şubeleri aracılığıyla dünyanın birçok ülkesinde de kabul edilen Troy...
Rusya ve Türkiye arasındaki ödemelerde, Türkiye'nin markası Troy için çok önemli adımlar atıldığı bilgisi geliyor. Hatta ilk görüşmelerde mutabakat sağlandığı da ifade ediliyor. Ve hatta Rusya ve Türkiye merkez bankalarının başkanları 5 Ekim'de Kazan'da buluşacak. Aslında bu buluşma "Troy'da anlaşalım mı?" buluşması değil. Şimdiye kadar yapılan görüşmelerde mutabakatın sağlandığına dair sinyaller olduğuna göre, bu son onay aşaması... Merkez Bankası kaynakları, buluşmanın bundan sonraki yol haritasını belirleme adımı olduğunu da dile getiriyor... Yani "Ne zaman başlıyoruz?" sorusunun cevabının verileceği toplantı...
 
 
Tişörtün güzergâhı değişmeli
 
Birçok evde pamuklu yapıları sebebiyle eski tişörtlerin çöpe atılmadan önceki son görevleri toz bezi olmaktır... Fakat bu tişörtün yolculuğunda güzergâh değişikliğinin zamanı geldi de geçiyor bile.
Malum pandemiyle dünya bambaşka bir hâle büründü. Dünyada her şeyin ne kadar kıt olduğunu büyük dersler ve acı eşliğinde öğrendik. Gıdamız kıt, topraklarımız sularımız, hatta havamız bile... Eskiden derelerimiz köprüleri aşardı, şimdi altından su akmayan yüzlerce köprümüz var. Nasrettin Hoca'yla anılan Akşehir Gölü bile kurumuş, mera olmuş; ne acı... Yani her şeyi hızla kirletiyoruz, harcıyoruz, bitirip tüketiyoruz.
Yıllardır gıda israfını konuşuyoruz, önlemek için çare arıyoruz ama bir arpa boyu yol gidemedik. Onun yanı sıra giysi israfı büyük bir hızla büyüyor. Her yıl dünyada 100 milyar adet giysi üretiliyor ve bunların için milyarlarca ton su, boya, kimyasal madde vs. kullanılıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, 10 yıl öncesine göre giysileri yüzde 40 daha az kullanıyoruz. Hızlı moda her şeyi hızla bitiriyor. Her 5 kıyafetten 3'ü, 1 yılda çöpe gidiyor. Geri dönüşüm yok ve her yıl 500 milyar dolardan fazla giysi çöp oluyor. Tahminlere göre 2030'a kadar giyim tüketimi yüzde 63 artacak. Sadece ABD'de 20 milyon ton giysi çöpü var. Yani durum korkunç. Dünya geri dönüşüme mecbur. Bir-iki marka var "Giymediğinizi getirin, indirim kazanın" diyen... Bunların sayısı artmak zorunda. Zorlu, geri dönüşümlü pamuktan nevresim üretmiş; şahane... Bazı modacılar dönüşüm ürünü kumaştan harika şeyler yapıyor; alkışı hak ediyor ama yetmez elbet... En önemli adım, tüketiciyi harekete geçirmek olacak. Tüketici giymediği giysisini ya bağışlayacak, ya kullanıma sunacak, ya da geri dönüşüme götürecek bilince ulaşmalı.
Burada markaların ve ünlülerin de harekette öncü olma gibi bir işlev üstlenmesi gerekiyor. Sadece giyim markaları değil, tüm tekstil üretici ve satıcıları da... Ne bileyim perdeyi, çarşafı, paspası, masa örtüsünü de geri çağırmalı. "Getirin, indirim alın" gibi şeyler söylemeli. Durum fena...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.