Rusya bizim sayemizde tekstil imalatçısı oldu

Sesli Dinle
A -
A +
Türkiye tekstilde dünyanın sayılı ülkelerinden. Yıllar önce belki daha çok fason üretiyordu ama hep dünyanın en iyi üreticilerindendi. Hâlâ da öyle. Üstelik bugün modaya yön veren bir özelliğe de büründü. Ülkemizin ünlü markaları dünyanın onlarca ülkesinde mağaza açıyor, marka bilinirliğini artırıyor ve bayilik-franchising talepleri alıyor. Fasonculuktan marka ve moda satan aşamaya çok kolay gelinmedi... Bugün ünlü tasarımcılarımız modaya yön veriyorsa o anlı şanlı ülkelerde; o seviyeye de kolay gelinmedi. Hem devletin el vermesi hem de tasarımcılarımızın bireysel çaba ve büyük fedakârlıklarının sonucu bu. Fakat birileri büyük fedakârlık gösterirken, birileri de ne yazık ki emeklerin çöpe gitmesine sebep olacak adımları da bile isteye attı aslında...
 
Emeklerin çöpe gitmesi için bile isteye ne yapılabilir ki; değil mi? Çok şeye gerek yok ki. Yapmak yıllar sürer, yıkmak bir dakika.
 
Ben fuarları adımlamayı çok severim. Sektörlerin geldiği noktayı en iyi orada gördüğümü düşünürüm. IFCO'ya da uğradım ikinci gününde. Çok yoğun bir katılım vardı. Ve öyle tüketim fuarı olmadığı için masalarda alıcı ve satıcılar oturuyor, imzalar atılıyordu.
 
Bir tekstilcimizin renk ve modelleri dikkatimi çekti. Yakından görmek için standa adım attım. Olanca samimiyetiyle karşıladı Mimya adlı firmanın sahibi sevgili Yasemin Sarpkaya... Renkler, model, pazar derken sektörün güzel ve aksayan birçok yönünü konuştuk yarım saatlik zamanda...
 
Mesela tekstilde artık Avrupa'dan ziyade Amerika'ymış en iyi pazar.
 
Ardından Uzak Doğu ve Suudi Arabistan. Hatta Afrika ve Balkan ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri... Özellikle küçük ihracatçılar için... Çünkü Avrupa özellikle karbon ayak izi sebebiyle 35 avroya varan çevre ödemeleri, vergiler, cezalar koymuş. Zaten kilogram bedeli 35 avro olunca Avrupa'da sadece var olabilmek için satış yapar duruma gelmiş ve sonunda Avrupa'yı yavaş yavaş gündeminden çıkarmaya başlamış...

FASONLA HIZLI BÜYÜRDÜM AMA MARKAMLA BÜYÜYECEĞİM

Ölçeği çok büyük olmamasına rağmen markasında ısrar etmesi de takdire şayan: Kendi markamla ihracat yapıyorum. Fason yapsam daha hızlı büyürdüm ama ben marka olma yolunda ısrarlıyım. Marka hedefiyle giderken birçok fason teklifine hayır diyorum. Başarı geldikçe daha da hırslanıyorum bu konuda. Mesela Dubai'de, Suudi Arabistan'da çok iyi işlere imza atıyoruz. Dubai'de, ürünlerimizin kilogram değeri 60 dolar... Burada devlet desteği giriyor devreye. Bir örnek vereyim. Kumaş almaya gittiğim bir Çinli vardı. Binlerce metrekarelik depoları vardı. "Korkunç kirası vardır buranın" dedim. "Hayır, biz buraya kira ödemiyoruz, devlet sağlıyor" dedi sahipleri. Çin devleti onlara diyormuş ki: Siz sadece ihracat yapın...

BATAN FİRMAYI ALIP BUGÜNLERE GETİRMİŞ

Sohbetin devamında "Nasıl başladığınız tekstil işine" diye sordum Yasemin Hanım'a... Şöyle anlattı:
 
Meslek lisesi giyim bölümü mezunuyum. Zamanın olgunlaşma kurslarında eğitim aldım. 19 yaşında tekstilde çalışıyordum. 4 makineli küçük bir yer vardı. Devretmek istiyordu. Patronuna dedim ki, ben işleteyim... Peki dedi. Bir seneliğine kiraladım. İşler iyiye gidiyordu, daha sonra satın aldım. Ardından bir süre geçti, kendimi Amerika'ya ihracat yaparken buldum. Bir aksilik oldu, mal gönderdim, param onlarda kaldı. Zor durumlar sebebiyle ara verdim, o zaman kumaş işi yaptım. Sizde nasıl matbaa tozu yutmak var, bizde de tekstil tozu yutunca vazgeçemiyorsunuz. 2014'te tekrar başladım, çok çalıştık ve yeniden başardım. 22 kişilik bir atölyem var. 200-250 bin dolar civarında ihracatın yanı sıra bir o kadar da Laleli satışı söz konusu. Eski Laleli değil ama üreticiyi orası ayakta tutuyor.

RUSYA SAYEMİZDE BİNLERCE FİRMA KURDU

Neden eski Laleli değil?
 
İşte burada iş ahlakı, ülke sevgisinin nasıl devreye girdiğini anlıyoruz. Çünkü Laleli'nin eski hâlini kendi ellerimizle yıkmışız. Şöyle anlatıyor bunu da
Yasemin Hanım:
 
Biz Rusya'yı imalatçı yaptık. Laleli'deki tavrımızla yaptık bunu. İnsanlar gömlek numunesi gönderiyor, 50 bin sipariş alıyor. Buradaki adam sadece yaka koyuyor, bir kumaşı sarıp paketliyor tamam. Esnaf ve ticari ahlak olmadan paraya kavuşmak böyle şeyleri beraberinde getirdi. Böyle zarar eden üretici Türkiye'den almayı bıraktı. Makine var, model var, kendi üretmeye başladı. Rusya'daki pazar payımızın yüzde 60-70'ini kaybettik. Kazakistan'a gittim, Rus markaları. Fuarlarda çok güçlendiler, geliştiler. Rus halkı aldatılmaktan bıktı, milliyetçilik yapıyor, Rus markası alıyor. Bizde o kadar milliyetçilik olsa keşke... Çin derseniz her yere satıyor. Gerçek değerinden satıyor. Ucuzsa ucuz, pahalıysa pahalı satıyor. 2 yıl dünyada her şey durdu, her şey çok değişti. Pazarlar, alıcılar, satıcılar, üreticiler. Bunun üzerine canlarımızla birlikte 150 milyar doları toprağa gömdük. Bugünden yarına düzelmesini beklemek hayal...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.