Ürün aynı, fiyat iki katı!..

Sesli Dinle
A -
A +
Evet enflasyon büyük derdimiz.
Evet, pandemiden, savaşlardan etkilendik.
Evet, enerji giderleri planları altüst etti...
 
Tamam da bu dediklerim bütün dünyayı etkiledi de neden bizi daha fazla etkiledi?
 
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, enflasyon psikolojisi veya psikolojik enflasyon diye bir kavram var. Resmî olmayan, iktisat kitaplarında net bir tanımı bulunmayan ama bugün yaşadığımız birçok fiyat tutarsızlığını bağlayabileceğimiz bir durum...
 
Yaşı 40 ve üzerinde olanlarımız, 90'ların enflasyon problemlerini hatırlayacaktır. Her gün, hiçbir sebebi yokken fiyatlar artar, söylentilerle döviz ve altın yükselir, döviz yükseldi diyen, dövizle işi olmasa dahi ürününe, hizmetine zam yapardı. Yani amiyane tabirle, 'tutturabildiğine' satma dönemi... Bu fiyat ne diye soran yoktu nasılsa... Belki ahlaksızlığını, belki yarın ne olacağını bilmemesinin bedelini tüketiciye ödetirdi. Yine ürünlerde tağşiş, bozuk mal satmak, sattığı ürüne hile katmak da o dönemin en bildiğimiz davranış şekillerindendi.
 
O zamanlar daha çok özenirdik Avrupa ülkelerinin tek haneli ve hatta yüzde 1'lik, 2'lik yıllık enflasyon rakamlarına, yıllarca değişmeyen etiketlerine...
Sonra 2000'li yıllar... Alınan tedbirlerle enflasyonda hızlı düşüş, ardından paradan 6 sıfır atılması ve '1 milyon lira' dediğimiz para birimine '1 lira' demeye başladığımız, tek haneli enflasyon özlemini giderdiğimiz günleri de gördük evet... Son dönemin en düşük yıllık enflasyonunu 2012'de yüz 6,15'le yaşadık, yüzde 5'i de hedefledik ama olmadı, ulaşamadık. Paylaştığım tabloda göreceğiniz gibi; ardından yüzde 10'luk enflasyona hayıflandığımız zamanlar da çabuk geçti ve pandemiydi, savaştı, yurt içinde peş peşe yıkımlardı derken, yeniden yüzde 100'e yaklaşan rakamlarla savaşırken bulduk kendimizi.
 
Evet, sebepler büyüktü. Birçok ülkenin başa çıkamayacağı Kahramanmaraş depremi bile tek başına büyük bir yara açtı ama sebep sadece yıkımlar değil... Sebep sadece enerji, krizler, savaşlar, pandemi falan da değil. Bunun sebebi ahlak çöküntüsü... Ne demişti eski başbakanlarımızdan merhum Süleyman Demirel: "Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhşa kadar hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için Batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler..."
 
Evet, ahlakı bozar, kesin... Eğer ahlaksızlık temelde varsa, daha da bozar.
 
Ve bozuldu da gerçekten.
 
Ben işimin gereği olmasının yanı sıra, bilinçli bir tüketici olma gayretimin de etkisiyle iyi etiket okur, bir gördüğüm etiketi bir daha unutmam. Daha doğrusu unutmazdım diyelim. Son dönemde baş döndüren bir hızla değişen etiketleri hatırlamak bile zorlaştı. Her seferinde "Yok canım, dün bu fiyat değil miydi?" diye kendime sorarken buluyor ve şaşkına dönüyorum. Ve bu olanlara artık sadece "maliyet" gözüyle bakamıyorum maalesef.
 
Önceki gün bir markete gittim. İhtiyaçlarımı aldıktan sonra fiyatlara bakayım dedim. 7 kilogramlık ünlü bir markanın deterjanı 320 lira. Evet, tam 320 lira. Şöyle bir düşündüm; ben bunu 200 liraya gördüm, eminim. Kısa bir hafıza yoklamasından sonra hatırladım. Evet, 200 liraydı. Yani yüzde 35 falan daha ucuz... Sonra baktım 32'lik tuvalet kağıdı. Fiyatı 149 lira. "Eee ben bunu geçen hafta 189'a aldım..." Marka aynı, ikisi de 3 katlı, ikisi de 32 ruloluk. Yani her şeyi aynıyken, yüzde 30 fark fazla değil mi?
 
Meğer değilmiş. Çünkü az ötedeki zeytinyağının etiketiyle bakışıyorum ki evlere şenlik! Daha dün bir yerde 550 liraya gördüğüm 5 litrelik zeytinyağının fiyatını, bir başka markette 850 liraya görünce inanamadım.
Yüzde 50 daha pahalı. Aynı miktar, aynı marka. Daha durun... Esas ahlaksızlık sularda. En büyük maliyeti ambalaj ve taşıma olan suyun fiyatı bir marketten diğerine yüzde 100 farklılık gösterir mi? E maalesef gösteriyor. 5 litrelik su, bir markette 27, diğerinde 14 lira... Bu vicdansızlık, bu ahlaksızlık! Bıraktım ticari ahlakı falan. İnsani anlamda yara almışız, çürümüşüz. İş "Gemisini kurtaran kaptan" durumundan çoktan çıkmış. Gerçekten en büyük mücadelemiz bu ahlaksızlıkla olmalı. Almayalım 2 katına satan marketten. Şikâyet edelim, ilan edelim, yakınlarımızı, bilmeyenleri uyaralım ve tüketici olma gücümüzü kullanalım artık. Hiçbir satıcı, güçlü bir tüketici kararlılığını yıkamaz.
 
Lütfen buruşmuş bir marula, 49 lira vermeyelim!
 
Su deyip geçmeyelim, 27 yerine 14 liraya satanı tercih edelim.
          ***
Yıllar      Yıllık enflasyon (Tüketici)
1965      5,8
1966      5,7
1967      8,3
1968      3,7
1969      7,8
1970      8,1
1971      16,5
1972      13,7
1973      16,0
1974      18,6
1975      19,8
1976      16,4
1977      28,0
1978      47,2
1979      56,8
1980      115,6
1981      33,9
1982      21,9
1983      37,1
1984      49,7
1985      44,2
1986      30,7
1987      55,1
1988      75,2
1989      68,8
1990      60,6
1991      71,1
1992      67,9
1993      71,4
1994      125,5
1995      76,0
1996      79,8
1997      99,1
1998      69,7
1999      68,8
2000      39,0
2001      68,5
2002      29,7
2003      18,4
2004      9,3
2005      7,72
2006      9,65
2007      8,39
2008      10,06
2009      6,53
2010      6,4
2011      10,45
2012      6,16
2013      7,4
2014      8,17
2015      8,81
2016      8,53
2017      11,92
2018      20,3
2019      11,84
2020      14,6
2021      36,08
2022      64,27
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.