Tüm çalışanlar, avcı, savaşçı veya destekçidirler. İş ve statü ne olursa olsun bu rollerden birisini benimsiyoruz. En düşük düzeyli görevliden patrona kadar herkes avcı olabilir. Acaba biz iş ortamında hangi gruba giriyoruz? Bu hafta avcılardan söz edelim: Avcılar, genellikle çizgi dışı insanlardır. Kurallarını kendileri koymayı severler, gruba uyumları zordur. Keskin bir zekaya (IQ) sahiptirler. Duygusal zekaları (EQ) daha az gelişmiş olabilir. Kuralcıdırlar, önde olmayı, belirleyici olmayı severler. Kendi içlerinde yaşamayı, kendileriyle konuşmayı tercih ederler. Dolayısıyla ilişkileri zordur. Az konuşurlar. İsterlerse tek başına bir ordu olabilirler. Donanımları tamdır, iç ortamlardan çok dışarıyı severler. Avcılarla ilgili saydığımız özellikler, çalışanın kişilik özelliklerinin iş ortamına yansımasıdır. Savaşı önceden yaşadıkları oranda uygulamaları da başarılı olur. Öncü kuvvet olarak kitlenin önünde hareket edip ordunun gözü kulağı olurlar. Gece dışarıda kalmayı, her an faklı durumlarla karşı karşıya olmayı, değişiklikler yaşamayı, belirli bir düzene sahip olmamayı göze alırlar, hatta bundan zevk duyarlar. Avcıların zorluğu, bir yandan düzenli bir işletme ortamında mevcut kurallara uyum göstermeleri gereği, diğer yandan işleri ve kişilikleri gereği bağımsız hareket etme istekleridir. Dolayısıyla genelde dışarıyı seven avcılar içerinin kurallarını sıkıcı ve anlamsız bulurlar. İşe zamanında gelmez, yemek saatlerini değiştirir, hiyerarşiyi takmaz, otorite kökenlidirler. Bir işletmenin keskin avcılarının olması şarttır. Avcıların keskinliği, bağımsızlığı, üreticilikleri, düzen amaçlı katı kurallarla sınırlandırılmamalıdır. Çünkü bir avcı tüm savaşın sonucunu değiştirebilir. Diğer yandan avcıların orduyu kendi bireysel hevesleri doğrultusunda yönlendirmeleri ciddi bir sorundur ve kitleden kopamalarına neden olur. Avcının hedefi işletmenin de hedefi olduğu sürece başarıdan söz edilebilir. Avcıların işletmenin üzerinde değil içinde bir yer edinmeleri, kısacası hem bağımsız hareket edebilme hem de mevcut kurallara uyum sağlayabilme kabiliyetlerini geliştirmeleri çok önemli başarıları getirir. Sonuç olarak avcıların, ordunun bir parçası gibi onun iç işleyiş kurallarına uyum göstermeleri aynı zamanda bağımsız unsurlar olarak dışarının şartlarına hazırlıklı olmaları gereklidir. Avcılar, ordunun geleceğini belirleyici ve vazgeçilmez olduklarını, ordunun işe yaramadığını; komutanlardan daha önemli şahsiyetler olduklarını düşünmeye başlamış, operasyonlara katılmaktan çok geçmiş operasyon başarılarını tekrarlamaya, işten çok konuşmaya başlamışlar ise sorunlar başlamış demektir.