Köyden insan manzaraları

A -
A +

Daha önceki bir yazımızda da arz etmiştim; köyde doğup 8 yaşına kadar oradaki hayatı yaşadık. Dağ köyünde doğa ile iç içe yaşamanın çeşitli güzellikleri yanında kimi zorlukları da vardı elbet. Bugün dikkatinize sunmak istediğimiz ise özellikle köydeki insan ilişkileri. Konu ne olursa olsun karşılık beklemeden vermek anlayışını sözde değil davranışlarda görmek mümkündü köy ortamında. Özellikle bir sıkıntı durumunda insanların kenetlenmesi; kendilerini, birbirleri için birşeyler yapmak zorunda hissetmeleri; kendilerini olduğu gibi ortaya koymaları ve en önemlisi sevgiyi ve saygıyı bu kadar içten yaşamaları gerçekten ilgi çekici. En çok etkilendiğimiz alışkanlıklardan birisi de bir odada yaşça büyüklerin ve küçüklerin nereye oturacaklarını, nasıl oturacaklarını, kimin ne zaman konuşacağını, nasıl söze karışacağını ve nerede susacağını herkesin çok iyi biliyor olması; ve çok şey bilseler bile küçüklerin kendilerini aşmamaya, "ben biliyorum" dememeye, gündemi işgal etmemeye özen göstermeleri... Bütün bunlar bilinirdi. Gerçekten de insan ilişkileri ne cılız ve yok olma tehlikesinde ne de hormonlu idi. Şimdi düşünüyoruz da günlük gazete, kitap, TV, internet, yapılanmış yetişkin eğitimleri ve benzeri araçlar olmadan sadece sözlü gelenekle ve yaşayarak insanlara bu kadar güzel alışkanlıklar nasıl kazandırılıyordu? Acaba bu araçların çokluğu mu bizi doğal olmaktan, kendimiz gibi olmaktan uzaklaştırıp her ortamda rengi değişen maskelerle dolaşmamıza yol açıyor? Günümüz işletme ortamlarında köyden alacağımız çok örnekler ve dersler var. Gerçekten de işletmelerde yaşanan birçok sorunla karşılaşıyoruz ama bunların ezici bir çoğunluğunun kökeninde insan ilişkilerindeki sıkıntılar yer alıyor. Biraz daha sevgi, hoşgörü, karşılık beklemeden verme, sorumluluğu ve sorunu kendinde arama türündeki davranışlar azaldıkça azalıyor. Adeta bağımsız cumhuriyetler gibi bölüm çalışanları. Çoğu zaman aynı amaç etrafında olduklarını unutuyorlar sanki. Daha da önemlisi birbirleriyle geçinmek için değil adeta geçinmemek için çaba sarfediyorlar gibi. Oysa ki günümüz otoriteleri iş ortamında sevginin, saygının, hoşgörünün egemen olmasını ısrarla savunuyorlar. Kurumdaki yazılı kuralların elden geldiğince sadeleşmesi, öz bir bilgi olarak korunması, yazılı olmayan ve bireysel hoşgörüye dayalı kültürün yerleşmesi gerekir. Kurumu o kurum yapan kimi değerlerin oluşması ve bunların birlikte yaşanması; kişiler ve kişilikler, bölümler arasındaki anlamsız duvarları yok edecektir. Günümüz umutsuz ve bezgin insanının fırından yeni çıkan ekmek gibi tazeliğini koruyan köydeki insan ilişkilerinden öğrenecekleri şeyler giderek artıyor. Çünkü, köydeki insanın imkanları kısıtlı da olsa gelecek umudu yüksektir ve dolayısıyla daha güçlüdür.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.