Çankaya tartışmaları yine yanlış zeminde!..

A -
A +

Yine Çankaya meselesi ve yine toplumu yoran ve geren bir tartışma... Bu tartışmanın ta baştan beri ısrarlı uygulayıcısı ise Sayın Deniz Baykal!.. Bu köşenin müdavimleri çok iyi hatırlayacaktır. Daha önce de defaatle hatırlattık. 3 Kasım 2002 seçimlerinin hemen ertesinde; "Bu Meclis Cumhurbaşkanını seçmemelidir..." diyerek, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine daha dört yılı aşkın zaman varken, tartışmayı başlatan ve bunun üzerinden büyük bir gerilim devşirmeyi başaran; CHP liderinden başkası değildir. İnanmayanlar varsa Baykal'ın konuşma kayıtlarına bakabilir... Bu gerilim politikasında, son altı ay boyunca, siyaset dışı kurumların da bir şekilde dahil olmasıyla, istediği sonucu (367 ucubesiyle Mevcut Meclis'e seçimin yaptırılmayışı...) kotaran Baykal, bunu bir ana muhalefet liderine yakışmayacak bir üslupla, başarı gibi sunmaya çalıştı. Erdoğan'ı hedef alarak; "Yapamadın, beceremedin, cumhurbaşkanını seçemedin..." gibi tahrik edici beyanlarla, sözüm ona kendi başarısı ve becerisinin tadını çıkarmaya çalıştı!.. Şimdi, Sayın Baykal'ın gerçekten başarılı olup olmadığı; seçim sandığının neticesinden kesin olarak anlaşılacak. Böylece, belki Baykal'ın bu başarısına methiyeler düzen bazı meslektaşlarımızın ne denli isabet kaydettikleri de ortaya çıkacak... Bunun için fazla beklemek gerekmeyecek. Ancak anlaşılıyor ki, CHP liderinin sıkıntısı var. Bir kere sandık sonuçlarından çok umutlu olmadığı ortaya çıkıyor. Çünkü Deniz Bey, daha şimdiden seçimlerin birinci partisi (başka bir ifade ile galip partisi) olarak AK Parti'yi kabullenmiş durumda. Bu yüzdendir ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de inisiyatifin Sayın Erdoğan'da olduğunu yine peşinen kabul ederek, bu defa seçim sonuçları henüz ortaya çıkmadan Çankaya tartışmasını başlatmış oluyor! Peki böyle bir tartışma ülkeye yarar getiriyor mu? Elbette hayır. Son altı ayda Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, sürdürülen gerilim politikasından memleketin gördüğü zarar ve dolayısıyla vatandaşın yüz yüze kaldığı sıkıntılar meydanda... Şu halde bu yanlışta ısrar etmenin manası da yok, hiç kimseye faydası da yok. CHP'ye de olmadığını seçim sandıkları açıldığın da göreceğiz. Bize göre, Sayın Baykal bu tavrıyla yanlış yolda. Hele hele, yine Meclis dışından ve Sayın Necdet Sezer gibi birisini önermesi tamamen yanlış!.. Sezer'in etkili muhalefet yapamayan CHP'nin yerine çok başarılı bir rol oynamış olması Baykal ve arkadaşlarını pek ala memnun etmiş olabilir. Ama beri tarafta, Cumhuriyet tarihinde Çankaya'ya çıkmış en silik isim olgusu da ortada. Baykal, Meclis dışından geldiği için, Sezer'i tarafsız ve partiler üstü olarak lanse ediyor ama; bazılarına göre de; aynı isim "CHP'nin Çankaya ilçe başkanı" gibi bir rol ifa etmiştir... Demek ki, sırf Meclis dışından gelmiş olmak, bir kimsenin tarafsızlığı için yeter şart değildir. Kaldı ki, daha baştan Cumhurbaşkanlığı için Meclis'in beş yüz elli üyesini kenara itmek, yanlış bir yaklaşımdır. Zira Anayasa'nın 101 maddesi; Cumhurbaşkanlığı için adaylık kriterlerini belirlerken, ilk tercihi Meclis üyelerine dönük yapmakta, daha sonra diğer vatandaşlara yönelmektedir. Yani; "... Kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından..." ifadesinin özel bir anlamı olsa gerek. Bize göre, Deniz Baykal'ın şimdiden bütün milletvekillerini Cumhurbaşkanlığına aday olma konusunda devre dışı bırakmak istemesi; hiçbir şekilde uzlaşma arayışı filan değildir. Tam tersine işi yokuşa sürmektir. Baykal geçtiğimiz Mayıs ayı başında yaptığı gibi; tekrar Meclis oturumlarını boykot ederek, halkın iradesine sırtını dönmek ve vermiş olduğu vekalet görevini yerine getirmekten kaçınmanın bedelinin ağır olacağını şüphesiz biliyor. Bunun için de başka formüller üretmeye çalışıyor. Ama galiba bu defa istediğini elde edemeyecek. Bir de şu husus var tabii; Bu seçimde CHP istenilen başarıyı sağlayamadığı takdirde, Sayın Baykal'ın konumu çok tartışmalı hale gelebilir. Öyle ki, tüzük değişiklikleri vs. de durumu kurtarmaya yetmeyebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.