Gazze’deki vahşeti ve dehşeti ifade edebilecek kelime var mıdır? Gazze alev alev yanıyor, Fehmi El-Cercavi okulunu saran alevler arasında, tek başına yürüyen kız çocuğunun hâli, hangi yüreği yakmaz ki?
Bu köşeden kaç defa haykırdığımızı saymadık… Ama bir kere daha aynı feryadı tekrar edelim; Gazze yanıyor, Gazze boğuluyor, dahası Gazze açlıktan ölüyor!.. Evet, an itibarıyla Gazze’de, on dört bin çocuk yetersiz beslenmeden dolayı ölümle burun buruna. Son yirmi ayda, kurşun ve bombalarla öldürülen çocuk sayısı da on dokuz bini geçti. Ey insanlık! Ne zaman ortaya çıkıp bu vahşete karşı harekete geçeceksin? Siyonist İsrail, iki milyon küsur Gazze halkını topyekûn ortadan kaldırmak için her vahşeti ve barbarlığı fütursuzca sergiliyor. Bunun için bilhassa gelecek nesilleri yani çocukları hedef alıyor. En zayıf, en savunmasız ve en aciz durumdaki çocukları canavarca imha ediyor. Daha ne kadar seyirci kalacaksın? Siyonistler bütün insanlığın gözü önünde bir halkı toptan imha etmek için, dünyanın en büyük askerî gücü olan Amerika’dan, en korkunç silahları alıyor. Ve bu silahlar, ABD tarafından çoğu bila bedel veriliyor. Nasıl olsa parasını Körfez ülkelerinden fazlasıyla tahsil ediyor. Öyle değil mi? Donald Trump Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’den aldığı bilmem kaç trilyon dolarlık meblağı istif etmekle daha çok meşgul değil mi? Sırası gelince Gazze sahilleri ile de ilgilenir herhâlde!.. Evet, yirmi aydır Gazze topraklarına ateş yağıyor. Gazze’deki kan gölü, zalimleri boğacak kadar yükseldi. Tek ümidimiz bu zulmün artık en kalınlaştığı yerden kopması ve insan kasabı zalimlerin hak ettikleri cezayı bu dünyada da görmesi… Kanaatimiz o ki, Kasap Netanyahu ve şürekâsı için yolun sonu yaklaşıyor. Bunda hiç şüphe yok. Ama o gün gelinceye kadar da, Gazzelilerin toptan helak olma tehlikesi büyüyor. Çünkü zalim; terörist, Siyonist İsrail, insanları açlığa mahkûm etmiş durumda. Üç aydan fazla zamandır, Gazze topraklarına en acil insani yardımların bile ulaşmasına izin verilmiyor…
Türkiye’nin büyük gayretleri hariç, hareketsiz kalan İslâm âlemini geçtim; Dünyanın diğer taraflarından da, güçlü bir ses çıkmadı. Bir hafta evvel İngiltere, Fransa ve Kanada’dan nihayet bir tepki yükseldi. İsrail’in Gazze’de saldırılarını genişletmesini kınayan bu üç ülke, Gazze’deki insani durumun kabul edilemez seviyede olduğunu, yardımların engellenmesinin insani hukuk ihlali olduğunu belirtti. Üç ülke bildirisinde, İsrail yetkililerinin kullandığı nefret dili de kınandı ve saldırıların daha fazla sürdürülmesi durumunda daha somut adımlar atılacağını deklare etti. Bu bildiriden iki gün sonra da İngiltere, İsrail ile serbest ticaret müzakerelerini askıya aldığını duyurdu. 20 ay sonra nihayet Batı Cenahından bir ses çıkması dikkat çekici. Daha önce de İspanya ve bazı Kuzey Avrupa ülkelerinden benzer tepkiler gelmişti. Fransa Devlet Başkanı Macron’un da son zamanlarda Netanyahu’yu ve İsrail’i hedef alan bazı açıklamaları dikkat çekiyor. Ne var ki, sonuç itibarıyla Siyonist İsrail’i durduracak yaptırım gücüne sahip değil. Her şeye rağmen cılız da olsa, böyle tepkilerin devam etmesi gerekiyor… Yoksa meydanı boş bulan Terörist İsrail büsbütün zıvanadan çıkacak. Biraz olsun bu vahşi teröristleri frenleyecek bir karşı duruşa ihtiyaç var. İsrail’in işgal ve soykırım baskısı altında inleyen sadece Gazze değil. Batı Şeria’da da aynı zulüm kesintisiz devam ediyor. İngiltere, Fransa ve Kanada’nın üçlü deklarasyonunda İsrail’in Batı Şeria’daki insanlık dışı icraatı da kınanıyor. Burada Filistinlilerin evlerine, topraklarına Siyonistler hiç sınır tanımadan, resmen çöküyorlar… Gazze’dekileri ise sürgüne tabi tutuyor.
Başlangıçta hep bir ağızdan “İsrail’in kendisini savunma hakkı vardır…” deyip bütün Siyonist vahşete tolerans gösteren Batı, gelinen noktada nihayet işin vahametini gördü ve üslup değiştirme ihtiyacı duydu. Bu hâl bir nebze olumlu bir gelişme. Ancak Gazze halkının yaralarına merhem olacak etkiye sahip değil. Her şeye rağmen, İngiltere ile Avrupa Birliği’nin son zirve toplantısında (19 Mayıs), AB yetkilileri ile 22 ülke dışişleri bakanlarının çağrısı kayda değerdir. Gazze Halkının açlıkla karşı karşıya olduğu ve acilen insani yardım yapılması gerektiğine dair uyarıların, daha güçlü inisiyatiflerle hayata geçirilmesi ve netice alınması önem taşıyor… Bakalım bu yönde bir gelişme sağlanacak mı? Avrupa dışında, Japonya, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin de İsrail zulmüne karşı ses vermesi, umut ışığı için bir işaret olabilir mi? Siyonist İsrail’i durduracak yegâne güç Amerika! Amerika’nın ise bu iradeyi net biçimde ortaya koyması, iç siyasi dengeler ve Yahudi Lobisinin (Sermayesinin) ağırlığı sebebiyle o kadar kolay değil. Her ne kadar Trump ile Netanyahu arasında soğuk rüzgârlar estiği yolunda yoğun haberler ve analizler var ise de, somut bir netice henüz yok. Şayet askerî yardımı ciddi şekilde durdurma kararı çıkabilse, İsrail’in küstahlığı daha ileriye gidemez. Ama mevcut şartlarda İsrail, ABD’nin çağrılarına rağmen, ateşkes tekliflerini hep geri çeviriyor. İsrail medyasının haberlerine göre, İsrail’in Gazze’de iki ay öncesindeki sınırlara kadar geri çekilmesi yolundaki son taslak da reddedilmiş.
Velhasıl Gazze alev alev yanıyor… Son olarak İsrail’in hedef aldığı Fehmi El-Cercavi Okulu, göğe yükselen alevler arasında kayboldu. En az otuz altı kişinin hayatını kaybettiği bu saldırıda, alevlerin arasında tek başına yürüyen küçük bir kız çocuğunun görüntüleri yürekleri dağladı. O küçük kızın akıbetinin ne olduğu bilinmiyor. Ama en korkunç ihtimal ön sırada…
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...
Başka yolu yoksa, elden de konuşmaktan başka birşey gelmiyorsa çocuklar ve yaşlılar kurtuluşa kadar Gazze'den çıkarılmalıdır.
Kaleminize sağlık efendim. Tüm islam alemi İsrail ile ticaret durdursa. İsrail ürünü satmasa ve İsrail’i çölün ortasında tek başına bıraksa birşey satmasa , bu zulüm dururdu. Savaşmak değil , siyasetle çözüm olurdu.