Son yıllarda uğradığımız mali sıkıntılar, her kesime plan ve program fikrini unutturdu. 1980'li yılların ortalarından itibaren iç siyaset dünyamızdaki yozlaşma yüzünden mali krizli bugünlere geldik. Halbuki, plan ve program fikrini unutmasaydık bugünkü krizleri yaşamazdık. Bu yazımızda biz, bir anımızı ve zaman zaman yazdığımız planla ilgili düşüncelerimizi anlatacağız. Planlar ve yıllık programlar yapılırken bilinen yöntem ve metodları uygulayarak, "Devlet Planlama" lüzumlu bütün çalışmaları yapar. Bunlar için gerekli bilgileri sözkonusu teşkilat belli merci ve kuruluşlardan toplar. Aslında planın uygulama safhasında her yıl hazırlanan programlar büyük bir önem taşır. Çünkü bunlara ekli listelerde "yapılmakta ve yapılacak olan yatırımlar" yazılıdır. Bir de geçmiş yıllara ait program uygulamaları ile ilgili dokümanlar vardır. Bunlar incelendiği zaman plan döneminde yapılmış bütün yatırımlar bilinmiş olur. Ülkede plan anlayışının güçlenmesi ve dolayısıyla bunun çerçevesinde hareket edilmesi bizce büyük bir önem taşımaktadır. Bu bakımdan bilhassa yıllık programların hazırlanmasında başka yöntemlerden de yararlanılabilir. 1974'te iktidarda bulunan CHP - MSP koalisyonu sırasında Planlama Teşkilatı'nın bağlı bulunduğu Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, bir gün bizi makamına çağırdı ve şunları söyledi: "Ülkemizde daha gerçekçi bir plana sahip olmak için şunu yapmak istiyoruz. Evvela siz, planlama olarak her ildeki mevcut kamu tesislerinin ve altyapı yatırımlarının listesini çıkarınız. Sonra, biz hükümet olarak her biri için ayrı bir gün tespit edip illerin valisini, belediye başkanını, milletvekillerini, meslek teşekküllerinin temsilcilerini ve ilçelerinin önemli kişilerini Planlama Teşkilatı'na davet edelim. O gün, evvela ilin mevcut bütün yatırımlarını öğrenelim ayrıca ihtiyaç duyulan bütün altyapı ve diğer bütün kamu yatırımlarının neler olduğunu toplantıya gelenlerden soralım. Ve sonra da ilin yatırım envanteri ile birlikte ihtiyaçlarını bir doküman haline getirelim. Bu suretle "67 ilimizde kamunun yapması gereken yatırımların bir listesine sahip oluruz." Biz, müsteşar olarak Erbakan'ın bu düşüncesine evvela karşı çıktık. Sebep olarak kendisinin arzu ettiği bilgiler için gereken çalışmaları Planlama Teşkilatı'nın esasen yapmış olduğunu ifade ettik. Kendisi buna karşı, planın daha demokratik olabilmesi için halkın temsilcilerinin bu konu ile ilgilenmelerinde büyük yarar olduğunu söyledi. Ve ilk toplantı Mardin ili için yapıldı. Fakat sonra bazı siyasi sebeplerle bu toplantılardan vazgeçildi. Gerçeği söylemek gerekirse evvela reaksiyon gösterdiğimiz bu teklifin planın halka mal edilmesi açısından büyük bir fayda sağlanacağına sonra biz de kani olduk. Bizim üzerinde durmak istediğimiz şudur: Plan ve yıllık programların il ve ilçe bazında yöre halkının ilgisini çekecek yollar aranmalı, bu suretle "plana saygıya dayalı ülke çapında bir ekonomik ortam" oluşturulmalıdır. Bu sağlandığı takdirde iktisadi hayatımızın gelişmesi açısından büyük faydalar meydana geleceğine yürekten inanmaktayız. Kaldı ki, şu anda yukarıda değindiğimiz gibi bir mali kriz döneminden geçiyoruz. Bu dönemde, günlük hadiselerin ortaya çıkardığı sorunlarla değil, ülkenin ekonomik bütünlüğü için de gereken meselelerle uğraşmamız gerekir. Daha doğrusu, İsmet İnönü'nün 1962'lerde başlattığı plan gereği, inancını ve sevgisini yurda tekrar getirmeliyiz.