Mali kriz sözünün çok edildiği ortamda ekonomimiz için geleceği daha sevimli kılacak tedbirleri de düşünmemek doğru değildir. Ekonomik hayatın idaresinde tek bir sistem belirleyip, onu uygulamaya koymak suretiyle işlerin yürütülebileceğini zannetmek bizce yanlış bir hareket tarzıdır. Aksine, iktisadi hayatta temel bir politikayı kabullenmekle beraber sorunlara özelliklerine göre gerektiğinde hatta sistemin tam tersi bir çözüm yolu bulmak da gerekebilir. Sisteme uymuyor diye icap edeni yapmamak büyük zarar doğurur. Bize göre, "serbest ekonomi düzeni bir nehre benzer." Bırakalım: Allah'ın onu yarattığı şekilde aksın diye beklersek, bazen taşkınlar meydana gelebilir. Ayrıca, mümkün olduğu halde ne baraj yapıp elektrik üretebilirsiniz, ne de sulama şebekesi kurabilirsiniz. Bu sebeple serbest ekonomi teorisindeki "iktisadi olayları idare eden gizli elin nehrin suyunu akıtmasını beklemek yerine onun yanında devletin buldozerini de, kazmalarını da kullanmak" yanlış olmaz. Bugün ülkemizde tüketiciler bakımından serbest piyasa ekonomisi denilince, devletin hiçbir ciddi ve etkili koruyuculuğunun bulunmadığı bir sistem akla gelir. Nitekim düzenin bu konuda ana felsefesi şudur: "İhtiyacını giderecek malları bulmak için git, en ucuzunu ve en iyisini satın al. Serbest rekabet, bu imkanı sağlar." Bu fikir mantıken çok makul ve demokratiktir. Çünkü, kişiye büyük bir özgürlük tanır. Kendi arzusu ve imkanları istikametinde ihtiyaçlarını karşılama esasını kabul eder. Fakat, bunu uygulama alanına koyduğumuz zaman da görülenle, sistemin amacı arasında zaman zaman büyük farklar " ortaya çıkar. Çok basit bir misal verelim: Evimizin sebze ve meyve ihtiyacını karşılarken normal olarak yapmamız gereken, civarda birkaç manav varsa onlardan tecrübe edip beğendiğimizden uygununu ve ucuzunu almaktır. Fakat, biliyorsunuz ki mesela aynı kalitedeki mal "Ankara'daki halde ve semt pazarlarında" daha ucuzdur. Şüphesiz oralarda da alışveriş edebilirsiniz. Ama nasıl? Otobüsle gitseniz dolu filelerle kalabalıkta nasıl binebilirsiniz? Taksi tutsanız astarı yüzünden pahalı olur. Semt pazarlarının diğer problemleri de malum. Bizim burada belirtmek istediğimiz husus şudur: Şu anda sorumluların benimser göründükleri düzenin "tüketiciler bakımından teorik olarak mevcut sayılan nimetlerin yerine, kalite-fiyat ilişkisi açısından zannedildiğinden de çok huzur bozucu şikayetler" bulunmaktadır. Geniş kitlelerin memnun edilmesine çalışılacağının ifade edildiği bugünlerde aklımıza gelen, "tüketicinin korunması konusunun" etkili şekilde yeni bir yasal düzene kavuşturulmasında büyük yarar olduğudur. Tabii "Sen Ticaret Bakanı idin niye yapmadın?" diyenler çıkabilecektir. Bunun sebebi hükümette "gizli bir elin hazırlanan tasarıyı imzalamamış olmasıdır." Dileğimiz, şimdi de bizce gerektiği için aynı elin aksini yapmasıdır.